THY Teknoloji ve Bilişim A.Ş. Genel Müdürü Ali Serdar Yakut: “Hedefimiz teknolojide global oyuncu olmak!”

THY’NİN TEKNOLOJİ KONUSUNDA BÜYÜME TRENDİNİN BAŞLADIĞINI SÖYLEYEN TURKISH AIRLINES TECHNOLOGY (THY TEKNOLOJİ VE BİLİŞİM A.Ş) GENEL MÜDÜRÜ ALİ SERDAR YAKUT, “GÖREVİME BAŞLADIĞIMDA 450 KİŞİDEN OLUŞAN IT EKİBİ, 2019 YILININ SONUNA KADAR 800 ARKADAŞIMIZLA İŞLERİMİZİ SÜRDÜRDÜĞÜMÜZ BÜYÜK BİR AİLE HALİNE GELDİ. BİRÇOK UYGULAMAYI KENDİMİZ GELİŞTİRDİK. HEDEFİMİZ BU UYGULAMALARI ÜRÜN HALİNE GETİRİP KATMA DEĞER YARATMAYA DAYALI BİR VİZYONDA DÜNYAYA SATMAK.” DİYOR.

Bilkent Üniversitesi mezunu başarılı bir profesyonel Ali Serdar Yakut. Farklı sektörlerdeki şirketlerin teknoloji birimlerinde uzun yıllar görev yapmış. “Neden farklı sektör?” diye sorduğumuzda esprili bir dille çabuk sıkıldığını dile getiriyor. Ancak yapay zeka, bulut, blok zincir, büyük veri analitiği gibi tüm güncel teknolojilerin etkin bir şekilde kullanıldığı bu sektörün kimsenin sıkılmasına imkan tanımadığını da ekliyor.

Farklı deneyimler ona aynı zamanda başarının anahtarını da kazandırmış. Ancak en büyük deneyiminin havacılıkta olduğunun da altını çiziyor.

İlgili Makaleler

Kariyerine Yapı Kredi Teknoloji (BİLPA)’de başlayan Yakut, uzun bir süre IBM bünyesinde çalışıyor. 2009 yılında Güneş Sigorta CIO’su olarak yöneticilik yapan Yakut’un kariyeri, Pronet’te bir yıl boyunca özel sermaye ve teknoloji transformasyonu danışmanlığı ile devam ediyor. Yakut, buradaki deneyimini, “Start-up mantığıyla çalışan bir firmadaki karar alma mekanizmalarının ne kadar farklı olduğunu, iş yapış şekillerindeki farklılıkları gözlemlediğim bir dönemdi” şeklinde anlatıyor. Pronet’ten sonra IBM’e tekrar geri dönen Ali Serdar Yakut, bugün Turkish Airlines Technology (THY Teknoloji ve Bilişim A.Ş) Genel Müdürlüğü ile THY Genel Müdür Yardımcılığı rollerini sürdürüyor.

Turkish Airlines Technology Genel Müdürü Ali Serdar Yakut ile yeni şirketlerini ve hedeflerini konuştuk…

Genel Müdürü olarak görev aldığınız Turkish Airlines Technology şirketi nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?

THY’ye geldiğimde IT departmanı Genel Müdür Yardımcılığı seviyesinde değildi. Benim görevim ise THY’nin doğrudan ilk Bilgi Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı olarak başladı. Bu süreçten sonra bu birimde bir dönüşüm yapma kararı aldım. Havacılık sektörü, güvenlik öncelikli bir sektör ve bu anlamda her şeyin sorunsuz olması gerekir. THY de dünyadaki birçok havacılık şirketi gibi dünyada kendini ispatlamış olan “out of the box” ürünleri alıp bunları kendi ortamına entegre ettiği bir yapıyla işlerini sürdürüyordu.. Böyle bir yapı kolay yönetilebilir. Buna karşın esneklik ve müşteri odaklılık da çok önemli bir konu. Çünkü uluslararası ürünlere doğrudan hem geliştirme yapma hem de işlevlerine müdahale etme şansı yok. Ekstra yapılan her hizmet de maliyeti arttırıyor. Biz de bu yapıyı özellikle müşteriye doğrudan dokunabileceğimiz ve farklılık yaratabileceğimiz bir noktada, kendi bünyemizde ve Türkiye’deki ekosistem ortaklarımızla yapma kararı aldık. Sonrasında THY’nin teknoloji konusunda büyüme trendi başladı. Görevime başladığımda 450 kişiden oluşan IT ekibi 2019 yılının sonuna kadar 800 arkadaşımızla işlerimizi sürdürdüğümüz büyük bir aile haline geldi. Birçok uygulamayı kendimiz içselleştirdik ve geliştirdik. Hedefimiz de bu uygulamaları ürün haline getirip katma değer yaratmaya dayalı bir vizyonla dünyaya satmak.

Pandemi döneminin başlangıcından sonuna kadar, teknoloji sektöründeki insan kaynağı açlığı çok fazla olduğu için biz de her şirket gibi insan kaynağı kaybettik. Bu kayıplardan sonra çalışma arkadaşlarımıza farklı bir şekilde yaklaştık. Bir IT profesyonelinin ihtiyacı olan kariyer patikasının doğru tanımlandığı ve mümkün olduğu kadar özerk bir şekilde, daha esnek bir yapıda çalışabilecekleri model sunma yoluna gittik. Diğer taraftan da  ticarileşme konusunda, kendimizin geliştirdiği bütün ürün ve çözümleri ürünleştirme konusunda yolumuzu açma kararını aldık. Bugün bakıldığında 1800 civarı aktif projemiz bulunuyor.

Havacılık sektöründe IT’nin görevleri ve kapsamları neler?

Havacılık sektöründe IT birimleri çok kapsamlı bir operasyon yönetiyor. Bunların en önemli olanlarından biri uçuş operasyon yönetimi. Bütün uçakların kalkış yaptığı andan nereye gideceklerine, ne kadar süre havada olacaklarına, hangi pilotun görevli olduğuna kadar tüm sistemleri IT olarak destekliyoruz. Mürettebat Yönetim Sistemi’ni 25 bin kadar uçuş personelimiz kullanıyor. Burada hangi uçakta olacakları, uçtukları yerlere göre farklı planlamanları, optimizasyonu gibi tüm süreçleri IT optimizasyon altyapısı üzerinden yürütüyoruz. Toplamda 533 tane ayrı uygulamamız var. SAP bunlardan sadece bir tanesi. Herkesin çok iyi bildiği gibi dünyadaki en büyük SAP kurulumlarından biri Türk Hava Yolları’nda gerçekleşti ve havacılıktaki ilk örneklerden oldu.

Turkish Airlines Technology hedefleri kapsamında, müşteri ağınızı zaman içerisinde hangi noktalara genişletmeyi planlıyorsunuz?

Burada hedefe odaklanmak çok önemli. Türk Hava Yolları olarak temel işlerimizden biri havayolu lojistiği. Biz de THY Teknoloji ve Bilişim A.Ş olarak uzman olduğumuz konularda hizmet sunmak isteriz. Pandemi döneminde de şirket olarak pozitif bir şekilde ayrışmamızın en önemli nedenlerinden biri  kargo operasyonundaki ciddi büyümemiz oldu. Turkish Cargo dünyada 4. sıraya yerleşti. Bu alana ciddi yatırımlar yapıyoruz. Kargo operasyonu bakımından hedefimiz, dünyada ilk 3’e girmek… Çünkü dünyanın en fazla noktasına uçan havayolu şirketiyiz. Kargo operasyonu için de bu çok kritik.

Yıllık olarak portföy yönetimi yapıyoruz ve arka planda bekleyen binlerce projemiz var. Bu kadar çok proje için ya anahtar teslim usulüyle bir firmayla anlaşarak “outsource” hizmet alıyoruz ya bununla ilgili bir ürün varsa “out of the box” ürünü alıp kendimize entegre ediyoruz ya da kendimiz “inhouse” olarak geliştiriyoruz. Açıkçası “outsource” ve “inhouse” yöntemlerini daha çok tercih ediyorum. Çünkü proje ürün haline geldiği zaman, satılmasıyla ilgili hakları sözleşmelere entegre edebiliyoruz.

“Airline Cargo Revenue Management kritik projelerimizden biri”

Kurumsal IT’nin dinamikleri çok farklı olsa da geliştirilen ürünlere kendi know-how’ımızı, deneyimimizi ekleyip dışarıdan bir ortakla beraber karşılıklı bir anlaşma yaparak fikri mülkiyet haklarını belirli bir oranda bölüşüp bunu sektörde pazarlamayı tercih ediyoruz. Bu şekilde başlamış iki tane projemiz de var. Örneğin; Airline Cargo Revenue Management kritik projelerimizden biri. Herhangi bir lokasyondan diğerine, herhangi bir kargoyu taşırken ne kadar ücret belirleneceğini hesaplayan bir yazılım. Bunların hepsi bir optimizasyon üzerine kurulu. İşlem yapma anına kadar uçağa ne kadar kargo yüklenmiş, o anda pazardaki oyuncuların fiyatları ne noktaya gelmiş, ihracatın etkileri ne olmuş, ihracat rakamları ne durumda gibi çok sayıda değişken bilgi, parametrik olarak sistemlere yükleniyor ve sonuçlar çıkıyor.

Ürün geliştirme konusunda özgüvenin gelişmesi oldukça önemli. 2015 yılında THY’ye geldiğimde süreçler Vendor bağımlı ilerliyordu. Ben buna çok sıcak bakmıyordum. Sonrasında Mercury ürünümüzü yarattık. Tüm uçak envanterimizin doluluk oranının tüm acentalar tarafından anlık olarak sorgulanmasını optimize eden uygulamadır. Satın almamız durumunda 10 milyonlarca dolarlık bir maliyet olacakken, kendimiz daha iyisini yaparız diyerek yola çıktık ve 3 ayda tamamladık. Şimdi bir projeye başlayacağımız zaman yüksek özgüvene sahibiz.

800 kişilik bir ekipten bahsettiniz. Bu ekibin görev paylaşımlarını biraz anlatır mısınız?

İlk olarak, operasyonel çözümler adını verdiğimiz uçuş operasyonuyla alakalı tüm teknoloji altyapısını yönetiyoruz. Bu anlamda yer işletmeden hava alanındaki kiosklara, check-in’den temassız işlemlere kadar bütün teknik altyapıyı yöneten ve bütün bunlarla ilgili hizmetleri sunan ekip bunun içerisinde. Ek olarak, yine kurumsal operasyonlar çözümü altında uçuş operasyon sistemleri var. Bir uçuşa çıkıldığında uçuş yolunun hangi rotadan gideceğinin belirlenmesiyle ilgili altyapıyı da IT birimi olarak biz sunuyoruz. Meteoroloji verisinden o andaki uçuş izinlerine göre bunların altyapılarını ayrı bir ekip yönetiyor. Kargo operasyonları da bir diğer ekibimizin sorumluluğunda. Burada teknoloji ve IT ile ilgili her konu bizim görev alanımızda.

“800 kişiden 500’ü ticari çözümler tarafında çalışıyor”

İşin ticari çözümler tarafı da var. Burası bir uçuş operasyonu sırasında bir yolcunun başına gelebilecek her şeyi yönettiğimiz altyapıları kapsıyor. Burada bir uçak iptal olduğunda yolcunun diğer uçağa yönlendirilmesi, bunun web’ten, mobilden, kiosklardan sunulmasına kadar tüm altyapıyı biz yönetiyoruz. Bir uçuşu planladığımız zaman onu satabileceğimiz kanal sayısı sadece web ya da mobil değil. Bunu aynı zamanda Amerika’daki bir acentenin de satabilmesi gerekiyor. Bu yüzden dünyadaki tüm sistemleri besliyoruz. 800 kişiden 450-500 arkadaşımız bu iki ekibin içerisinde. Bunun haricinde altyapı ve güvenlik ekipleri de bulunuyor. Altyapı operasyonunda iki veri merkezimiz ve felaket kurtarma merkezimiz var ve bunlar tamamen tam yedekli çalışıyor.

Şu sıralar yoğunlaştığınız projelerden bahseder misiniz?

Üzerinde çalıştığımız çok sayıda proje var; ancak şu an ağırlıklı olarak mega kargo projesi üzerinde çalışıyoruz. Bu, dünyadaki en büyük kargo operasyon ünitesi tesislerinden biri ve İstanbul Havalimanı’nda kuruldu. Bu proje hayata geçtiğinde depolama altyapısı tamamen otomatik olacak. Dünyada bunun neredeyse bir başka örneği yok. Bizim kargo operasyon sistemimiz ile bu depolama sistemi tamamen otomatik bir şekilde birbirleriyle konuşarak ve work order’lar yaratarak çalışan bir yapıya dönecek. Bunun için de çok ciddi bir taşınma operasyonu olacak. Bunu merkezi bir yerde birleştirirken en büyük ve teknolojik olarak en üst seviyelerdeki kargo operasyon merkezini kurgulamak gibi bir hedefimiz var. Bununla ilgili çalışmalar da tamamlandı.

Havayolu hizmetlerindeki süreçler eskiye kıyasla çok değişti. Yeni nesillerin deneyim beklentileri üzerinden devam edecek olursak, havayolu şirketleri nasıl evrilecek?

