Ekibinizle etkileşiminizde ne sıklıkta “çözümü” siz öneriyorsunuz? “Destek olma”, “yardım etme” isteğiniz kabardığında kendinizi bir an durdurabiliyor musunuz? Bu anlar aslında önemli bir liderlik adımı için potansiyel oluşturabilir.
Liderlik çoğu zaman büyük kararlar, vizyon sunumları ya da stratejik hedeflerle anılır. Oysa günlük hayattaki liderlik başarısı, çoğu zaman küçük ama etkili davranışlarla şekillenir. Bu yazıda, liderlik etkinliğinizi ciddi biçimde artırabilecek oldukça basit ama güçlü bir yaklaşımı inceleyeceğiz: “Ek soru” sormak.
Neden hemen çözüm sunuyoruz?
Bir ekip yöneticisi olarak çalışanınız size bir sorunla geldiğinde, doğal olarak hemen çözüm üretme isteği duyabilirsiniz. “Yardım edeyim”, “çözeyim” ve “zaman kaybetmeyelim” gibi düşüncelerle hemen bir öneri sunarsınız. Bu davranış iyi niyetli olsa da farkında olmadan bazı önemli gelişim fırsatlarını kaçırmanıza neden olabilir.
Çünkü hemen konuşmak, çözüm önermek ya da yönlendirmek; karşınızdaki kişinin kendini ifade etmesini sınırlayabilir. Bu da hem güveni zedeler hem de çalışanların düşünme, çözüm üretme ve sahiplenme becerilerini geliştirme fırsatını ortadan kaldırır.
Oysa sadece birkaç saniye durup bir ek soru sormak, iletişimi tamamen dönüştürebilir.
“Ek soru” nedir?
Ek soru; karşınızdakinin düşünmesini, duygularını açmasını ve meseleye daha derinlemesine yaklaşmasını sağlayan, açık uçlu ve yargısız sorulardır. Amaç; çözüm sunmak değil, önce anlamak ve gelişime alan tanımaktır.
Örneğin:
- “Bu konuda sen ne düşünüyorsun?”
- “Aklındakileri biraz daha paylaşır mısın?”
- “Sence bu durumu nasıl iyileştirebiliriz?”
- “Bu noktaya bizi ne getirdi sence?”
Bu tür açık sorular çalışanınızın kendini daha rahat ifade edebilmesini sağlar.
Ek soru ne işe yarar?
“Ek soru” çalışanınızla diyaloğunuza şu katkıları sağlayabilir:
Altta yatan dinamikleri ortaya çıkarır: Bir problemin görünen yüzü çoğu zaman buzdağının sadece üstü olabilir. Ek sorular, çalışanınızın yaşadığı asıl sorunu ya da duyguyu keşfetmenizi sağlar. Bu da daha kalıcı çözümler üretmenize olanak tanır.
Düşünmeyi ve öğrenmeyi tetikler: Hemen cevap veren bir yönetici, çalışanında düşünme ihtiyacı yaratmaz. Oysa soru soran bir lider, çalışanını düşünmeye teşvik eder. Bu da çalışanların analiz, yorumlama ve karar verme kaslarını geliştirir.
Güven ve sahiplenme yaratır: Kendi fikirlerinin dinlendiğini ve ciddiye alındığını gören çalışan, işe daha fazla sahip çıkar. Bu da ekip içi güveni ve bağlılığı artırır.
Gerçek bir diyalog: Merve ve Ezgi
Bu yaklaşımın nasıl fark yarattığını göstermek için iki farklı versiyonla aynı durumu inceleyelim.
Kısa Bilgi: Merve, yöneticiliğe yeni atanmıştır. Ezgi ise ekipte daha uzun süredir çalışan, teknik bilgisi yüksek bir ekip üyesidir. Merve, Ezgi ile ilk bire bir görüşmesini yapmaktadır.
İlk versiyon: Hızlı geçiş, yüzeysel iletişim
- Ezgi: Ne acayip değil mi, birçok rol değişimi çok hızlı oldu.
- Merve: Evet, gerçekten öyle oldu ama ben çok heyecanlıyım!
- Ezgi: Benim için bir sorun yok, zaten bu görevi istemiyordum bile.
- Merve: Aramızın bu yüzden bozulmasını istemem, uyum içinde çalışalım.
Yorum: Merve, Ezgi’nin duygularını tam olarak dinlemeden sohbeti bitirdi. Ezgi’nin iç dünyasını anlama fırsatı kaçtı.
İkinci versiyon: Ek soru ile derinleşen diyalog
- Ezgi: Ne acayip değil mi, birçok rol değişimi çok hızlı oldu.
- Merve: Gerçekten de öyle oldu, sen bu konuda ne düşünüyorsun?
- Ezgi: İyiyim sanırım.
- Merve: Aklındakileri biraz daha paylaşmak ister misin?
- Ezgi: Senin için seviniyorum tabii. Biliyorsun burada senden biraz daha uzun süredir çalışıyorum. Aslında bu görevi istediğimden emin de değildim ama yine de müdür olamamak beni biraz kötü hissettirdi.
- Merve: Seni anlıyorum. Şunu merak ettim: Şu anki iş tanımında nelerden hoşlanıyorsun, nelerden hoşlanmıyorsun? Belki şu anki rolünü daha iyi hale getirebiliriz.
- Ezgi: Öncelikle herkesin hedeflerine ulaşmasıyla ilgili sorumlu olmak istemiyorum, bu artık senin işin. Ama süreç geliştirme konularında ilgim var ve daha fazlasını yapabileceğimi düşünüyorum.
- Merve: Teknik olarak bu işin birçok alanını benden daha iyi biliyorsun, bu yüzden senin görüşlerin benim için çok önemli. Süreç geliştirmeyle ilgili kısmı senin işine nasıl ekleyebiliriz?
- Ezgi: Evet, bu hoşuma giderdi. Her çeyrek bir süreç geliştirme projesi alıp ilerleyebilirim aslında.
- Merve: Harika. Bununla ilgili bir toplantı organize edelim mi?
- Ezgi: Tamam, ben hallederim. Bu arada Merve, tebrikler!
Yorum: Sadece birkaç ek soru sayesinde Merve, hem güveni artırdı hem de Ezgi’nin potansiyelini görünür hale getirdi.
Ek soru sormanın 3 önemli katkısı
- Gizli katmanları ortaya çıkarır: İlk bakışta görünmeyen duygular, düşünceler ve beklentiler, ek sorular sayesinde açığa çıkar. Bu, daha derin ve sağlıklı bir iletişim kurmanıza yardımcı olur.
- Gelişimi destekler: Çalışanlar, kendi çözüm önerilerini geliştirdiklerinde hem becerileri artar hem de daha fazla sorumluluk alırlar. Soru soran lider, çalışanının düşünmesini sağlar.
- Sahiplenmeyi artırır: Kendi fikrini söyleme ve süreçte aktif olma imkânı bulan çalışan, alınan kararları daha fazla benimser. Bu da bağlılığı ve motivasyonu artırır.
Bu alışkanlığı nasıl geliştirebilirsiniz?
- Kendinizi gözlemleyin: Hemen konuşma ya da çözüm üretme eğiliminizi fark ettiğiniz anları yakalayın.
- Duraklayın: Tepki vermeden önce birkaç saniye beklemek, doğru soruyu sorabilmeniz için zaman kazandırır. Burada derin bir nefes de alabilirsiniz.
- Hazır soru listesi oluşturun: Zihniniz yorgunken bile kullanabileceğiniz birkaç güçlü soruyu önceden belirleyin.
- Dinlemeye hazır olun: Soru sorduğunuzda gerçekten cevabı duymak için dinleyin. Bu, güveni artırır.
Son söz: Büyük liderlik küçük reflekslerle başlar
Liderlik, sadece büyük vizyonlar sunmakla değil, günlük iletişimde gösterilen küçük inceliklerle güç kazanır. “Ek soru” sormak gibi basit bir alışkanlık; çalışanlarınızla olan ilişkinizi derinleştirir, güveni artırır ve performansı olumlu yönde etkiler.
Unutmayın, herkesin çözüm sunduğu bir ortamda, sadece sorular sorarak bile fark yaratabilirsiniz.
İyi liderler yön verir. Harika liderler önce sorar.

