“IT artık her fonksiyonun stratejik ortağı”

Bu sayıda, Sandoz Küresel BT Başkanı Mürvet Temüçin Reis ile dijital dönüşümün belirleyici etkisini ve IT’nin stratejik rolünü inceliyoruz.

Sandoz Küresel BT Başkanı Mürvet Temüçin Reis: “Teknolojinin şirketin geleceğiyle bütünleştirilmesi, ekip ve kültür gelişimi ile desteklenirken; IT ise artık tüm fonksiyonların stratejik iş ortağı olarak konumlanıyor.”

İlaç sektöründe dijitalleşme, çoğu zaman görünmeyen ama sonuçları doğrudan hastaların hayatına dokunan bir yolculuk. Bu yolculukta teknoloji, artık yalnızca süreçleri çalışır halde tutan bir araç değil; erişilebilirlikten kaliteye, sürdürülebilirlikten inovasyona uzanan büyük resmin sessiz ama belirleyici mimarı.

Bu özel röportajımızda ise Sandoz Küresel BT Başkanı Mürvet Temüçin Reis ile Sandoz’un dijital dönüşüm hikâyesine yakından bakma fırsatımız oldu. Küresel bir organizasyonda IT’nin nasıl stratejik bir kaldıraç haline geldiğini, regülasyonlarla çevrili bir sektörde yeniliğin nasıl mümkün kılındığını ve yapay zekadan veri bütünlüğüne uzanan teknolojilerin işin geleceğini nasıl yeniden tanımladığını Mürvet Temüçin Reis’ten dinledik…

Sandoz’un IT stratejisi, ilaç sektöründeki konumunu güçlendirmek için nasıl bir vizyon taşıyor?

Sandoz’un küresel stratejisinin merkezinde, yüksek kalite standartlarında eşdeğer ve biyobenzer ilaçları daha geniş hasta kitlelerine erişilebilir kılmak yer alıyor. Eşdeğer ilaçların en önemli katkısı; klinik açıdan eşdeğer etkinliği çok daha sürdürülebilir maliyetlerle sunmalarıdır. Bu, hem sağlık sistemlerinin yükünü hafifletir hem de hastaların tedavilere erişimini güçlendirir. 

Sandoz olarak amacımız; güvenilir ve uygun maliyetli tedavi seçenekleri geliştirerek toplum sağlığını desteklemek ve sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliğine uzun vadeli değer katmak. Beraberinde de teknolojiyi, iş süreçlerinin hızını ve kalitesini artıran bir stratejik kaldıraç olarak görüyoruz. Amacımız yalnızca sistemleri yönetmek değil, inovasyonu işin merkezine yerleştirerek Sandoz’un global liderliğini dijital alanda da desteklemek. Bu kapsamda, hem yerel hem global düzeyde ölçeklenebilir, güvenli ve veriye dayalı çözümler geliştiriyoruz.

IT organizasyonunuzda “yenilikçi” olmak ile “regülasyona uyumlu” olmak arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz?

İlaç sektörü, en yüksek regülasyon standartlarına sahip sektörlerden biri. Bu yüzden yenilik ve uyumluluk arasındaki dengeyi doğru kurmak, bizim için başarının anahtarı. Biz bu dengeyi, “önce güvenlik ve uyum, sonra hız ve yenilik” ilkesiyle sağlıyoruz. Regülasyon gerekliliklerini teknolojiye engel olarak değil, inovasyonu yönlendiren bir çerçeve olarak görüyoruz. Uyumlu bir altyapı üzerine kurulu yenilikçi çözümler sayesinde hem denetim süreçlerinde güçlü kalıyor hem de dijital dönüşümümüzü güvenle sürdürüyoruz.

Sandoz gibi global bir yapıda, yerel pazarların dijital ihtiyaçları ile merkezi dijitalleşme stratejilerini nasıl uyumlulaştırıyorsunuz?