Operasyon ve uçuş sistemleriyle ilgili konularda teknoloji her zaman önemli. Bir taraftan da müşteriyi doğrudan ilgilendiren satış, satış sonrası deneyimler ve bu konularda müşteri tanıma sistemlerinden, müşteri özelinde fiyatlandırma altyapılarının kurgulanmasına kadar geniş bir alan. Altyapı olarak bu dönemdeki en önemli getiri ise büyük veri ve yapay zeka. 1,5-2 milyon yolcu taşıdığımız, 2 bine yakın uçuşun olduğu günlerimiz oluyor. Burada sattığımız biletlerle beraber maliyetler de çok yüksek. Bu veriler üzerinden maliyet yönetimi çok önemli. Örneğin uçuşlarımızdaki ikramlarımız… Bilinen istatiksel yöntemlerle yapılıyor. Halbuki yapay zeka kullanarak forecast edilebilecek yapılar kurgularsak milyonlarca dolar tasarruf edebiliriz. Teknolojinin şirketlere böyle önemli kazanımları var.

Müşteri tarafında da teknolojideki gelişmeleri takip etmek ve onları uygulamak zorundayız. Bu anlamda verimlilik tarafında yapılacak çok iş var. Kanal ne olursa olsun müşteriye hizmetimiz kesintisiz olarak devam edecek. Bagaj yönetimi konusunda “kayıp bagajlar” konusuna çok fazla eğiliyoruz. Kayıp bagaj takibi konusuna teknolojik çözümler üretmeyi hedefliyoruz.

En kalifiye kişilerden seçeceğimiz 150 kişiyi daha istihdam edeceğiz

Teknoloji ekosistemini ve insan kaynağını da sormak istiyoruz. Bu ekosistem sizce nasıl bir şekle bürünecek?

Son dönemde, kalifiye insan sayısında problem görüyoruz. Dünyadaki teknoloji açlığı, Türkiye’deki kalifiye iş gücünü ciddi bir şekilde etkiledi ve onları kendilerine doğru çeker hale geldi. Bizim de burada yapabileceklerimiz var. Turkish Airlines Technology şirketini kurarken kendimize net hedefler belirlemiştik. Bunlardan da en öncelikli olanı hem etkin hem de yetkin bir insan kaynakları politikası ortaya koyarak, bu alanda saat gibi işleyen bir yapı kurmak. Doğru kişileri istihdam edip, onları kariyer yolları boyunca düzgün bir şekilde yönetip, doğru teknolojilerle eğitip, havacılık dünyasının çok geniş yelpazesi içerisinde farklı know-how’larla besleyip dünyaya hizmet verecek bir yapıya gitme hedefimiz var. Pandemi döneminde 200 kişiye yakın eleman kaybımız oldu. Şu anda çok ciddi bir şekilde işe alım yapıyoruz. Türkiye’de en kalifiye kişilerle anlaşıp ekibimizi yeni arkadaşlarımızla genişletmek gibi bir niyetimiz var. Şu ana kadar 100 kişiyi istihdam ettik. Önümüzdeki dönemde de yine 150’ye yakın arkadaşımızı aramıza katarak ekibimizi kuvvetlendireceğiz. Hedeflediğimiz roller arasında da full stack yazılımcısı, front-end yazılımcısı, java yazılımcısı, .net yazılımcısı, android yazılımcısı ve IOS yazılımcısı gibi farklı pozisyonlar bulunuyor. Burada yazılımcı arkadaşlarımız için büyük kariyer ve öğrenme olanakları mevcut. Önemli avantajlarımız ve güçlü yanlarımız uluslararası standartlara uygun teknolojik altyapımız. Aramıza katılan arkadaşlar en güncel teknolojilerin kullanımı ile modern bilişim sistemlerinde tecrübe edinme imkanına sahip olacaklar. 

“Veri bilimi konusunda devlerin çoğundan daha iyi durumdayız”

Havayolu teknolojilerinde gidilecek daha yol var mı?

Türk Hava Yolları olarak diğer havayolu şirketlerine göre daha iyi ve yeni teknolojilerle ilerleme noktasında avantajımız var, bu konuda hiçbir eksiğimiz yok. Dünyanın beş büyük havayolu şirketi CIO’ları ile 6 ayda bir buluşuyoruz. Bazı şirketlerin operasyonlarında çok yoğunlaştıkları konu, acente bağımlılığını kırmak için teknolojik dönüşümüne eğilmek. Altyapı tarafında hepimizin çalıştığı satıcılar neredeyse aynı. Bu büyük havayolu şirketlerinin teknolojisi de hemen hemen aynı. Fakat örneğin, RPA konusunda biz 2 yıl önce yola çıktık. Bizden 3 yıl önce yola çıkan firmalar da var ancak hızlı bir şekilde onları yakalayabiliyoruz. Veri bilimi konusunda iyi bir ekibimiz ve iyi satıcı ilişkimiz var. Büyük sektör oyuncularının çoğundan bu konularda daha iyi bir durumdayız.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu