Her CIO’nun hikayesi farklı ama vardıkları sonuç aynı: DevOps; teknolojik bir dönüşümden çok ekiplerin birlikte öğrenme ve gelişme biçimini yeniden tanımlıyor.
Yazılım geliştirme dünyasında hız, kalite ve iş birliği artık aynı anda talep ediliyor. Kurumlar, geleneksel geliştirme ve operasyon süreçlerini dönüştürmek için DevOps yaklaşımına yöneliyor. Ancak bu dönüşüm, yalnızca otomasyon araçlarıyla değil, köklü bir kültürel değişimle mümkün oluyor.
Ekim sayısı kapak konusunda, sektöründe öncü firmaların CIO’larına DevOps yolculuklarını sorduk: Son iki yılda hangi adımları attılar? Hizmet sağlayıcı seçerken nelere dikkat ettiler? Kültürü yaygınlaştırırken hangi engellerle karşılaştılar ve bunları nasıl aştılar?
Elde ettiğimiz yanıtlar, DevOps’un yalnızca teknoloji ekiplerini değil, tüm organizasyon yapısını dönüştüren bir felsefe olduğunu bir kez daha gösteriyor…

Yekta Caymaz
Beko Bilişim Teknolojileri Kıdemli Direktörü
“DevOps hattımız artık daha akıllı, öngörülü ve geliştirici dostu”
Son iki yılda DevOps ve CI/CD süreçlerimizi daha çevik, verimli ve güvenli hale getirmek adına önemli adımlar attık. Özellikle Generative AI teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, bu yetenekleri yazılım yaşam döngüsüne entegre etmeye başladık.
Örneğin;
- Code review süreçlerinde AI destekli denetimler uygulayarak, geliştiricilere öneriler sunan ve potansiyel hataları erken tespit eden bir sistem kurduk.
- Kalite ve güvenlik açıklarını mümkün olan en erken aşamada yakalayabilmek adına “shift-left” prensibiyle süreçlerimizi yeniden tasarladık.
- Test otomasyonundan güvenlik kontrollerine kadar birçok noktada AI destekli analizlerle sürekli entegrasyon ve teslimat hattımızı daha akıllı ve öngörülü hale getirdik.
- Monolit kritik uygulamalarımızın mikroservis dönüşümünlerini tamamladık.
Bu dönüşüm, yalnızca zaman ve kaynak tasarrufu sağlamakla kalmadı, aynı zamanda geliştirici deneyimini de iyileştirdi.
“Doğru hizmet sağlayıcısı yalnızca destek değil, çeviklik kazandırmalı”
DevOps hizmet sağlayıcısı seçerken dikkat ettiğimiz en kritik unsurlar şunlar oluyor:
Hızlı ve esnek yanıt kabiliyeti: Özellikle ad-hoc şekilde ortaya çıkan operasyonel sorunlar veya acil talepler için hizmet sağlayıcının hızlıca devreye girmesi ve çözüm üretebilmesi bizim için kritik önemde.
Uygulama ve sistem mimarisine aşinalık: Ekiplerin, sadece altyapı seviyesinde değil; uygulama katmanına da belli ölçüde hâkim olması, yaşanan sorunların kök nedenine inmede ve kalıcı çözümler üretmede büyük avantaj sağlıyor.
Kaynak ölçeklenebilirliği: Proje dönemlerinde ihtiyaç artarken, bakım dönemlerinde optimizasyona gitmek istiyoruz. Bu nedenle hizmetin yönetilir servis modeliyle sunulması ve kaynak sayısının esnek şekilde artırılıp azaltılabilmesi bizim için önemli bir tercih kriteri.
“DevOps Champions yapısıyla kültürü tabana yaydık”
Beko, çok lokasyonlu ve global ölçekte faaliyet gösteren bir organizasyon. Bu yapı içerisinde dijital ürün geliştiren birçok ekip bulunuyor ve bu ekipler, doğal olarak farklı DevOps olgunluk seviyelerine sahipti. En büyük zorluk, bu ekipleri ortak bir DevOps kültürü ve pratiği etrafında birleştirmek oldu.
Bu zorluğu aşmak için şu adımları attık:
- DevOps Champions yapısını oluşturduk. Farklı takımlardan temsilcilerle bu yapıyı kurarak hem iç iletişimi güçlendirdik hem de yerel inisiyatifleri destekleyen bir yapı kurduk.
- Eş zamanlı olarak, hands-on eğitimler ve farkındalık oturumları düzenleyerek DevOps yaklaşımını sadece teorik değil, pratik olarak da ekiplerle buluşturduk.
- Ayrıca otomatize edilmiş süreçlerin verimlilik, kalite ve hız açısından sağladığı kazanımları ölçülebilir metriklerle ortaya koyduk. Bu da iç motivasyonu artırdı ve dönüşüm için gerekli olan iç talep ve iştahı doğal biçimde oluşturdu.
“DevOps’ta bir sonraki evre, akıllı otomasyon”
DevOps stratejimizde önümüzdeki 12 ayın odağında iki ana başlık yer alıyor.
Güvenlik postürünün daha da güçlendirilmesi: Halihazırda güvenlik odaklı bir yaklaşım benimsiyor olsak da bu konuyu daha da ileriye taşımayı hedefliyoruz. Özellikle “shift-left security” prensibini derinleştirerek, güvenlik kontrollerini yazılım yaşam döngüsünün en erken aşamalarına entegre ediyoruz. Geliştirici ortamlarında, CI/CD süreçlerinde ve altyapı tanımlarında otomatik güvenlik denetimleri ile hem hızdan ödün vermeden hem de güvenlik seviyemizi artırarak ilerlemeyi planlıyoruz.
AI destekli verimlilik artışı: DevOps süreçlerinde yapay zekayı daha etkin kullanmak istiyoruz. Özellikle assistive DevOps agent’lar geliştirerek, manuel iş yükünü azaltmayı ve karar destek süreçlerini hızlandırmayı hedefliyoruz.
Uygulama alanlarına da şu örnekleri verebilirim:
- CI/CD health check botları: Hatalı build’leri analiz edip çözüm önerileri sunan yapılar.
- Incident summarizer agent’ları: Alert’leri anlamlandırıp aksiyon alınabilir hale getiren sistemler.
- Infrastructure-as-Code (IaC) policy denetleyicileri: Terraform/Helm gibi altyapı tanımlarını güvenlik ve uyumluluk açısından otomatik tarayan yapılar.
- Oto-etiketleme ve log anlama agent’ları: Gözlemlenebilirlik araçlarının verilerini daha anlamlı hale getiren çözümler.
“DevOps kısa vadeli bir proje değil, uzun soluklu bir kültürel yatırım”
DevOps dönüşümünde en önemli noktalardan biri, kısa vadeli kazanımların ötesine bakabilmek. Pek çok organizasyon, dönüşümün başında hızlı sonuçlara odaklanıyor. Ancak DevOps ekiplerinin gerçek katkısı zaman içinde istikrar, kalite ve ölçeklenebilirlik kazandıran bir altyapı ve kültür inşa etmeleriyle ortaya çıkıyor.
Bu nedenle CIO’lara önerim; bu süreci bir “altyapı yatırımı” gibi ele almaları olur:
- Uzun vadeli faydayı odağa alın
- DevOps ekiplerinizi sadece teknolojiyle değil, insan kaynağı ve süreç desteğiyle de güçlendirin
- Ve en önemlisi, bu dönüşümü bir ekip işi olarak yönetin — silo bazlı yaklaşımlardan uzak durun.
Biz de Beko’da uzun süredir bu anlayışla ilerliyor, DevOps organizasyonumuzu hem teknik yetkinlikler hem de yetenek gelişimi açısından desteklemeye devam ediyoruz. Bu da bize sadece bugünün değil, geleceğin dijital ürün geliştirme ihtiyaçlarına da hazır olma imkanı sağlıyor.

A. Fahri Arkan
AgeSA Hayat ve Emeklilik CIO’su
“DevSecOps ile hız, yenilik ve güvenliği aynı eksende buluşturduk”
Yenilik, hız ve güvenliğin kritik olduğu dijital dünyada DevOps ve bir adım ötesi olan DevSecOps yaklaşımını benimseyerek iş yapış şeklimizi baştan aşağı değiştirdik. Pipeline altyapımızı kurarak, SCA (Yazılım Bileşen Analizi) ve SAST (Statik Uygulama Güvenliği Testi) gibi güvenlik taramalarını otomatik ve entegre şekilde devreye aldık. Böylece kodlarımız daha üretime gitmeden güvenli hale geliyor.
Miniservis altyapısına geçerek haftalık sürümlerle yenilikleri hızla hayata geçiriyoruz. Özel bulut ortamlarına konumlandırdığımız uygulama altyapımız ile esnek, stabil ve verimli bir yapı kurduk. Güvenlik ve kalite taramalarıyla da çıkan her kodun güvenli olduğundan emin oluyoruz.
API güvenlik uygulamalarımız sayesinde, olası tehditlere anında müdahale edebiliyor, yapay zeka destekli APM (Uygulama Performans Yönetimi) araçları ile uygulamalarımızın performanslarını, kaynak kullanımlarını ve cevap sürelerini anlık izliyoruz. Gerektiğinde iş ortaklarımızla penetrasyon testleri de yapıyoruz.
Yazılım geliştirmede DevOps’un önemi tartışılmaz. Bu sayede, pazardaki değişimlere hızlı yanıt veriyor, yenilikçi ürünler sunuyor ve müşterilerimize güvenli bir deneyim sağlıyoruz. Yapay zeka destekli DevSecOps ile bu yolculuktaki kararlılığımız, dijital sigortacılıkta lider konumumuzu güçlendirecektir.
“Finans deneyimi, kültürel uyum ve uçtan uca uzmanlık bizim için vazgeçilmez”
Hassas veri işleyen ve regülasyonlara tabii bir sigorta şirketi olarak, DevOps hizmet sağlayıcısı veya danışmanı seçerken teknik yetkinliğin ötesine bakıyoruz. En önemli üç kriterden belki de en önemlisi sağlayıcının finans veya sigorta sektöründe kanıtlanmış deneyime sahip olması.
DevOps sadece teknoloji değil aynı zamanda bir kültür dönüşümü. Bu nedenle iş ortağımızın araç ve süreç bilgisinin yanı sıra ekipler arası iş birliğini destekleyecek ve yeni bir bakış açısını kurum içine taşıyacak yetkinlikte olması gerekiyor. Son olarak sadece belli alanlarda değil, DevOps ve DevSecOps’un uçtan uca tüm süreçlerinde güçlü bir uzmanlığa sahip olmasını önemsiyoruz.
“DevOps’un kazandırdığı hız ve esneklik, dönüşümün itici gücü oldu”
DevOps kültürünü kurum içinde yaygınlaştırma sürecimizde ekipleri, uygulamalarını haftalık sürümler yapabildikleri miniservis altyapısına geçmeleri için teşvik ettik. Miniservis altyapısından önce yalnızca aylık geçişler yapılabiliyordu. Bu da ekiplerin canlıya çıkış için beklemesine ve diğer ekiplerin çalışmalarından etkilenmesine neden oluyordu.
Günlük hedeflerinin yanı sıra altyapılarını daha esnek miniservis yapısına dönüştürmeleri ekipler için başlangıçta zorluydu. Ancak geçiş sonrası sağlanan hız ve esneklik, ciddi bir motivasyon yarattı. Birçok uygulamamız bu dönüşümü tamamladı ve tüm altyapıyı dönüştürene kadar sürece devam edeceğiz.
“Yapay zeka destekli DevSecOps platformlarıyla dönüşümümüzü derinleştiriyoruz”
Mevcut önceliğimiz, dönüşüm sürecimizi pekiştirmek ve yapay zeka destekli platformlarımızın kapasitesini artırmak. Önümüzdeki 12 aya ait yol haritamız, iç stratejik planlamamızın bir parçası olarak şekilleniyor ve düzenli olarak güncelleniyor.
Bu dönüşümde en heyecan verici gelişmelerden biri ise yapay zeka destekli DevSecOps platformlarının yükselişi. Bu tür çözümleri altyapımıza nasıl entegre edebileceğimizi araştırıyor, sektördeki trendleri ve iş birliği fırsatlarını değerlendiriyoruz.
“DevOps sadece teknoloji değil; kararlılık, şeffaflık ve sürekli öğrenme kültürü”
DevOps dönüşümün sadece teknoloji değil aynı zamanda bir kültür ve zihniyet değişimi olduğunu bilmek çok önemli. Süreçleri otomatize ederken ve güvenliği en baştan entegre ederken yapay zekanın sunduğu imkanları göz ardı etmemek gerekir. Canlı sistemlerin güvenliği ve performansı için AI destekli APM ve API güvenlik çözümleri mutlaka değerlendirilmeli. Bu yolculukta kararlılık, şeffaflık ve sürekli öğrenme en kritik unsurlar arasında yer alıyor.

Burak Öztürk
MediaMarkt Türkiye BT Direktörü
“Teknolojiden öte, kültürü dönüştürüyoruz”
Son iki yılda şirketimizde DevOps ve CI/CD dönüşümü için önemli bir hazırlık süreci geçirdik. Henüz tüm süreçleri canlıya almamış olsak da çok detaylı bir planlama ve yapılanma adımıyla yola çıktık. Bu yolculuğa bir danışman firma ile ortaklık kurarak başladık. Amacımız yalnızca uygulama setlerini değiştirmek değil, aynı zamanda iş yapış biçimimizi, ekipler arası iletişimi ve sorumluluk alanlarımızı kökten dönüştürmekti.
IT Bölümü olarak geliştirme amaçlı iki farklı dış kaynak kullanımı yaklaşımı ile çalışmalar yürütüyoruz. Geliştirme ihtiyacımızı karşılayan partner firmalarımız (proje bazlı) ve bize dedike çalışan outsource ekipler. Tamamen farklı tarzları ve standartları olan ekip çeşitliliğimizi dikkate alarak, dönüşüm sürecinde hem teknolojik hem kültürel uyumu sağlamak için kapsayıcı bir yaklaşım ile ilerliyoruz.
Teknik planımızda ise global standartlara uyum sağlamayı hedefledik. Yazılım süreçlerini otomatikleştirme araçları kullanarak sürdürülebilir ve şeffaf bir yapı oluşturmayı amaçladık. Uygulamalarımızı dört ana gruba ayırdık: En kritik, çok önemli, işleyişe destek olan ve yönetimsel hizmetler. Böylece her grup için dayanıklılık, yedekleme ve kurtarma planlarımızı ayrıntılı şekilde belirledik. Sadece sistem altyapısında değil, işleyiş süreçlerinde de bir dönüşüm planladık.
Yazılım güncellemelerini daha sık yapmayı, geliştirme çalışmalarını doğrudan ana hat üzerinde yürütmeyi ve yeni özellikleri aşamalı olarak devreye almayı hedefledik. Ayrıca güvenlik ve kaliteyi geliştirme süreçlerinin bir parçası haline getirmek için çeşitli test ve kontrol adımlarını otomatik işleyişlere eklemeyi planladık.
Ancak en önemlisi, bu sürece bir kültür değişimi olarak yaklaştık. Ekiplerimize “You build it, you run it” anlayışını benimsetmek için çalışmalar başlattık; geliştiricilerin yalnızca kod yazan değil, canlı sistemlerde kodlarının etkilerini takip eden ve sahiplenen bireyler olmasına odaklandık. Bu değişimi desteklemek için genel takip yapısında bir log ve alarm sistemi hazırladık. Şu an kısmen canlıya geçmiş durumda olan log ve alarm altyapımız sayesinde, bazı uygulamaları uçtan uca transaction bazlı izleyerek şeffaflık sağladık.
Önümüzde hala uzun bir yol var, ancak planlama ve aksiyon evresinde attığımız bu adımlar, organizasyonumuzu çok daha çevik, güvenli ve sürdürülebilir bir geleceğe hazırlıyor. Dönüşüm yolculuğumuz sadece teknolojiyle sınırlı değil; iş yapış kültürümüzü de yeniden inşa ettiğimiz bir değişim süreci olarak ilerliyor.
“Teknik uyum kadar, güven ve ortak kültür de DevOps başarısının temeli”
Bir DevOps hizmet sağlayıcısı veya danışmanı seçerken bizim için en kritik üç kriter, yalnızca teknik yeterlilikle sınırlı değil; aynı zamanda kültürel uyum ve uzun vadeli ortaklık perspektifiyle şekilleniyor.
Birinci kriterimiz, global ekiplerimizin kurguladığı standartlara uyum. Şirketimiz, global çapta Terraform, Jenkins, GitHub, GitHub Actions gibi araçların ve süreçlerin kullanımını belirlemiş durumda. Bu nedenle, seçtiğimiz hizmet sağlayıcıların bu standartların dışına çıkmadan, mevcut kurumsal mimariyle uyumlu ve ölçeklenebilir çözümler sunabilmesi bizim için temel bir öncelik.
İkinci kriterimiz, danışmanın yalnızca bir dış hizmet sağlayıcısı değil, adeta kurumumuzun bir uzman departmanı gibi çalışabilmesi. Yani danışmanlık aldığımız firma, kurum içinde yapmak istediğimiz teknolojik ve kültürel dönüşümün bir parçası olabilmeli; yalnızca yol gösterici değil, aynı zamanda bu yolculukta karşılaşabileceğimiz problemleri önceden öngören, çözüm üretmek için bizimle omuz omuza çalışan bir iş ortağı olmalı.
Üçüncü kriterimiz ise güven ve uzun vadeli ilişki. Çalıştığımız danışman firmanın, diğer partnerlerimizle yarattığımız iş birliği kültürüne uyum sağlaması ve bizde uzun yıllardır birlikte çalışıyor hissiyatı uyandırması bizim için çok değerli. Biz, sadece bir proje bazlı iş değil; sürdürülebilir bir gelişim yolculuğu ve sürekli iyileştirme odağı arıyoruz.
Bu üç kriter, bize sadece kısa vadede başarılı bir dönüşüm sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda DevOps felsefesinin gerçek anlamda içselleştirilmesini ve kurumsal DNA’mıza yerleşmesini mümkün kılacak bir zemin hazırlıyor.
“Gerçek sınav teknoloji değil, bakış açısı”
Kurum içinde DevOps kültürünü yaygınlaştırma yolculuğumuz henüz başlangıç aşamasında. Bu nedenle, bugün yaşadığımız zorluklardan ziyade, önümüzdeki dönemde karşılaşacağımızı öngördüğümüz zorluklara odaklanmak ve bunlara hazırlıklı olmak bizim için çok daha anlamlı.
En büyük zorluklardan biri, klasik veri merkezi mantığından ve geleneksel dağıtık mimariye odaklı yaklaşımlarımızdan uzaklaşmak olacaktır. Ekiplerimiz uzun yıllardır on-prem altyapılarla çalışmaya alışık ve bu alışkanlıkların kırılması kolay değil. Bulut tabanlı veri merkezlerine ve servislerine geçiş sürecinde sadece teknolojik bir adaptasyon değil, aynı zamanda bakış açılarında köklü bir değişim gerekli. Bu değişime hazırlanmak için sürekli eğitimler düzenlemeyi, modern yaklaşımları daha iyi anlamak için pilot projeler ve deneysel çalışmalar yapmayı planlıyoruz.
Bu zorlukların üstesinden gelmek için en kritik gördüğümüz unsur ise iletişim. Ekipler arasındaki bilgi paylaşımı ve şeffaflık, DevOps kültürünün temellerinden biri. Planladığımız aksiyonlar arasında, ekiplerimizin başarı hikayelerini ve öğrendiklerini düzenli olarak paylaşabilecekleri bir ortam yaratmak var. Böylece yalnızca teknik bilgi değil, motivasyon ve güven duygusu da kurum içinde yaygınlaştırmayı hedefledik.
Ayrıca bu kültürel değişimin üst yönetimden tam destek alması gerektiğine inanıyoruz. Liderlik seviyesinde verilen güçlü mesajlar, yalnızca yeni süreçlerin benimsenmesini değil, aynı zamanda bu sürecin bir öncelik ve yatırım alanı olarak görülmesini sağlayacaktır. DevOps dönüşümü bir “IT projesi” olarak değil, şirketin geleceğini şekillendirecek ve hızla değişen teknoloji dünyasına uyum sağlamayı kolaylaştıracak stratejik projelerinden biri olarak ele alınmalıdır.
“‘One Platform’ vizyonuyla tüm uygulamaları buluta taşıyor, ekiplerimizi global standarda hazırlıyoruz”
Önümüzdeki 12 ayda DevOps stratejimizde en önemli önceliğimiz, tüm yerel uygulamalarımızı “One Platform Stratejisi” kapsamında global uyumlaştırma hedefimize uygun şekilde bulut altyapısına taşımak olacak. Bu dönüşüm yalnızca teknik bir geçiş değil; aynı zamanda organizasyon genelinde bir zihniyet değişimi ve iş yapış biçimlerinin yeniden kurgulanması anlamına geliyor.
Bir diğer temel önceliğimiz ise, bu kültürel ve teknolojik değişime ekiplerimizi tam anlamıyla hazırlamak. Ekiplerimizin, global standartlarla birlikte gelen yeni araç ve yöntemlerle etkin bir şekilde çalışabilecek yetkinliğe ulaşmasını sağlamak. Bu doğrultuda önümüzdeki dönemde; eğitimler, pratik uygulamalar, bilgi paylaşımı platformlarıyla ekiplerimizin yetkinliklerini geliştirmeyi istiyor ve hem teknolojik hem de kültürel olarak dönüşüme hazır hale getirmeyi hedefliyoruz.
Bu odak noktaları sayesinde yalnızca altyapı dönüşümünü tamamlamakla kalmayıp, DevOps’un esas ruhunu — iş birliği, hız ve sürekli iyileştirme — kurum geneline yaymayı amaçlıyoruz. Önümüzdeki yıl, bu vizyonu gerçekleştirmek için yoğun bir çalışma içerisinde olacağız.
“DevOps’u bir teknoloji projesi değil, sürekli değer üreten bir iş platformu olarak yönetin”
DevOps dönüşüm süreciyle ilgili meslektaşlarıma verebileceğim en önemli tavsiye şu: DevOps’u bir “teknoloji projesi” olarak değil, ölçülebilir iş değeri üreten uzun soluklu bir ürün olarak yönetin — ve bu ürünün sahibi bizzat siz olun.
Küçük ama tam sorumlu ekipler oluşturun; “You build it, you run it”i kurumsallaştırın.
• Her değer akışını sahiplenen çapraz fonksiyonel “pod”lar kurun (geliştirici, operasyon, test, güvenlik).
• Platform mühendisliği ekibi, bu pod’ların ortak ihtiyacını ürün gibi sunacak şekilde konumlansın.
Erken ve sık geri bildirim için “ölç, göster, iyileştir” döngüsünü otomatikleştirin.
• DORA metrikleri + iş metrikleri = gerçeğe dayalı rehber.
• İzleme panelleri sonuçlarını proje toplantılarına dahil edin; başarı ve sorunlar şeffaf olsun.
Kültür yatırımı yapmadan otomasyonu ölçeklemeyin.
• Teknik borç kadar davranışsal borcu da kapatacak bütçe ayırın: koçluk, eşli programlama, suçlamasız geriye dönük inceleme oturumları, iç konferanslar.
• İki haftada bir “göster ve anlat” oturumları düzenleyin; küçük kazanımları görünür kılın ve kutlayın.
Dönüşümü “bitirilmesi gereken bir proje” değil, devam eden bir ürün yaşam döngüsü olarak yönetin.
• Yol haritasını yılda en az iki kez gözden geçirin; teknoloji evrimini ve iş stratejisini yansıtın.
• Bu bakış açısı, bütçe görüşmelerinden performans değerlendirmelerine kadar sürdürülebilirliği garanti eder.
Özetle: DevOps dönüşümü, kurumunuzun müşteriye değer sunma kabiliyetini kesintisiz geliştiren bir iş platformudur. En kritik rolünüz; vizyona sahip çıkmak, başarıyı ölçülebilir hâle getirmek ve ekiplerin bu vizyona tutkuyla bağlanacağı ortamı yaratmaktır. Araç seçimi ve süreç tasarımı bu ortamda doğal olarak doğru yöne evrilir, dönüşüm hızlanır ve kalıcı olur.

Kaan Konak
Aksigorta CIO’su
“Güvenilirlik, izlenebilirlik ve otomasyon DevOps dönüşümümüzün üç temel direği”
Bir sigorta şirketi olarak dijitalleşmenin merkezine teknolojimizi, yazılım geliştirme kabiliyetimizi ve bu kabiliyeti taşıyan pipeline yapımızı koyduk. DevOps dönüşümümüzün temelinde “güvenilirlik, izlenebilirlik ve otomasyon” ilkeleri yer alıyor.
Son iki yılda:
- CI/CD pipeline’larımızı geliştirip tüm geliştirme süreçlerini uca uca birbirine bağladık.
- Microservice tabanlı bir mimaride, geliştirmeden canlı ortama kadar tüm geçişleri pipeline’larla uçtan uca yönettiğimiz bir yapıya geçtik.
- Kod kalitesi, güvenlik, artefact yönetimi gibi başlıklarda kalite ve güvenliği sürecin ayrılmaz bir parçası haline getirdik.
- Log yönetimi, izleme, APM gibi gözlemleme araçları sayesinde pipeline’ların ve uygulamaların her adımı artık “karanlık kutu” değil. Log, metrik, iz; her şey göz önünde.
- Security-by-default yaklaşımı ile her build’in otomatik olarak güvenlik analizlerinden geçmesini sağladık.
- Tüm bu sistemi, cloud ready yaklaşımı ile kurarak esnekliğimizi arttırdık.
Bu dönüşüm sadece yazılım ekiplerine değil, tüm IT süreçlerine entegre bir yapı kazandırdı.
“Tool bilgisi değil, entegrasyon zekası fark yaratıyor”
DevOps hizmet sağlayıcısı veya danışmanı seçerken dikkat ettiğimiz bazı kriterler var.
Bunlardan ilki pipeline ve platform düşüncesine hakimiyet. Sadece bir aracı bilen değil, sistemlerin birbirine nasıl bağlanacağını, nasıl izlenebilir hale getirileceğini bilen danışmanlarla çalışıyoruz. Tool’lar değil, entegrasyon zekası burada fark yaratıyor.
Kurumsal güvenlik ve regülasyon hassasiyeti de bir başka kriterimiz. Çünkü sigorta sektörü, güvenlik ve regülasyon açısından sıfır toleransla çalışır. Bu hassasiyetleri içselleştirebilmiş danışmanlar tercih sebebimiz.
Son olarak, gözlemlenebilirliği kültürleştirme yeteneğini önemsiyoruz. İzleme araçlarını kurmak kolay, ama doğru metrikleri almak ve bu metrikleri aksiyona dönüştürebilmek başka bir yetkinlik. Bunu yapabilen iş ortakları fark yaratıyor.
“Otomasyon herkesin sorumluluğu”
DevOps kültürünü kurum içinde yaygınlaştırırken yaşadığımız en büyük zorluk, DevOps’un “sadece yazılım ekiplerini ilgilendiren bir dönüşüm” olmadığını anlatmaktı. IT süreçlerinin tüm aktörleri – network, altyapı, güvenlik, test, operasyon – bu dönüşümün parçası olmak zorundaydı.
Bu zorluğu ise şu yöntemlerle aştık:
- Tüm süreçleri pipeline’lara taşıyarak, manuel iş kalmayacak bir yapı kurduk. Bu yapı sayesinde her ekip işinin otomasyon içindeki yerini görmeye başladı.
- Monitoring ve loglama araçlarını kullanarak tüm ekiplerin çalışmasının etkilerini ölçülebilir hale getirdik. Bu şeffaflık, ekipler arası empatiyi artırdı.
- Başarıları görünür kıldık. İlk başarıya ulaşan ekiplerin deneyimlerini, örneklerini tüm şirkette paylaştık. Böylece içsel yayılım kendiliğinden başladı.
“Her şeyin ölçüldüğü değil, anlamlandırıldığı bir seviyeye çıkıyoruz”
Gelecek 12 ay için DevOps stratejimizde odaklandığımız üç ana başlık var:
- Observability 2.0: Mevcut gözlemleme yapımızı geliştirerek proaktif uyarı sistemlerine ve yapay zeka destekli anomaly detection altyapılarına geçiyoruz. Her şeyin ölçüldüğü değil, anlamlandırıldığı bir seviyeye çıkıyoruz.
- Policy-as-Code & Zero Trust CI/CD: Security’yi CI/CD sürecinin daha da derinine entegre edip, insan faktörünü en aza indireceğiz. Tüm süreçlerin versiyonlanabilir, test edilebilir politika dosyaları üzerinden yönetilmesini hedefliyoruz.
- İş birimlerine DevOps servislerini açmak: DevOps sadece geliştiricinin değil. Biz artık iş birimlerinin de “low-code” ya da “citizen dev” tarafındaki ihtiyaçlarını pipeline servisleriyle destekleyebilecek bir yapıya yöneliyoruz.
“Pipeline’lar sadece dağıtım aracı değil, kültür taşıyıcısıdır”
Kendi deneyimlerim üzerinden meslektaşlarıma şu önerilerde bulunabilirim: DevOps’u sadece IT işi sanmayın. Bu bir “organizasyonel refleks” inşa sürecidir. Ve bu refleks sadece yazılımcıların değil, testçinin, altyapıcının, güvenlikçinin, hatta iş sahibinin ortak refleksi olmalı.
Ayrıca, her süreci ölçülebilir hale getirin. Metreyle ölçemediğiniz başarıyı yönetemezsiniz.
Pipeline’lar sadece deploy aracı değildir; kültür taşıyıcısıdır. Kalite, güvenlik, şeffaflık… Hepsi pipeline’la yayılır.
Ve en önemlisi, standartlaştırın. Bir kere çalışanı değil, her zaman çalışanı hedefleyin. Bu da ancak standart, kodlanmış, test edilmiş süreçlerle mümkün olur.

Orkun Süer
Atasun Optik BT Direktörü
“NEO platformu ile müşteri deneyimini yeniden tasarladık; DevOps dönüşümü bu hızın mimarı oldu”
Atasun Optik olarak son 2 yıldır bizim için oldukça önemli bir BT modernizasyonu ve iş uygulamaları dönüşümünün içindeyiz. Bu kapsamda bütün mağazalarımızda müşteri deneyiminin en önemli parçası olan perakende sistemlerimizi yenilikçi bir bakış açısı ile dönüştürüyoruz. Bu stratejik dönüşüm sürecinin ve oluşturduğumuz platformun adını NEO koyduk. NEO’nun en önemli hedefi; hızlı çalışan, stabil, yalın, kolay kullanım sağlayan ve sürekli geliştirilebilen web tabanlı bir platform hayata geçirmek. DevOps araçları ve bunun altında yatan felsefe, bu dönüşümün başarısı için en çok katkı sağlayan adımların başında geliyor.
Bu yıl projemizin ilk adımı tamamlandı ve NEO platformumuzun ilk uygulaması, Şubat sonu itibarıyla 350 mağazamızda kullanıma alındı. Hemen sonrasındaki haftalarda yeni fonksiyonları ve özellikleri hızlı bir şekilde platforma eklemeye başladık. Bu zamanlama daha önce ne BT Departmanı olarak bizim ne de Atasun Optik’in alışık olmadığı bir hız. Önceden uzun süren projeler, elle yapılan uzun kullanıcı testleri, gece yapılan uzun roll-out’lar ve reaktif sorun çözme süreçleri yerini gittikçe hızlanan döngüler ile hayata geçirilen modern uygulamalara bırakıyor.
Mağazadaki çalışanlarımız ve kullanıcılarımızdan çok olumlu reaksiyonlar aldık. Sistemlerin hızlanması ve kolaylaşması ile müşterilerimize verilen hizmetlerde büyük bir gelişme oldu. Haftalar süren kullanıcı eğitimleri yerini hiç eğitime gerek olmayan ekranlara bıraktı. Mağazalardaki operasyonel işlerimiz azaldı. Proje ekibi olarak birçok olumlu dönüş alıyor ve çok mutlu oluyoruz.
Bu hızlı ve memnuniyet verici dönüşümü hem çevik proje yönetimi hem de DevOps felsefesi ile sağladık.
Atasun Optik BT Proje ekibimiz, veri merkezimiz, yazılım geliştirme iş ortağımız, veritabanı yönetimi ekibimiz, DevOps iş ortağımız ve deneyimli proje yöneticimiz ile farklı firmalardan projemizin başarısı için emek veren ekipler DevOps iş süreçleri ile gittikçe artan bir koordinasyon ile değer yaratıyorlar.
Hedefimiz; NEO’nun devreye alınacak olan yeni ekranları ve fonksiyonlarını DevOps araçlarında ve metotlarında mükemmelleştirmek.
Son 2 yıldır yaptığımız gelişim ile test otomasyonu, konteyner altyapısı, ölçeklenebilirlik, süreklilik, proaktif izleme ve hızlı çözüm, etkin versiyon yönetimi ile otomatik canlıya alma veya geri dönme süreçlerinde çok şey öğrendik. Bu öğrenimlerin, proje ekiplerimizin tecrübesi ile birleşmesiyle güzel sonuçlar almaya devam edeceğimize inanıyoruz.
“Teknik tecrübe kadar iletişim ve kültürel uyum da başarının anahtarı”
Bize göre doğru iş ortağının seçimi, başarılı bir proje için en önemli kriter. DevOps hizmeti sağlayan birçok değerli firma ile tanıştık. Çözümlerini ve yaklaşımlarını değerlendirdik. DevOps süreçleri bizim için yeni bir kavram olduğu için teknik tecrübe ile beraber bizim iş kültürümüze yakın olacağını düşündüğümüz iş ortaklarını seçim kriterlerimizde öne çıkardık.
DevOps; dinamik olmayı gerektiren, süreklilik ve çeviklik isteyen bir kültür. Biz de beraber çalışacağımız iş ortağımızda bunları görmek istedik. Bizimle ve yazılım geliştirecek olan iş ortaklarımız ile beraber uyum içinde çalışacağına inandığımız DevOps firmasını seçmek için aksiyonlar aldık.
Özetlemek gerekirse, yazılım çözüm ortağımız ile aynı dili konuşabilecek, teknik tecrübesi yüksek ve iletişim tarafının kuvvetli olduğuna inandığımız bir çözüm ortağı ile çalışmaya karar verdik.
Bugün bu konuda doğru karar verdiğimizi düşünüyorum.Bugün geldiğimiz nokta bu konuda doğru karar verdiğimize dair düşüncemi destekliyor ve kanıtlıyor.
“Yeni jargona, yeni rollere ve yeni disiplini adapte olmak en zorlu ama en kazançlı süreçti”
DevOps yeni bir kültür ve disiplin. Daha önce alışkın olmadığımız araçlar ve süreçler ile beraber yeni bir vizyonu mevcut sisteme adapte etmeye çalışıyorsunuz. Kullanılan jargona alışmaya başladığınızda sonuçlar da iyileşiyor. Ama oraya varıncaya kadar bu yeni kültüre ve disipline ayak uydurmak gerekiyor.
Kullanıcılara sunduğunuz çözümün stabil, kolay, akışkan ve hızlı olmasının sırrı arka planda karmaşık bir sistemler bütününü yönetmek için harcadığınız efordan geçiyor. Bunun için rol ve sorumlulukların net bir şekilde organize edilmesi büyük önem taşıyor. Örneğin, yazılımcı yalnızca yazılım geliştirmeye odaklanırken, diğer süreçler ilgili ekiplerin sorumluluğunda yürütülerek geliştirilen yazılım paketi, test otomasyon sistemleriyle doğrulanıp operasyon ekibi tarafından canlıya alınıyor ve takip ettiğimiz kritik metrikler doğrultusunda izlenmeye devam ediliyor. Bir sorun tespit edildiğinde ise ekipler arası karşılıklı kontrol mekanizması ile bu döngü hızlı ve etkili bir şekilde çözülüyor.
Bence bu disiplin ve kültürü organizasyona adapte etmek, sürecin en zorlu bir o kadar da en kritik adımı. Ancak bu roller ve sorumluluklar bir kere yerine oturduğunda yapılan yatırım ve çaba kendisini geri ödemeye başlıyor. Etkin iletişim, süreç kontrolü ve açık beklenti yönetimi ile hedefe odaklanmış bir takım oluşturmak sorunları aşmak ve iletişim bariyerlerini aşmak için önemli araçlar. Bunun için Atasun Optik ortak takip toplantıları, takım olma organizasyonları gibi iletişimi kuvvetlendirici aktiviteler gerçekleştiriyoruz.
Bir diğer konu ise bütçe. DevOps yenilikçi bir kavram ve son dönemde gittikçe de önem kazanan bir süreçler bütünü. Dolayısıyla önemli bir bütçe ayrılması gerekiyor. Bu bütçenin nasıl bir fark yaratacağının iyi tariflenmesi ve bu ölçümün şeffaf paylaşımı önemli faydalar sağlıyor.
Elbette hiçbir şey göründüğü gibi değil. İlk süreçleri uygulamaya başladığınızda o ana kadar düşünmediğiniz detaylar karşınıza çıkabiliyor. Farklı firmalar ile çalışıyorsanız görev dağılımında açık kalan yerler olabiliyor. Bunların düzenlenmesi için hızlı aksiyon almak gerekiyor.
Bir diğer konu, kompleks süreçler içinde basitlik ve kolaylık unsurlarının gözden kaçması. Ölçek ile karşılaştırdığınızda harcanan zaman ve karmaşıklık önemli. Akışkan CD/CI yönetimi için 5-6 farklı open source uygulama kullanımı gerekebiliyor. Bu araçlara ve jargona alışmak için bir öğrenim süreci gerekiyor.
“NEO’nun tamamlanmasıyla birlikte DevOps kültürü artık kalıcı bir iş yapış biçimine dönüşüyor”
NEO programımız bütün fonksiyonları ile tamamen kullanıma geçene kadar DevOps dönüşüm sürecimiz devam edecek. Aynı zamanda DevOps tarafında olabilecek en iyi noktaya gelmeyi hedefliyoruz. Bu konuda daha yolumuz var fakat aldığımız sonuçlar doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.
Bu kültürel bir değişim ve artık Atasun Optik bünyesinde yayılarak devam edecek.
“Ortamı doğru hazırlayan lider kazanır”
DevOps ile ilgili araçlar ve uygulamalar oldukça yaygın. Ancak DevOps’un bir kültür dönüşümü olduğunu gözden kaçırmamakta fayda var. Teknik olduğu kadar, kurum için de bir değişim yönetimi süreci bu. Dolayısıyla bu değişimin gelişeceği ortamı hazırlamak konusunda liderlere önemli görevler düşüyor.
Metrikleri tanımlamak, bu metrikler üzerinden gelişimi takip etmek ve gerektiğinde yönlendirme yapmak çok faydalı oluyor. Geliştirilen sistemlerin performansının ne kadar arttığını, bunun ana iş süreçlerine katkısını ve bu katkının çalışanlara, yönetime getirdiği avantajları şeffaf bir şekilde sunmak çok olumlu bir etki sağlıyor.
Bir diğer konu ise araçların ve yöntemlerin çok hızlı dönüşüyor ve gelişiyor olması. Buna hazırlıklı olmak ve sürekli öğrenen bir ekip olmak, sonuçlara hızlı ulaşmak adına bence önemli.

Timur Karaman
Tiryaki Agro BT Direktörü
“DevOps merkezli yapımızla 5 ülkede ortak bir yazılım kültürü inşa ettik”
Tiryaki Agro olarak, yaklaşık üç yıl önce başlattığımız ERP dönüşüm süreciyle birlikte, yazılım geliştirme ve operasyon süreçlerimizde köklü bir değişime gittik. DevOps kavramlarını kurum kültürümüzün bir parçası haline getirerek, daha önce var olmayan bir kültürel yapı oluşturduk. Azure DevOps platformunu merkez alarak analizden geliştirmeye, testten canlıya geçişe kadar tüm süreçleri bütünleşik ve izlenebilir bir yapıya kavuşturduk.
5 farklı ülkede faaliyet gösteren 60’tan fazla şirketin aktif katılımıyla, yazılım ve operasyon ekipleri arasında sürdürülebilir bir iş birliği ortamı kurduk. Bu sayede sadece teknik dönüşüm değil, aynı zamanda kurumsal hafıza ve disiplinli süreç yönetimi de hayata geçmiş oldu.
“DevOps başarısının üç temel unsuru; uyumluluk, sürdürülebilirlik ve sadelik”
DevOps hizmet sağlayıcısı seçerken şu üç kritere öncelik veriyoruz:
- Uyumluluk ve entegrasyon kolaylığı: Mevcut teknolojik altyapımızla hızlı ve sorunsuz entegre olabilen çözümleri tercih ediyoruz.
- Sürdürülebilirlik ve güncellik: Sürekli güncellenen, aktif olarak desteklenen ve uzun vadeli sürdürülebilirliği olan yapılar bizim için vazgeçilmez.
- Kullanıcı dostu ve sade yapı: Kurulum, konfigürasyon ve günlük kullanım açısından sade ve esnek sistemler, operasyonel verimlilik açısından büyük fark yaratıyor.
“Belirsiz sürüm planlarını netleştirerek CI/CD süreçlerimizi disiplinize ettik”
DevOps kültürünü yaygınlaştırırken karşılaştığımız en büyük zorluklardan biri, CI/CD süreçlerinde paket çıkışlarının zamanlamasının net olmamasıydı. Bu durum, ekipler arasında belirsizlik yaratıyor ve koordinasyonu zorlaştırıyordu. Bu sorunu, net versiyon çıkış planları oluşturarak, dökümantasyon ve versiyonlama süreçlerini disiplinize ederek aştık. Azure DevOps üzerindeki yapı sayesinde ekipler eş zamanlı ilerlemeleri takip edebildi, süreç daha şeffaf ve öngörülebilir hale geldi.
“DevSecOps’u kurumsal standart haline getiriyoruz”
Önümüzdeki dönemde odak noktamız, DevSecOps yaklaşımını kurumsal standart haline getirmek olacak. CI/CD süreçlerinin her adımına güvenlik kontrollerini entegre ederek güvenlik risklerini azaltmayı, aynı zamanda kaliteyi artırmayı hedefliyoruz. Süreç izleme, test otomasyonu ve denetim araçlarının daha etkin kullanımıyla, geliştirme hızından ödün vermeden güvenli bir yapı kurmak temel amacımız.
“DevOps, birlikte üretme kültürünün yeniden tanımıdır”
DevOps dönüşümünü sadece teknik bir yapı olarak değil, organizasyonel bir kültür değişimi olarak ele almak gerekir. Bu süreçte en büyük kazanım, ekiplerin birlikte düşünme, üretme ve çözüm geliştirme kabiliyetlerinin artmasıdır. Meslektaşlarıma önerim; sabırlı olmaları. Değişim zaman alır, ancak doğru strateji ve kararlılıkla ilerlerseniz dönüşüm sadece teknik bir başarı olarak kalmaz; kurumun tamamında hissedilen bir gelişim ve sıçrama yaratır.

İnanç Delibalta
YARGICI BT ve İş Çözümleri Direktörü
“Ekip bölünmüşlüğünü kaldırdık, kültürü ve otomasyonu aynı pipeline’da birleştirdik”
Son iki yılda dijital dönüşüm hedeflerimiz doğrultusunda, yazılım teslimat hızını artırmak ve operasyonel verimliliği güçlendirmek amacıyla DevOps ve CI/CD alanında kapsamlı bir dönüşüm başlattık. Bu süreçte önceliğimiz, teknik gelişim kadar kültürel değişimi de kurumsal bir refleks haline getirmekti. Ekipler arası bölünmüşlüğü ortadan kaldırarak, tüm paydaşların sürece dahil olduğu iş birliği temelli bir çalışma modeli oluşturduk. Düzenli iç eğitimler ve workshop’lar aracılığıyla “Continuous Improvement” kültürünü kurum genelinde yaygınlaştırdık.
Teknik tarafta ise Jenkins ve GitLab CI/CD araçlarıyla tam otomatik build, test ve deploy pipeline’larını hayata geçirdik. Docker ve Kubernetes tabanlı container yapısıyla uygulama dağıtımlarını standartlaştırdık. “Shift Left Testing” yaklaşımıyla unit, integration ve end-to-end test süreçlerini pipeline’lara entegre ettik. Canlı ortamlarda A/B testing ve feature flag mekanizmalarıyla kullanıcı deneyimini daha ölçülebilir hale getirdik. Prometheus, Grafana ve ELK Stack entegrasyonları sayesinde uygulama ve altyapı metriklerini gerçek zamanlı olarak izleyebiliyor, centralized logging çözümleriyle hataları anında tespit edebiliyoruz. Ayrıca Azure tabanlı cloud-native uygulamalar için CI/CD süreçlerimizi optimize ettik; yüksek erişilebilirlik ve disaster recovery senaryolarını da kapsayan hybrid cloud stratejimizi devreye aldık.
“Endüstri deneyimi, teknik derinlik ve kültürel uyum; sürdürülebilir DevOps’un üç ayağı”
DevOps hizmet sağlayıcısı seçiminde üç kriter önceliklendiriyoruz: Sektör deneyimi, teknolojik yetkinlik ve kültürel uyum. Çalışacağımız danışmanların yalnızca araç ve altyapı bilgisine değil, aynı zamanda benzer ölçekteki kurumlarda başarıyla uyguladığı örnek vakalara sahip olmasına dikkat ediyoruz. Security-first yaklaşım, compliance uyumluluğu ve sürdürülebilir çözümler üretme becerisi bizim için kritik. Ayrıca danışmanlarımızın ekiplerimizle yan yana çalışarak bilgi transferi yapması, eğitim düzenlemesi ve şeffaf bir iletişim modeli kurması, sürdürülebilir bir ortaklık açısından büyük önem taşıyor.
“‘Benim makinemde çalışıyordu’ devrini kapattık; ortak KPI’larla tek takım olduk”
Kültürel DevOps dönüşüm sürecinde en büyük zorluk, klasik IT yapılanmasından gelen “geliştirici–operasyon ayrımı”ydı. Geliştiriciler yalnızca kod teslim ederken, operasyon ekipleri canlıya geçişi üstleniyordu. Bu durum hem iletişim hem de sahiplenme sorunları doğuruyordu. Bunu aşmak için “Bizim ürünümüz” anlayışını benimseyerek, geliştirme ve operasyon ekiplerini aynı KPI’lar etrafında birleştirdik. Karşılıklı suçlama kültürünü ortadan kaldırdık, yatay beceri gelişimi için geliştiricilere temel Linux ve container eğitimleri, operasyon ekiplerine de kod okuma workshop’ları düzenledik. Küçük başarı örnekleriyle — örneğin bir projede deploy süresini bir aydan bir saate düşürerek — somut kazanımlar elde ettik. CTO seviyesinde “DevOps-NewDev-NewOps” yayınlayarak, bu dönüşümün stratejik öncelik olduğunu duyurduk. Bu kararlı liderlik desteğiyle bu dönüşümün stratejik bir öncelik olduğu tüm organizasyona net biçimde aktarıldı.
“AIOps ve FinOps ile otomasyonu akıllandıracak, verimliliği ölçülebilir hale getireceğiz”
Önümüzdeki 12 ayda DevOps stratejimizde “ölçeklenebilir otomasyon” ve “veriye dayalı karar alma” iki ana tema olarak öne çıkıyor. Yapay zeka ve makine öğrenmesi destekli AIOps sistemleriyle, CI/CD pipeline’larında anomali tespiti ve self-healing mekanizmalarını devreye almayı planlıyoruz. Aynı zamanda FinOps uygulamalarıyla bulut maliyetlerinde %20–30 tasarruf hedefliyoruz. Kubernetes ortamlarında otomatik ölçekleme ve spot instance stratejilerinin geliştirilmesiyle verimlilik artışı sağlamayı amaçlıyoruz.
“Kültürü zorla değiştiremezsiniz, ama örnek olarak dönüştürebilirsiniz”
Bu süreçten geçecek diğer IT yöneticilerine tavsiyem; DevOps dönüşümünü teknik bir proje olarak değil, bir kültür inşası olarak görmeleridir. Kültür zorla değişmez; ancak liderler örnek olarak dönüştürebilir. Küçük pilot projelerde somut başarılar göstererek güven oluşturmak, gönüllü değişim elçilerini desteklemek ve hataları öğrenme fırsatı olarak görmek dönüşümün kalıcılığını sağlar. Ölçüm olmadan yönetim olmaz. Bu nedenle DORA metrikleri ve ekip moral anketleriyle performansı sürekli izlemek gerekir.
Son olarak, güvenliği sürecin en başından entegre etmek ve dış partnerleri yalnızca teknik yeterlilikle değil, vizyon uyumuyla da değerlendirmek DevOps başarısının anahtarıdır.