Global bir organizasyonda yerel ihtiyaçları anlamak ve merkezin stratejik yönüyle birleştirmek büyük bir denge işi. Biz bu dengeyi “merkezden rehberlik, yerelden içgörü” yaklaşımıyla kuruyoruz. Her bölgenin dinamiklerini dikkate alarak, ortak bir teknoloji standardı çerçevesinde esnek çözümler geliştiriyoruz. Böylece hem global tutarlılığı koruyor hem de yerel operasyonların çevikliğini destekliyoruz. Özellikle üretim, kalite ve ticari operasyonlarda bu dengeyi sağlamak, Sandoz’un global başarısına doğrudan katkı sunuyor.

IT liderinin en kritik görevi artık teknoloji yönetiminden ziyade organizasyonun geleceğini şekillendirmek. Siz bu dönüşümü hangi araçlarla yönetiyorsunuz?

Kesinlikle katılıyorum. Günümüzde IT liderliği, sadece sistem ve proje yönetimiyle sınırlı değil; organizasyonun stratejik dönüşümünü yönlendiren bir rol haline geldi. Ben bu dönüşümü üç temel araçla yönetiyorum: Vizyon, insan ve iş birliği. Vizyon, teknolojiyi şirketin geleceğiyle bütünleştiriyor. İnsan, dönüşümün kalbinde yer alıyor — ekiplerin gelişimi, kültürün dönüşümü olmadan sürdürülebilir başarı mümkün değil. İş birliği ise tüm bunların bağlayıcısı; IT artık yalnız değil, her fonksiyonun stratejik ortağı.

Ürün geliştirme, klinik süreçler ve tedarik zincirinde veri bütünlüğü için hangi teknolojiler oyunun gidişatını değiştiriyor? Bu alanda, önümüzdeki yıllarda neyin köklü biçimde değişeceğini düşünüyorsunuz?

Bugün tedarik zincirinden üretime, hatta klinik süreçlere kadar her aşamada veri, karar alma mekanizmalarının merkezinde. Biz özellikle süreç otomasyonu, yapay zeka destekli analiz ve dijital izlenebilirlik çözümleriyle fark yaratıyoruz. Örneğin, veri bütünlüğünü sağlayan sistemler sayesinde kalite yönetimi çok daha proaktif hale geldi. Dijitalleşme sayesinde, bir sorun ortaya çıkmadan önce riskleri öngörebiliyor, süreçleri optimize edebiliyoruz. Bu da hem operasyonel mükemmellik hem de regülasyon uyumu açısından büyük avantaj sağlıyor.

Yapay zekanın ilaç sektöründeki en büyük etkisi sizce gerçekleşti mi? Yakın gelecekte en büyük dönüşümü nerede göreceğiz?

Henüz başlangıç noktasındayız diyebilirim. Yapay zeka şu anda veri analitiği, tahmine dayalı bakım ve süreç optimizasyonu gibi alanlarda önemli etkiler yaratıyor. Ancak asıl büyük dönüşüm, yapay zekanın üretim, klinik karar destek sistemleri ve hasta erişim çözümlerine entegre edilmesiyle yaşanacak. Yakın gelecekte, AI sadece destekleyici değil, stratejik kararları yönlendiren bir aktör haline gelecek. Bu da ilaç sektöründe hem inovasyonu hem de kişiselleştirilmiş üretimi hızlandıracak.

GenAI ve otomasyon gibi teknolojiler şirket içinde hangi süreçlerde en fazla değer üretti? Bu teknolojileri uygularken hangi kültürel veya organizasyonel direnç noktalarıyla karşılaştınız?

Otomasyon ve yapay zeka en çok üretim, kalite kontrol ve veri raporlama süreçlerinde fark yarattı. Rutin işleri otomatikleştirerek ekiplerin zamanını stratejik çalışmalara ayırmasını sağladık. Elbette, değişim yönetimi sürecinde kültürel dirençlerle karşılaşmak doğal. Biz bu zorlukları şeffaf iletişim, eğitim ve “birlikte öğrenme” kültürüyle aştık. İnsanların teknolojiden korkmak yerine onu kendi işlerini geliştiren bir araç olarak görmelerini sağlamak en önemli adım oldu.

Bundan 10 yıl sonra “ilaç sektöründe IT” sizce nasıl bir noktada olacak? Geleceği düşündüğünüzde sizi en çok heyecanlandıran teknolojik eğilimler hangileri?

İlaç sektöründe IT, 10 yıl sonra artık “arka plandaki destek birimi” değil, iş stratejisinin kalbinde yer alan bir güç olacak. En çok heyecanlandığım alanlar; yapay zekanın kişiselleştirilmiş tedavilere yön vermesi, dijital ikiz teknolojilerinin üretimde standart haline gelmesi ve veri odaklı karar sistemlerinin her seviyeye entegre edilmesi. Teknoloji, yalnızca operasyonel verimlilik değil, hasta erişimi ve yaşam kalitesini artıran bir stratejik etken olacak.

En çok hangi teknolojik cihazları kullanmaktan keyif alıyorsunuz?

Teknoloji aslında hepimizin hayatının içinde; bu yüzden ben de onu olabildiğince verimli kullanmaya çalışıyorum. Özellikle yapay zeka destekli araçlar toplantılarda zaman kazandırdığı için işimi kolaylaştırıyor. Bunun dışında teknolojiden biraz uzaklaşıp ailem ve çocuklarımla vakit geçirmeyi, eskiden olduğu gibi birlikte oyunlar oynamayı, sohbet etmeyi daha değerli buluyorum.

Kariyerinizde size en çok ilham veren kişi/yön veren liderlik deneyiminiz ne oldu?

Kariyerim boyunca tek bir ilham kaynağından ziyade, birlikte çalıştığım her liderden değerli içgörüler edindim. Farklı yönetim tarzları—olumlu ya da geliştirilmesi gereken yönleriyle—bana etkili liderliğin ne olduğunu ve ne olmadığını gösterdi. Bu deneyimler, bugün benimsediğim liderlik yaklaşımının temelini oluşturdu: Açık iletişime önem veren, güven ortamı yaratan, stratejik netliği koruyan ve ekiplerin güçlü yönlerini öne çıkararak sürdürülebilir başarıyı hedefleyen bir yönetim anlayışı.

Hobileriniz neler?

Kendime ayırdığım zamanlarda yemek yapmak, bahçemizdeki bitkilerle uğraşmak beni hem rahatlatıyor hem de zihnimi tazeliyor. Özellikle kalabalık aile/arkadaş ortamlarında sevdiklerime farklı tatlar sunmak, onların keyifle paylaşılmasını izlemek ve aldığım geri bildirimler benim için ayrı bir motivasyon kaynağı. 

En son hangi kitabı okudunuz? Tavsiye etmek istediğiniz kitap/film/podcast vb. var mı?

Son dönemlerde yoğun iş temposu nedeniyle düzenli kitap okuyabildiğim söyleyemem. En son Irvin D. Yalom’un Nietzsche Ağladığında isimli kitabını okumuştum ve çok etkilenmiştim. İnsanın kendisi ile yüzleşmesi, değişime direnç göstermesi ve kişisel dönüşümü dile getiriyor ve sizi düşüncelere sürüklüyor.

Bununla beraber güncel kalmak için kısa formatta içerikler, makaleler veya ilgi çekici podcast leri takip etmeye çalışıyorum.

Farklı bir meslek yapıyor olsaydınız bu hangisi olurdu?

İç mekan tasarımına özel bir merakım var; evimizi yenilerken o sürecin ne kadar keyifli olduğunu fark ettim. Fırsatım olsaydı, belki bir interior designer olmayı bile seçebilirdim.

Zaman yönetimi konusunda kendinize özgü stratejileriniz var mı?

Zaman yönetiminde benimsediğim net bir yaklaşım var: Önceliklendirme, odak ve disiplin. Günümü planlarken görevleri hem stratejik önemine hem de etkisine göre sınıflandırırım. Önceliği her zaman yüksek değer yaratan işlere veririm. Toplantıları mümkün olduğunca kısa ve hedef odaklı tutmayı, karar süreçlerini netleştirmeyi ve gereksiz tekrarları ortadan kaldırmayı önemserim. Ayrıca teknolojiyi doğru şekilde kullanarak not alma, takip ve hatırlatma gibi operasyonel yükleri azaltırım. Bu yaklaşım hem verimliliğimi artırıyor hem de iş–özel hayat dengesini korumama yardımcı oluyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu