Perakende CIO’larının ajandasında neler var?
Teknolojinin iş dünyasındaki dönüştürücü gücü artık tartışmasız bir gerçek. Ancak bu dönüşüm, kimi sektörlerde sadece iş süreçlerini değil, müşteri deneyimini, marka algısını ve hatta sektörün kültürel kodlarını da yeniden tanımlıyor. Moda perakendesi, tam da bu karmaşık ve dinamik değişimin merkezinde yer alıyor.
Haziran–Temmuz sayımızda modanın teknolojiyle olan bu güçlü bağını ve geleceğe uzanan yol haritasını mercek altına alıyoruz. “Modanın Teknoloji Pusulası” başlıklı kapak dosyamızda, sektöre yön veren perakende devlerinin dijital kaptan köşkünde oturan CIO’larıyla, vizyonlarını ve önceliklerini konuşuyor; üretken yapay zekanın stratejiye etkisinden iade oranlarını düşürmeye yönelik inovatif çözümlere, tedarik zinciri optimizasyonundan müşteri deneyiminde bütünsel yaklaşımlara kadar pek çok başlıkta sektörel içgörüye yer veriyoruz.

Arto Mıgırdiçyan
Beymen Group Teknoloji ve Dijital Dönüşüm GMY
“Teknoloji ajandamızı dijital dönüşüm ve müşteri deneyimi odaklı yenilikler oluşturuyor”
Teknoloji ajandamızda özellikle dijital dönüşüm, müşteri deneyimi odaklı yenilikler, yapay zeka ve makine öğrenimi önceliklerimizi oluşturuyor. Bu öncelikler, müşteri alışveriş deneyimini kişiselleştirmemize olanak sağlarken, operasyonel verimliliğimizi de artırıyor. Bulut tabanlı altyapılar, mikroservis mimarileri ve otomasyon çözümleriyle iş sürekliliğini artırmayı, maliyet etkinliğini sağlamayı ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemeyi hedefliyoruz.
Bununla birlikte e-ticarette ürün arama kalitemizi artırmak adına AI Search konusunda Ar-Ge çalışmalarımıza devam ediyoruz. Böylelikle hem vektörel arama hem de semantic rank kabiliyetlerini kazanarak bunların arama kalitemize etkilerini deneyimlemeyi hedefliyoruz.
Elbette yeni nesil teknolojilerin getirdiği riskleri de göz ardı etmiyoruz. Özellikle siber güvenlik alanında güçlü bir altyapı kurmaya yönelik yatırımlar yapıyoruz. Verilerin gizliliği ve güvenliği konularında her türlü potansiyel riski minimize etmeye yönelik önlemler alıyoruz. Bu yatırımlar sayesinde hem yenilikçi teknolojileri etkin şekilde kullanıyor hem de karşılaşabileceğimiz riskleri proaktif bir şekilde yönetiyoruz.
“GenAI, yazılım geliştirme verimliliğinde çarpan etkisi yarattı”
Üretken yapay zekanın yükselişi, 3-5 yıllık stratejik yol haritamızda önemli bir paradigma değişimi yarattı. Veri analitiği ve makine öğrenmesi zaten ajandamızda yer alıyordu; ancak GenAI, bu alanların kapsamını genişletti ve uygulama derinliğini artırdı.
En somut değişikliklerden biri, içerik üretim süreçlerimizin yeniden tasarlanması oldu. Ürün açıklamalarından kampanya metinlerine, görsel varyantlardan stil önerilerine kadar birçok noktada üretken yapay zekadan faydalanıyor, ekiplerimizin daha stratejik işlere odaklanmasına imkân sağlıyoruz.
Beymen Group bünyesinde uzun yıllardır devam eden ileri analitik ve yapay zeka çalışmaları ile güçlü ürün-müşteri veri altyapısının bir yansıması olarak e-ticaret sistemlerindeki müşteri davranışlarının büyük veri platformunda işlenmesini birleştirerek, tüm sistemlerde kullanılabilen müşteri-ürün yakınlık skorlama modelini ortaya çıkardık. Bu modeli, hem e-ticaret ve mağaza uygulamalarımızda hem de müşteri odaklı pazarlama stratejilerimizde kişiselleştirilmiş deneyimler sunmak amacıyla kullanıyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaç ve tercihlerine en uygun ürünlerin dinamik olarak önerilmesini sağlayan bu sistem, satış ve müşteri memnuniyeti süreçlerimizde önemli bir rol oynuyor.
Geçtiğimiz yıl ise bilgisayarlı görü (computer vision) alanında iki yenilikçi projeyi hayata geçirdik. İlk projemizle, ürün görselleri üzerinde derin öğrenme teknikleri kullanılarak 7 farklı kategoride otomatik özellik çıkarımı gerçekleştirdik. Bu özellikler, e-ticaret platformundaki filtreleme sistemlerine entegre edilerek kullanıcıların daha hassas ve detaylı aramalar yapabilmesine olanak tanıdı. İkinci projemizle ise ürünlerin birbirleriyle uyumunu analiz eden ve stil kombinasyonları öneren bir algoritma geliştirdik. Algoritmanın ürettiği veriler, “editör tarafından önerilen kombinler” gibi kişiselleştirilmiş bir şekilde müşterilerimize sunuluyor ve alışveriş deneyimlerini zenginleştiriyor.
Yazılım geliştirme tarafında ise GenAI, verimlilikte çarpan etkisi yarattı. Kod önerisi, test senaryosu oluşturma, teknik dökümantasyon yazımı gibi zaman alan rutin işleri yapay zeka destekli araçlarla hızlandırıyor, böylece geliştirici ekiplerimizin karmaşık mimari tasarımlara, optimizasyonlara ve inovatif projelere daha fazla zaman ayırabilmelerini sağlıyoruz. Bu da hem time-to-market süremizi kısaltıyor hem de geliştirme kalitesini yükseltiyor.
Özetle, üretken yapay zekayı sadece bir verimlilik aracı değil, markamıza rekabet avantajı sağlayan, müşteri deneyimini sürekli yenileyen ve yazılım geliştirme kapasitemizi daha çevik hale getiren stratejik bir itici güç olarak konumlandırdık. Bu yaklaşım, yol haritamızın önümüzdeki yıllardaki en güçlü katalizörlerinden biri olmaya devam edecek.
“Tedarik zinciri operasyonlarımızda ileri dijital teknolojileri bütüncül bir şekilde kullanıyoruz”
Tedarik zinciri operasyonlarımızı daha öngörülebilir, esnek ve verimli kılmak için yapay zeka ve ileri dijital teknolojileri bütüncül bir şekilde kullanıyoruz.
Beymen Group olarak uzun yıllardır operasyonlarımızda kullandığımız RFID teknolojisi ve IoT cihazları, stok doğruluğunu artırmak, ürün akışını gerçek zamanlı takip etmek ve reyon eksiklerini hızla gidermek için kritik rol oynuyor. RFID kullanımı stok doğruluk oranında, ürün kabul, sevk ve mağaza içi ürün toplama sürelerinde ciddi iyileştirmeler sağlıyor. RFID etiketlerin satış noktalarında alarm sökücüler ile birlikte entegre kullanımı ile ürün güvenliği artırılarak fraud riski azaltılıyor. Bu teknoloji ile gerçekleştirilen spot sayımlar ile anlık olarak stok doğruluğu sağlanıyor ve bu da reyon eksiklerinin anlık olarak tespit edilebilmesini sağlıyor.
Bunun yanı sıra, makine öğrenmesi modelleri ile talep tahminleme yaparak, sezonluk dalgalanmaları ve müşteri davranış trendlerini daha isabetli öngörebiliyor; envanter optimizasyonu ile hem fazla stok riskini hem de stock-out problemlerini minimize ediyoruz.
Lojistik tarafında, rotalama algoritmaları ve akıllı sipariş bölme yöntemleriyle, ürünlerin en uygun lokasyondan en kısa sürede müşteriye ulaşmasını sağlıyoruz. Böylece hem teslimat sürelerini kısaltıyor hem de operasyonel maliyetleri azaltıyoruz.
“Müşterilerimize her kanalda kesintisiz ve kişiselleştirilmiş bir deneyim sunmayı amaçlıyoruz”
Mağazacılık alanında dijitalleşme sürecimiz stratejik büyüme yolculuğumuza ivme kazandırdı. Mağazalarımızda devreye aldığımız Beymen Pay uygulamamızla, ödeme ve satış süreçlerini tek bir cihaz üzerinden yöneterek mağaza içi deneyimi devrimsel bir şekilde değiştirdik. Bu uygulama sayesinde, hem müşteri deneyiminde iyileşmeler sağladık hem de operasyonel verimliliğimizi artırarak mağaza içi iş gücü verimliliğinde %32 oranında bir tasarruf elde ettik. Beymen olarak, bulut bilişim teknolojilerinin perakende sektöründeki dönüşümü nasıl şekillendirdiğini ve bu teknolojilerin müşteri deneyimini nasıl yeniden tanımladığını keşfetmeye odaklandık. Bu noktada Beymen Pay, bizim için bu dönüşümün önemli bir parçası oldu. Bulut bilişim altyapısının sunduğu hız, esneklik ve ölçülebilirlik gibi avantajlar, müşteri deneyimini çok daha kişiselleştirilmiş ve verimli hale getirmemize olanak tanıdı. Ödeme seçenekleri konusunda da Beymen Pay, büyük bir çeşitlilik sunuyor. Kredi kartı, Beymen The One kartı, mobil ödeme sistemleri, IMF ödemeleri ve QR kodları ile ödeme yapabilme imkanı, tüm alışveriş sürecini hızlandırıyor. Bunun yanı sıra, misafirlerimize özel kampanyalar da doğrudan cihaz üzerinden gösterilebiliyor ve alışverişin her aşamasında kişiselleştirilmiş bir deneyim sunulabiliyoruz.
E-ticarette ise geliştirdiğimiz bulut tabanlı “Sipariş Yönetim Platformu” ürünleri en doğru lokasyondan en verimli şekilde temin ediyor, kalite kontrol, sipariş olgunlaştırma, akıllı sepet bölme ve hızlı faturalama ve paketleme gibi süreçleri optimize ediyor. Ayrıca “Kolay İade” altyapımızla müşterilerimizin ürün iade işlemlerini hızlı ve kolay şekilde gerçekleştirmeleri ve takip edebilmelerini sağlıyoruz. İade işlemlerinin en hızlı şekilde tamamlanması için saha ekiplerinin ihtiyaç duyduğu araçları da geliştirdik. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde paketlerin en hızlı şekilde teslim edilmesi için Beymen’e özel araç ve personelin çalışmaları yürüttüğü, en hızlı dağıtımı sağlayacak rotalama algoritmalarıyla desteklenen Beymen X-Press dağıtım organizasyonu ve yazılım altyapısını kurduk. Aynı gün kargo hizmetinin sorunsuz işlemesi için stok doğruluğu, mağazalara doğru ürün besleme, hızlı sipariş olgunlaştırma, akıllı sipariş bölme, hızlı faturalama ve paketleme yazılım ve operasyon altyapılarını geliştirerek kullanıma açtık.
Ayrıca mağazalarımızdaki ürünlerin depomuzdan veya diğer mağazalardan en doğru planlama ile en hızlı şekilde satılmasını sağlamak amacıyla analitik ürün transferi uygulamaları geliştirdik. Böylece internetten satılan ürünlerin en hızlı şekilde temin edilmesinin yanı sıra, doğru ürünün mağazada müşterilerimizle buluşmasını da garantiledik.
Ürün fiyatlarındaki indirimlerin tamamen analitik çözümlerle en verimli ve kişiye özel şekilde hesaplanmasını sağlayacak uygulamaları geliştirerek şirket performansımızda önemli artışlar sağladık. Tüm bu yatırımlar sayesinde, fiziksel mağazalar ve dijital kanallar arasında kusursuz bir bütünlük sağlıyor; alışverişin her adımında kişiye özel ve zahmetsiz bir deneyim sunuyoruz.

Şevket Süreyya Çelikkanat
İpekyol Group BT ve Lojistik Direktörü
“Global tedarik zinciri akışımızı daha esnek yönetebileceğiz”
2025 yılı teknoloji ajandamızda PLM yatırımı önceliklerimizden birisi oldu. Perakende özelinde geçmiş yıllarda çok ciddi yatırımlar ve geliştirmeler yaptık ancak üretim ve tedarik ağırlıklı iş ihtiyaçlarımız artık öncelikle hale geldi. PLM ile birlikte ERP öncesi ürün geliştirme süreçlerimizi de dijitalleştirerek önemli bir adım daha atacağız.
CDP Platformu yatırımı da diğer bir önceliğimiz. Sahip olduğumuz müşteri etkileşim ve CRM yapıları daha çok satış ilişkisi odaklı verilere odaklanıyor. CDP ile müşterilerin ve hatta müşteri adaylarının tüm dijital platformlardaki etkileşimlerini de tek bir platformda birleştirerek daha doğru, tekil müşteriye özel, gerçek zamanlı değer önerileri sunabileceğimiz bir yetkinliğe ulaşmayı hedefliyoruz.
Yurt dışı operasyonlarımızı hızla artıyor. Yurt dışında da online satışlara başladık bu yıl. Daha sağlıklı ve güçlü bir büyüme için yurtdışı operasyonlarımıza ERP altyapısı sunmak için çalışmalara başladık. Bu çerçevede global tedarik zinciri akışımızı da ileride daha esnek yönetebileceğimizi öngörüyoruz.
“Müşteri deneyiminin offline ve online kanallarda ayrışmaması en önemli konumuz”
2012 yılından bugüne bazı temel prensipleri belirledik ve tüm çalışmalarımızı bugüne kadar devam ettirdik. Öncelikle müşteri deneyiminin offline ve online kanallarda ayrışmaması en önemli konumuz oldu. Bunun için müşterinin tekil tutulması ile başlayan ve uygulanan tüm loyalty programları ve kampanyaları, online ve offline kanallardan aynı şekilde gerçekleştiren bir yapı kurduk. Buna omni ultra projesini de dahil ederek tüm müşterilerimizin tüm kanallardan tüm cepo ve mağazalardaki stoklarımıza ulaşabilmesini sağladık. Böylece markalarımız ile müşterilerimiz arasında kanallardan bağımsız bir etkileşimi sağlamaya çalıştık ve devam ediyoruz.
“Artık herhangi bir iş ihtiyacını karşılamak için teknolojik bir eksiklik yaşamıyoruz”
Uzun yıllardır yapmak istediğimiz bir projede teknoloji eksikliği yaşadığımız çok az konu oldu. Artık herhangi bir iş ihtiyacını karşılamak için teknolojik bir eksiklik yaşamıyoruz. Aksine teknoloji, ihtiyaçlarımızın çok ötesinde gelişti. Özellikle AI ile yazılım geliştirme süreçlerinin hızlanması da çok etkili oldu.
Günümüzde ve gelecekte perakende teknoloji ekiplerinin en temel görevi işi iyi okumak ve var olan teknolojilerle süreçlerdeki iyileştirme fırsatlarını en optimum şekilde eşleştirme yeteneği kazanmak olmalı. Bugün teknoloji ekiplerinin iş bilgisi her şeyden daha önemli. Diğer bir açıdan da şunu söylemek mümkün; özellikle AI ile beraber değişim hızının arttığı bir dünyadayız ve şirketlerimiz dışında da perakendeyi etkileme potansiyeli olan akımları olabildiğince erken sezip hazırlanmak da çok önemli. Teknoloji etkisi ile oluşan yeni trendler, satış kanalları, agentlar bize hazırlanmak için eskisi kadar uzun zaman bırakmayacaklar.
“Dev yazılım firmaları, perakende şirketlerinin ihtiyaçlarına yetişemeyecek!”
5 yıl içinde yapay zekanın dev yazılım firmalarını çok zora sokacağını ve perakende şirketlerinin ihtiyaçlarına yetişemeyeceğini düşünüyorum. Bu noktada, 5 yıl sonra bizleri bambaşka bir teknoloji çözüm aileleri bekliyor olacak. Sektör belki de artık o güne kadar yaptıklarını unutup, sil baştan yeni bir kabuğa bürünmeye cesaret eden oyuncuların yarışını izleyecek. Bu açıdan eski tecrübelerin pek de faydasının olmayacağı, yepyeni yaklaşımların konuşulacağı, bir anlamda tecrübeli olan bizlerin de belki de tekrar kolları sıvayacağı bir yeni dünya bekliyorum.

Bülent Dursun
Mavi CIO’su
“Projeleri önceliklendirirken stratejik hedeflerle olan uyum bizim için öncelikli”
2025 yılı teknoloji ajandamızda üç temel öncelik öne çıkıyor. İlk olarak, müşteri odaklı kişiselleştirme ve veri platformlarının geliştirilmesine odaklanıyoruz. Müşteriyi daha yakından tanımak, daha isabetli öneriler sunmak ve kanal bağımsız kusursuz bir deneyim yaratmak amacıyla veri altyapımızı güçlendiriyor, analitik yetkinliklerimizi geliştiriyoruz. Yapay zeka ve makine öğrenmesi destekli modeller aracılığıyla müşteri yaşam döngüsünü daha etkili yönetecek yapılar oluşturuyoruz. İkinci önceliğimiz ise SAP altyapısının modernizasyonu ve operasyonel dijitalleşme. Mevcut SAP sistemimizin yükseltilmesi süreci, teknoloji ajandamızın merkezinde yer alıyor. Bu proje ile operasyonel çevikliğimizi artırmayı ve yeni nesil entegrasyon ve otomasyon sistemlerine geçiş için güçlü bir zemin oluşturmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda WMS ve CRM gibi sistemlerle daha derin entegrasyonlar kurarak uçtan uca süreç dijitalleşmesini hızlandırıyoruz. Üçüncü önceliğimiz ise alternatif yazar kasa projesi ve regülasyon uyumu. Daha esnek ve sürdürülebilir bir ödeme altyapısı geliştirmek amacıyla hayata geçirdiğimiz bu projeyle, hem yasal gereklilikleri karşılıyor hem de mağaza operasyonlarında esneklik ve müşteri memnuniyetinde artış sağlıyoruz.
Bu öncelikleri belirlerken temel aldığımız iş hedefleri oldukça net. Müşteri sadakatini artırmak ve kanal bağımsız bir müşteri deneyimi geliştirmek, operasyonel verimliliği destekleyerek sürdürülebilir büyümeye katkı sağlamak ve regülasyonlara tam uyumla birlikte teknoloji altyapımızı modernize etmek, bu hedeflerin başında geliyor. Aynı zamanda şirketimizin dijital dönüşüm yolculuğunu sürdürülebilir ve ölçeklenebilir bir yapıyla devam ettirmeyi amaçlıyoruz.
Yaptığımız teknoloji yatırımlarının geri dönüşünü üst yönetime kanıtlamak için birkaç temel yaklaşım benimsiyoruz. Öncelikle, her projeye başlarken net iş çıktıları tanımlıyoruz. Satış artışı, maliyet optimizasyonu, süreç sürelerinde azalma ya da müşteri memnuniyetinde artış gibi doğrudan iş birimlerini ilgilendiren faydaları ön plana çıkararak teknik detaylardan ziyade anlaşılır bir dil kullanmaya özen gösteriyoruz. Bu şeffaflığı kurumsal düzeyde daha da pekiştirmek adına şirket içinde üst düzey yöneticilerden oluşan bir BT Yönetim Komitesi ile çalışıyoruz. Bu yapı sayesinde IT projelerini sadece teknik ekiplerin değil, iş birimlerinin de sahiplenmesini sağlıyor; projelerin durumu, sağlanan faydalar, karşılaşılan riskler ve doğan yeni ihtiyaçları düzenli toplantılarla değerlendiriyoruz. Sürekli ölçüm ve geri bildirim kültürünü desteklemek amacıyla da gelişim panelleri, KPI tabloları ve kullanıcı deneyimleri üzerinden ROI takibini sürdürüyoruz. Bu yaklaşım, teknolojik dönüşümün tüm organizasyon tarafından içselleştirilmesini sağlıyor.
Projeleri önceliklendirirken stratejik hedeflerle olan uyum bizim için öncelikli. Bir proje, şirketin büyüme, dijitalleşme veya müşteri deneyimi stratejilerine hizmet ediyorsa öncelik kazanıyor. Bunun yanı sıra, katma değeri ve etki düzeyini değerlendiriyoruz; yani projenin finansal faydası, operasyonel verimliliğe katkısı ya da rekabet avantajı sağlayıp sağlamadığına bakıyoruz. Regülasyonlara uyum ve iş sürekliliği açısından kritik olan projeleri öncelikli olarak ele alıyor, kaynak ve zaman yönetimi açısından da ekip kapasitesi, bütçe ve mevcut projelerle olan etkileşimi dikkate alıyoruz.
“Türkiye pazarının müşteri kitlesi oldukça dijital”
Türkiye özelinde karşı karşıya kaldığımız zorluklar arasında hızla dijitalleşen müşteri kitlesine hizmet verirken yetenek yönetimi ve bütçe planlamasında yaşanan yapısal sorunlar önemli bir yer tutuyor. Yetişmiş BT yeteneklerini bulmak ve elde tutmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Türkiye’de güçlü teknik kadrolar olmasına rağmen, yurt dışına göç, freelance çalışma modellerinin yaygınlaşması ve global şirketlerin uzaktan işe alım stratejileri nedeniyle nitelikli IT uzmanları iç pazardan hızla çekiliyor. Bu durum, büyük ölçekli projelerde sürdürülebilir ekip yapılarının kurulmasını ciddi anlamda zorlaştırıyor. Diğer taraftan, BT bütçelerinin Capex’ten Opex’e kayması da finansal planlamada belirsizlik yaratıyor. Eskiden planlanabilen büyük yatırımlar yerini abonelik tabanlı, daha dağınık ve öngörülmesi zor gider kalemlerine bırakıyor. Bu da IT yöneticilerinin klasik bütçeleme sistemleriyle uyumlu hareket etmesini zorlaştırıyor.
Enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve sık değişen regülasyonlar ise uzun vadeli teknoloji planlamasını daha da karmaşık hale getiriyor. Lisans maliyetlerinin dövize bağlı olması, yatırımların uzun vadeli karakterine rağmen öngörülebilirliğin düşük olması, çeviklik ile sürdürülebilirlik arasında hassas bir denge kurulmasını zorunlu kılıyor. Ancak tüm bu zorluklara rağmen, Türkiye pazarı güçlü fırsatlar sunuyor. Müşteri kitlesi oldukça dijital, pazarlama ve teknoloji entegrasyonu başarılı bir şekilde yapılabiliyor ve genç, adapte olabilen ekiplerle çalışmak mümkün. Bu da zorlukları doğru yöneten markalar için hem yerel hem küresel ölçekte büyük bir rekabet avantajı anlamına geliyor.

Ahmet Hilmi Ersoy
Eren Perakende CIO’su
“Amacımız; AI-First bir şirket olabilmek”
Üretken yapay zekanın kurumsal süreçlere entegre edilmesine yönelik atılımlarımız olacak. Amacımız; AI-First bir şirket olabilmek, hem müşteri etkileşimlerinde hem de iç operasyonlarımızda üretken yapay zekayı kullanarak hız, kişiselleştirme ve verimlilik artışı sağlamak. Özellikle satış temsilcilerimize ve çalışanlarımıza destek veren AI asistanlar ve verimlilik artışı sağlayacak AI yardımcılar öncelikli kullanım alanları olacak.
SAP S/4HANA dönüşümünün konsolidasyonu ve global yayılımı konusunda da çalışmlarımız var. Türkiye operasyonlarımızda başarıyla devreye aldığımız SAP S/4HANA sistemini, şimdi yurt dışı operasyonlarımıza da taşıyarak küresel ölçekte standartlaşma, entegrasyon ve veri uyumu sağlamayı hedefliyoruz. Bu yayılım sürecinde, merkezî raporlama, gerçek zamanlı karar destek sistemleri ve süreç tutarlılığı odak noktalarımız arasında yer alıyor.
Game-Changer AI projelerini süreçlerimizde hayata geçireceğiz. Hedefimiz; kendi Ar-Ge ekibimizle geliştirdiğimiz, çok kanallı sipariş, stok ve dağıtım yönetimini optimize eden yapay zeka destekli bulut yazılımımızı tüm marka ve satış kanallarımızda başarıyla uygulamak, proaktif satış kaybı önleme ve benzeri AI tabanlı projeler ile ciro artışı ve müşteri memnuniyetine önemli katma değer sağlamak. Bu öncelikler müşteri deneyimini iyileştirme, maliyetleri optimize etme ve yeni gelir modelleri oluşturma iş hedeflerine dayanıyor.
“İnsan odaklı AI çözümleri geliştiriyoruz”
Üretken yapay zekanın hızlı yükselişiyle birlikte stratejik planlarımızda önemli bir dönüşüm gerçekleştirdik. Daha önce süreç otomasyonu ve veri analitiğine odaklanırken, artık çalışan deneyimini artıran, müşteri temas noktalarını zenginleştiren ve karar destek sistemlerini güçlendiren insan odaklı AI çözümleri geliştiriyoruz.
Öne çıkan örneklerden biri; mağaza içi çalışanlarımıza özel geliştirilen AI destekli asistanlar sayesinde ürün bilgisi, stok durumu ve öneri sistemleri gibi alanlarda anlık bilgi erişimi sağlamak. Ayrıca yapay zeka asistanlar ile tüm verilerimize carplay dahil tüm platformlarda konuşarak erişebilmek gibi deneyimleri sunmayı hedefliyoruz. Bu gelişmeler doğrultusunda stratejik yol haritamızda; teknoloji okuryazarlığı, veri yönetişimi ve etik AI kullanımı gibi yeni başlıklar öncelikli hale geldi.
“Ölçülebilir değer yaratma temel kriterimiz”
Yatırım kararlarımızda ve projelerin önceliklendirilmesinde ölçülebilir değer yaratma temel kriterimiz. Her projeye başlamadan önce iş birimleriyle birlikte detaylı bir iş etki analizi (business impact analysis) yapıyor, ardından yatırımın geri dönüş süresini (payback period) ve tahmini katkılarını hesaplıyoruz.
Örnek olarak; AI destekli stok yönlendirme sistemimiz sayesinde belirli markalarda iade oranlarında %15 azalma, stokta bulunmama (out-of-stock) durumlarında %12 iyileşme hedefliyoruz. Bu tür çıktılar, üst yönetim için net ve güvenilir başarı göstergeleri oluşturuyor.
Projeleri önceliklendirirken iş stratejileriyle uyum, müşteri deneyimine katkı, operasyonel etki alanı ve teknolojik olgunluk gibi faktörleri göz önünde bulunduruyoruz.
“Yapay zeka modellerimizin ticari etkisi oldukça etkili”
“Intelligent Merchandising System” adını verdiğimiz yapay zeka destekli platform, ürünlerin ilk sevkiyatından sezon içi transferlerine kadar tüm süreçlerde dinamik bir stok yönetimi sunuyor. Yapay zeka modellerimiz geçmiş satışlar, kampanya dönemleri, hava durumu ve mağaza lokasyonu gibi çok boyutlu verileri analiz ederek, ürünlerin doğru zamanda doğru mağazada bulunmasını sağlıyor.
Hayata geçirdiğimiz uygulamalarda; satış kaybı oranında %18 azalma, sezon içi transfer maliyetlerinde ise %12 düşüş sağlandı. Bu sonuçlar, sistemin ticari etkisinin ne kadar yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
“Müşteri deneyimi vizyonumuz; müşterinin kesintisiz ve tutarlı bir deneyim yaşaması”
Müşteri deneyimi vizyonumuz; müşterinin fiziksel mağazadan dijital platformlara geçerken kesintisiz ve tutarlı bir deneyim yaşamasını sağlamak. Bu kapsamda;
- Data Platform (CDP) ile müşterilerimizin çoklu temas noktalarındaki davranışlarını entegre ederek kişiselleştirilmiş öneriler sunuyoruz.
- RFID teknolojisi, stok yönetiminde anlık görünürlük sağlayarak mağaza içi müşteri taleplerine hızlı yanıt vermemize yardımcı oluyor.
- Mağazalarda yer alan dokunmatik kiosklar üzerinden müşterilerimizin ürün özelleştirebilmeleri ve sadakat statülerine göre kampanya, beden uygunluğu ve özel önerileri görebilmelerini sağlıyoruz.
- Mağazalarda “dijital touchpoint” ile sürdürülebilirlik sağlayan dijital fiş uygulamasına geçeceğiz.
- Yakında hayata geçireceğimiz AI destekli kulaklık teknolojisi ile mağaza çalışanlarımız müşteriye özel bilgi ve önerileri kulaktan alabilecekler.
Tüm bu yatırımlar perakende deneyimini daha bilinçli, hızlı ve kişisel hale getiriyor.

Abdurrahman Kılınç
DeFacto CIO’su
“Hem defansif hem de ofansif anlamda yapay zeka çalışmalarımız devam ediyor”
Perakende sektöründe uzun yıllardır teknoloji alanında çalışıyorum ve bu süreçte sayısız teknolojik dönüşüme tanıklık ettim. Bugün gündemimizde önemli yer kaplayan üretken yapay zekanın yanı sıra yakın geçmişte büyük veri, blok zinciri ve makine öğrenimi gibi önemli teknolojik yenilikler gördük. Biz teknoloji liderleri için bu teknolojilerin her biri, iş süreçlerini iyileştirmek ve daha verimli hale getirmek için birer araç. Bu araçlar zamanla gelişiyor, birbirini destekliyor. Örneğin büyük veri ve bulut altyapı teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde üretken yapay zekanın gelişiminin ve geniş kitlelere hitap etmesinin önü açıldı ve bugün bu teknoloji bir devrim niteliğinde.Gelecekte bu teknolojiler birbirini destekleyerek gelişmeye devam edecek ve bizim alet çantalarımızda yeni araçlar olarak yerlerini alacaklar. Bizim üzerimize düşen ise o anki ihtiyaca en uygun çözümü bulup, onu başarılı bir şekilde uyarlamak ve geliştirmek. Özetle, teknoloji odağıyla baktığımızda bugünkü gündem başlıklarımız kısa sürede yenilenecek ve güncellenecek, bu çok doğal. Bizim için en önemli nokta her zaman bunları iş hedefleri ile hizalamak ve iş süreçlerine kattığı değeri temel almak.
Küresel belirsizliklerin ve işletmelerin karşılaştığı zorlukların arttığı bu dönemde, verimlilik ve hız her şirketin ajandasının en üst sırasında yer alıyor. DeFacto olarak, 2025 yılı teknoloji ajandamızın ilk sırasında, bu verimlilik hedefini merkeze alarak yapay zeka odaklı çalışmalarımızı derinleştirmek bulunuyor. Yapay zeka çalışmalarımızı iki ana grupta ele alıyoruz. Bunlardan ilki defansif olarak adlandırdığımız daha çok verimliliğe ve gider yönetimine odaklanan, diğeri ise ofansif olarak adlandırdığımız büyüme ve gelir artışına odaklanan çalışmalarımız. Şu ana kadar yapay zeka destekli süreçlerimizin iş gücüne ve hıza önemli katkıları olduğunu gördük ve eşzamanlı olarak birçok departmanımızda hem defansif hem de ofansif anlamda yapay zeka çalışmalarımız devam ediyor. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse; uzun zamandır web sitesi içeriklerimizi tüm dillerde yapay zeka desteği ile oluşturarak önemli bir iş gücü tasarrufu sağlıyoruz. Web sitemizde yapay zeka destekli manken ve ürün görselleri yayınlamaya başladık ve bunun hem hız hem de gider tasarrufu anlamında kazanımlarını elde etmeye başladık. Mağazalarımızda yayınladığımız yapay zeka desteği ile üretilmiş müzikler de finansal avantajları bir yana müşterilerimizin ilgisini çekiyor ve olumlu geri dönüşler alıyoruz.
Bir diğer önceliğimiz her zaman olduğu gibi müşterimiz. Biz işletmeler nasıl verimlilik ve yalınlaşma hedefliyorsak müşterilerimizin de bizden bunu beklediğini biliyoruz. Yapay zekanın bilgisayarda, telefonda her kullanıcıya dokunması ile önemli bir bilinç ve kullanım alışkanlığı oluştu. Müşterilerimiz de kendileri için doğru ürünü ve fiyatı daha kolay yakalamak istiyor. Kendilerine özel koleksiyonlar ve öneriler görmeyi, hizmet aldığı işletmelerin de kendileri gibi teknolojiyi kullanarak hayatlarını bu teknolojilerle kolaylaştırmasını bekliyor. Bu doğrultuda, müşteri odaklı yapay zeka çalışmaları bu yıl da en önemli gündem maddelerimizden biri olmaya devam edecek. Yaptığımız ölçümlemeler, yapay zeka desteği ile oluşturduğumuz kişiselleştirilmiş ürün öneri algoritmalarının önceki sistemimize göre yüzde 30 daha iyi performans verdiğini gösterdi.
Üçüncü sıraya agent odaklı çalışmalarımızı koyabilirim. Şu anda kurumsal agent altyapısı geliştirmelerimiz son hızla devam ediyor. Yakın gelecekte bunları iş süreçlerine entegre etmeye ve zaman içerisinde çalışanlarımızın yaptığı bir çok operasyonu kolaylaştıracak agentlarımızı kullanmaya başlayacağız. Şu anda çeşitli süreçlerde aktif olarak kullandığımız agentlar mevcut ancak bunu kurumsal bir mimariye taşıyarak daha yönetilebilir hal getirmeyi ve birçok süreç ile kolay entegre edilebilir bir noktaya ulaştırmayı hedefliyoruz.
Son olarak bahsetmek istediğim bir konu, teknolojik anlamda yenilenme ve değişim odağımız. Yeni teknolojilere adapte olmak ve onları etkin bir şekilde kullanabilmek için her şeyden önce güçlü bir altyapı ve veri mimarinizin olması gerekiyor. Örneğin, yapay zeka teknolojileri ile sizi yüksek hızda götürebilecek son model bir araç sahibi olduğunuzu düşünelim. Eğer üzerinde gittiğiniz yollar, yani bilgi teknolojileri altyapılarınız, bu arabaya uygun değilse arabanın size sağlayacağı hıza çıkamazsınız. Ya da yönlendirme levhaları, haritanız, navigasyonunuz yani kurumsal veri mimariniz yeterli değilse doğru yola gitmeniz zorlaşır. Bu nedenle altyapımızda bulut dönüşümünü ve kullandığımız uygulamaların modernizasyonunu sürdürmek önemli önceliklerimizden biri olacak. Bu odak ve yaklaşımımız, gelecekteki tüm teknolojik atılımlarımızın sürdürülebilirliğini ve başarısını sağlayacak.
“10 yılı aşkın bir süredir tüm satış kanallarımızın tahminleri ve stok dağıtım süreçleri tamamen yapay zeka destekli süreçler ile yapılıyor”
Stok optimizasyonu perakendenin en temel problemi. Yeni mezun olduktan sonra perakende sektöründe ilk işe başladığım zaman ürünü rafa koyup satmak çok basit bir operasyon gibi görünüyordu ancak zamanla bu operasyonun arkasında ne kadar büyük bir matematik olduğunu gördüm. Ticari alışkanlıkların, ekonomik durumların ve müşteri beklentilerinin de zaman içerisinde değişmesi aslında burada sonu gelmeyen bir iyileşme ihtiyacı ortaya çıkarıyor. Bugün 500’ü aşkın mağazası ve onlarca ülkede online faaliyet gösteren DeFacto gibi ölçekli bir firmanın bu kritik süreçleri yapay zeka desteği olmadan yönetmesi mümkün değil.
Bu alanda yapay zekaya ilk adımlarımızı 2014 yılında attık. Daha önce kural tabanlı çalışan stok dağıtım algoritmamızı, makine öğrenmesi temelli bir tahmin ve dağıtım modeline dönüştürdük. O günden beri de sürekli bu modeli geliştiriyoruz. Şu anda ise işin tahmin ve dağıtım algoritmasına ek olarak operasyonel kısmını da yapabilecek agent yapısı üzerine çalışıyoruz.
10 yılı aşkın bir süredir tüm satış kanallarımızın tahminleri ve stok dağıtım süreçleri tamamen yapay zeka destekli süreçler ile yapılıyor ve günden güne bu modelleri geliştirmeye devam ediyoruz. Bu bizim için önemli bir başarı. Yapay zeka destekli agent çalışmalarımızı devreye aldığımızda ise onay, raporlama ve takip gibi operasyonel süreçleri de insan müdahalesini minimuma indirerek otomatikleştirmeyi hedefliyoruz.
“Türkiye’de “fijital” konseptini ortaya atan ilk markayız”
Türkiye’de “fijital” konseptini ortaya atan ilk markayız ve uzun zamandır bu alanda yatırımlarımıza devam ediyoruz. Buradaki temel konu müşteriye sorunsuz, kesintisiz ve kaliteli bir deneyim sunmak. Bunu bir örnekle açıklayayım: Online alışveriş deneyiminde özellikle bir kıyafet aldığınızda en büyük korku bedeninin size olmaması ya da modelin beklediğiniz gibi çıkmaması yani bir şekilde ürünü kullanamayacak olmanızdır. Bu noktada müşteri, iade sürecinin kolay olmasını, sorun yaşamamayı bekler. Veya mağazaya gittiğinizde çok beğendiğiniz bir ürünün uygun bedeni yoksa mağaza mağaza dolaşmak yerine buna kolay bir şekilde erişmek istersiniz. Biz omnichannel satış ve iade özelliklerimizin birçoğunu pandemiden önce devreye aldık. Bundan yaklaşık 10 yıl önce müşterilerimiz mağazada bulamadığı bir bedeni kargo ile evine gelmesi için sipariş edebiliyordu. Dolayısıyla bu anlamda Türkiye’de öncü firmalardan biriyiz.
Gerek mağazalarda gerekse online kanallarımızdaki platformları kendi teknoloji kaynaklarımız ile geliştirebiliyor olmamız bizim buradaki en büyük gücümüz. Müşterilerimiz online mağazadan aldığı bir ürünü mağazaya getirip rahatlıkla iade / değişim yapabiliyor, çünkü sistemlerimiz birbiri ile her noktada kolay ve sorunsuz bir şekilde iletişim kurabiliyor.
Son dönemde bu noktada mobil uygulama odağımızın daha da arttığı bir dönemdeyiz. Yine bir süredir müşterilerimizin hayatını kolaylaştıran Mağazada Mobil Ödeme servisimiz aktif olarak kullanılıyor. Herhangi bir mağazamızda müşterilerimizin kasa sırasına girmesine gerek bulunmuyor. Müşterilerimiz cep telefonundan mobil uygulamamızı kullanarak ödeme işlemlerini tamamlayabiliyor ve sadece paketleme işleri için kendisine destek olacak bir çalışanımız yardımı ile kasa sırası beklemeden alışveriş yapabiliyor. Önümüzdeki dönemde buna benzer mobil uygulama odaklı yeni çalışmalarımız olacak.
Bu çalışmaları yaparken özellikle kişiselleştime odağına da dikkat ediyoruz. Konum izni aldığımız müşterilerimiz mağazalarımıza geldiğinde onlara ilgili mağazadaki müşterimize özel fırsat ve ürünlerle ilgili bildirimler yapabiliyoruz. Ayrıca yine kendi geliştirdiğimiz ve saha çalışanlarımız kullandıkları mobil uygulamamız vasıtasıyla, onlar müşterilere reyonda satış ya da başka bir konuda destek verirken ürün ve kampanya önerileri çıkarabiliyoruz. Müşteri danışmanlarımızın müşterilerimizin verilerini izin verdikleri ölçüde görerek bunlara yönelik yönlendirme ve destek vermelerini sağlayabiliyoruz.
“Düşünme yeteneği halen vazgeçilmez bir unsur”
Teknolojik anlamda değişim her zaman vardı. İnsanlık bundan 100 yıl önce de bazı mesleklerin yok oluşuna ve bazılarının doğuşuna şahitlik etti. Ancak bugün değişim hızının inanılmaz boyutlara ulaştığı bir dönemdeyiz. Bu durum hepimiz için risk ve zorluklar barındırırken bir yandan da fırsatlar sunuyor. Adaptasyon ve yaratıcı düşünce bu dönemde en önemli yetkinliklerden olmaya devam edecek. Neredeyse her hafta yeni bir teknolojiyle karşılaşıyoruz. Bunları hayatımıza ve iş yapış şekillerimize çabuk entegre edebilmemiz ve doğru seçimleri yapabilecek deneyim ve kabiliyette olmamız şart.
Özellikle teknolojide iş tanımlarının da yeniden şekillendiği bir dönemden geçiyoruz. Artık bilgi teknolojileri departmanı yalnızca bir destek departmanı değil, teknoloji ve iş süreçlerini kapsayan dönüşümün en önemli paydaşlarından biri. Bu noktada özellikle IT çalışanlarının kendi yetkinlik setlerine süreç ve iş bilgisini de eklemesi çok önemli. Yakın gelecekte artık teknoloji ile iç içe olmayan bir süreç kalmayacak ve yapay zeka çözümleri bu süreçlerde kullanılan ya da geliştirilen araçlarla ilgili teknik altyapıları tümüyle karşılar hale gelecek. Bugün yapay zekanın kod yazması, test yapması, verilen bir hedefe yönelik aksiyon alabilmesi bunun net bir göstergesi. Dolayısıyla iş ve teknolojinin birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğu bir dünyada her iki alanda da kendisini yetiştirmiş ve kendisini destekleyecek yapay zeka araçlarını kullanabilen bireyler ön plana çıkacak.
Tüm bu süreci destekleyecek bir diğer yetkinlik de analitik düşünme kabiliyeti. Her ne kadar yıkıcı ve radikal bir dönüşüm sürecinden bahsetsek ve yapay zekanın birçok iş alanında kullanımının arttığını bilsek de analitik düşünme yeteneği halen vazgeçilmez bir unsur. Bu teknoloji bombardımanı içerisinde işin gerekliliklerini ve buna en uygun çözümü en verimli haliyle bulmak için önemli bir analitik bakış açısı ve teknik kabiliyet gerektiği kanaatindeyim.
Bugün yeni mezun olan mühendis arkadaşlarımızın bizim mezun olduğumuz dönemlere göre çok daha fazla belirsizlikler içeren bir dönemde bulundukları bir gerçek. Ama bu teknolojilerle savaşmak yerine onlara adapte olarak başarılı bir kariyer inşa edebilirler. Bu dönemler zorlukların yanı sıra fırsatlar da sunacaktır. Tıpkı efsane F1 pilotu Ayrton Senna’nın da söylediği gibi “Güneşli bir günde 15 arabayı geçemezsiniz, ancak yağmurlu bir havada geçebilirsiniz.” Bu dönemde yapay zeka araçlarını en etkin şekilde kullanarak işine en iyi entegre eden yani bir anlamda elimizdeki teknolojik araç gereçlere en iyi şoförlük yapan kişiler rekabette avantajlı olacaklardır.
Şirket olarak özellikle çalışanların yetkinlik setlerinin genişlemesi üzerine yatırımlar yapıyoruz. Yaklaşık 3 yıldır iş zenginleştirme çalışmaları ile çalışanların kendi işleri ile alakalı diğer departmanlarda yarı zamanlı çalışarak yetkinliklerini geliştirmelerine destek oluyoruz. Ek olarak bir süredir organizasyonumuzda çapraz fonksiyonel yapılanmalar ile farklı rollerdeki yetkinlik setlerini konsolide eden yapılanmaları bir süredir uygulamaktayız.
“Teknolojiye uzak olan eski kuşaklar bile yapay zekayı gündelik işinin bir parçası haline getirdi”
Yapay zeka araçlarının demokratikleşmesi, toplumun her kesimi tarafından kullanılması ve benimsenmesi benim için yakın zamanda en şaşırtıcı olaylardan biri oldu. Daha 5 sene öncesine kadar ‘’Annelerimiz babalarımız mobil uygulama kullanarak market siparişi verebilirler mi acaba?’’ diye düşünüyorduk. Nispeten teknolojiye uzak olan daha eski kuşakların bile yapay zekayı gündelik işinin bir parçası haline getirdiğine birçok defa şahit oldum. Bu iyi bir toplumsal adaptasyon örneği olduğu gibi, gelecekte karşılaşacağımız olası yeni teknolojilerin kullanımı ile ilgili de önemli bir gösterge. Bu yaygın kullanımın bir diğer önemli etkisi de daha çok kişiye ait bilginin bu dijital ortamlara geçecek olması. İnsanların karakteri, uzmanlığı, beklentileri, mutlulukları, üzüntüleri belki de bir dijital ikiz formatında dijitale geçtiğinde karşılıklı etkileşimin boyutu artacaktır. Bunun yol açacağı birçok yeniliğin işaretlerini görmeye başladık. Örneğin dil bilmeden de simultane iletişim kurmak artık çok uzak bir gelecek değil veya basit tamir işlerinde yardımcı olabilen yazılı, sesli ve hatta görüntülü iletişim kurabilen platformların geliştiğini de görebiliyoruz.

Cihan Yıldız
Boyner Büyük Mağazacılık Teknolojiden Sorumlu GMY
“Teknoloji ile insan entegrasyonunu derinleştireceğimiz bir dönemdeyiz”
Teknolojiyi yalnızca bugünün ihtiyacını karşılayan bir araç değil, geleceği şekillendiren önemli bir yapı taşı olarak görüyoruz. Tüm yatırımlarımızı bu perspektifle şekillendirmeye devam ediyoruz. 2025 yılı da teknoloji ile insanın entegrasyonunu derinleştireceğimiz bir dönem olacak. Son 2,5 yıldır yapay zeka en önemli gündemlerimizden biri ve hedefimiz, tüm iş birimlerinde yapay zekayı yalnızca bir destek aracı değil, karar süreçlerinin aktif bir parçası haline getirmek. Üretken yapay zeka destekli hiper kişiselleştirme, tahmine dayalı analitik veri üretme ve gerçek zamanlı öneri sistemleri bu stratejinin temel bileşenlerini oluşturuyor.
Kısa vadede; veri kalitesini artırmaya, altyapı sistemlerimizi daha ölçeklenebilir hale getirmeye ve çevik proje ekiplerimizi genişletmeye odaklanacağız. Orta vadede ise kurum genelinde üretken yapay zekaya dayalı dijital asistan kullanımını yaygınlaştırmayı ve tüm müşteri temas noktalarını gerçek zamanlı geri bildirimlerle beslenen bir yapıya dönüştürmeyi planlıyoruz.
Ayrıca çalışan deneyimini destekleyecek iç sistemleri sadeleştirmeye ve performans yönetimini veri temelli araçlarla yeniden yapılandırmaya devam edeceğiz. Teknolojinin organizasyon içindeki kullanımını ölçülebilir hale getirerek iş gücümüzün verimliliğini, esnekliğini ve bağlılığını artırmayı hedefliyoruz.
“Yapay zekayı insan kaynağının alternatifi değil, tamamlayıcısı olarak görüyoruz”
Yapay zekayı son 2,5 yıldır kurum stratejimizin merkezine alan bir yapıdayız. Üretken yapay zekanın yükselişiyle birlikte, bu teknolojiyi yalnızca süreçleri iyileştiren değil, iş yapış biçimlerimizi yeniden tanımlayan bir araç olarak konumlandırmaya başladık.
Bugün Boyner’de üretken yapay zeka; ürün içeriklerinin oluşturulmasından müşteri yorumlarının özetlenmesine, kişiselleştirilmiş hediye önerilerinden arama asistanlarına kadar pek çok uygulamada devrede. Akıllı Ürün Sıralama, Yorum Özetleyici, ve Akıllı Hediye Asistanı gibi projelerimiz, dijital kanallarımızın dönüşümüne ciddi katkı sağlıyor.
Moda tarafında da ezber bozan adımlar atıyoruz. Geçtiğimiz yıl hayata geçirdiğimiz ve yapay zeka tarafından tasarlanan E 4.0 Design Studio X Fabrika koleksiyonumuz, yaratıcılığı ve teknolojiyi nasıl bütünleştirdiğimizin somut bir örneği.
Arka planda ise yapay zekayı önceliklendiren projeleri yöneten Yapay Zeka Komitemiz bulunuyor. Ayrıca yapay zeka tabanlı İK Asistanımız da insan kaynakları süreçlerinde çalışanlarımıza 7/24 destek veriyor.
Biz yapay zekayı insan kaynağının alternatifi değil, tamamlayıcısı olarak görüyoruz. Bu denge, uzun vadede hem iş tatminini hem de kurumun yetenek çekme kapasitesini artırıyor. Robotik Süreç Otomasyonu (RPA) alanında görev yapan dijital takım arkadaşlarımızla, yalnızca verimliliği değil, çalışanlarımızın stratejik alanlara odaklanmasını da destekliyoruz.
Ayrıca sürdürülebilirlik alanında da bu teknolojinin gücünden yararlanıyoruz. Stok yönetimi, envanter optimizasyonu, enerji verimliliği gibi alanlarda yapay zekâ sayesinde daha çevik, öngörülü ve çevre dostu süreçler tasarlıyoruz.
“Online ve offline temas noktalarımızı güçlü bir yapay zeka stratejisiyle birleştiriyoruz”
Müşteri yolculuğunu uçtan uca kişiselleştirme vizyonumuz doğrultusunda, online ve offline temas noktalarımızı güçlü bir yapay zeka stratejisiyle birleştiriyoruz. Bu sayede müşterilerimizle her zaman tutarlı, anlamlı ve kişiselleştirilmiş etkileşimler yaratabiliyoruz. Örneğin, müşterilerimizin dijital platformlardaki davranışlarını analiz ederek, fiziksel mağaza ziyaretlerinde gerçek zamanlı önerilere dönüştürüyoruz. Böylece sadece aradıklarını değil, onların beğenilerine uygun olabilecek yeni seçenekleri de önceden sunuyor, hayatlarını kolaylaştırmayı hedefliyoruz. Örneğin, yapay zeka destekli Boyner arama motoru bir “denim ceket” aramasını yalnızca ürünle değil; kombin önerileri, aksesuarlar ve ilham verici stillerle destekleyerek tamamlıyor.
Yapay zeka projelerimiz sayesinde müşterilerimizle temas ettiğimiz her an, bütünsel bir deneyimin parçası haline geliyor. Bu yaklaşım, sadece memnuniyeti değil, bağlılığı da artırıyor.
“Yeni nesil teknolojilerini tüm iş birimlerinin etkin biçimde kullanabildiği bir yapı kurduk”
Geleceğin perakende teknoloji ekipleri sadece yazılım geliştiren değil, veriden anlam çıkarabilen, müşteri deneyimini kavrayan ve çevik kararlar alabilen profillerden oluşacak. Biz de Boyner olarak dijital dönüşümün başarısını teknolojiden önce insan kaynağıyla tanımlıyor; ekiplerimizi bu geleceğe hazırlarken kültürel bir dönüşümü de odağımıza alıyoruz.
Yapay zeka ve veri analitiği gibi yeni nesil teknolojileri sadece IT’nin değil, tüm iş birimlerinin etkin biçimde kullanabildiği bir yapı kurduk. Teknolojiye uyumu artırmak, veriyle düşünmeyi içselleştirmek ve herkesin çözüm ürettiği bir kültür yaratmak için eğitimler, sadeleştirilmiş arayüzler ve rehber sistemlerle çalışan deneyimini dönüştürüyoruz.
Yetkinlik geliştirme yaklaşımımız; bilgiye erişim, dijital becerilerde derinleşme ve uygulamalı öğrenme üzerine kurulu. Her çalışanımızı yeni sistemlerin geliştirme sürecine dahil ederek, öğrenmeyi günlük iş akışının doğal bir parçası haline getiriyoruz.
Hedefimiz; teknolojiyi sadece kullanan değil, onu dönüştüren ekipler yetiştirmek. Bu yaklaşımı, şirketimizin en stratejik yatırımlarından biri olarak görüyoruz.

Kürşat Alp Yiğit
Penti CTO’su
“Üretken yapay zeka teknoloji stratejimize ivme kazandırdı”
2025 yılı teknoloji ajandamız, şirketin büyüme ve dijital dönüşüm yolculuğuna paralel olarak şekilleniyor. Bu kapsamda temel odak noktalarımız arasında teknolojik altyapımızı daha esnek ve güvenli hale getirmek, veri odaklı bir organizasyon yapısını desteklemek, tüm satış kanallarında entegre bir müşteri deneyimi sunmak ve dijital projeleri daha hızlı hayata geçirebilmek yer alıyor. Bu önceliklerimiz, müşteri memnuniyetini artırmayı, daha verimli süreçler geliştirmeyi ve sürdürülebilir iş modellerini desteklemeyi amaçlıyor.
Üretken yapay zeka da mevcut teknoloji stratejimizi kökten değiştirmese de birçok alanda ivme kazandırıcı bir rol oynadı. Özellikle veri yönetimi ve iş süreçlerinde yeni bakış açıları geliştirmemize olanak sağladı. Bu teknolojiyle birlikte verinin kalitesi ve yönetimi daha da önem kazanırken, müşteri deneyimi, tahminleme ve içerik üretimi gibi alanlarda daha akıllı ve hızlı çözümler geliştiriyoruz. Bu yeni uygulamaların kurum genelinde değer yaratacak şekilde yaygınlaştırılması için çalışmalarımız sürüyor.
“En büyük önceliklerimizden biri, her temas noktasında müşterimize tutarlı alışveriş deneyimi sunmak”
Penti’deki en büyük önceliklerimizden biri müşterimize her temas noktasında tutarlı bir kaliteyle hizmet vermek ve sorunsuz bir alışveriş deneyimi yaşatmak. Bu hedefimizi sürdürülebilir kılmak amacıyla Unified Omnichannel Experience vizyonunu hayata geçirdik. Bu doğrultuda tüm satış kanallarımızı entegre eden altyapılar kuruyor, müşteri verilerini anlamlandırarak kişiselleştirilmiş bir deneyim sunmayı hedefliyoruz.
Bu yapının geleceğini ise MACH prensipleri (Microservices, API-first, Cloud-native, Headless) doğrultusunda kurguluyoruz. Tüm sistemlerimizin MACH mimarisi ile entegre çalışabileceği dönüşüm sürecimiz devam ederken yeni projelerimizi bu prensiplere uygun tasarlayarak kademeli geçiş stratejisini uyguluyoruz. Bu yaklaşım hem inovasyon hızımızı artıracak hem de müşteri deneyimini her kanalda daha kişisel ve anlık yönetebilmemizi sağlayacak güçlü bir zemin oluşturuyor.
“Perakendenin dinamik yapısı, teknoloji ekiplerini daha çevik sistemler geliştirmeye yönlendiriyor”
Türkiye’deki moda perakendesi sektörü hızlı değişen trendler, ekonomik dalgalanmalar ve dijitalleşmeye açık genç müşteri profiliyle eşsiz bir yapı sunuyor. Bu dinamik yapı, teknoloji ekiplerini daha çevik sistemler geliştirmeye ve hızlı karar mekanizmaları kurmaya yönlendiriyor. Aynı zamanda kişiselleştirme, veri analitiği ve çok kanallı etkileşim çözümleri geliştirmek için önemli fırsatlar barındırıyor. Bu fırsatları değerlendirerek hem yerel hem de küresel ölçekte rekabet avantajı sağlamayı hedefliyoruz.

Mesut Akyıldız
Koton BT ve Süreç Geliştirme Direktörü
“İade sebeplerini doğru şekilde analiz ederek ürün kalitesini artırmaya destek oluyoruz”
2025 yılı teknoloji ajandamızda en öncelikli üç başlık; yapay zeka ve makine öğrenmesi kullanım alanlarını genişletmek, tedarik zincirinde verimlilik, hız ve esneklik sağlamak ve altyapı, sistem, siber ve bilgi güvenliği konularına odaklanmak. Bu öncelikleri, şirketimizin operasyonel mükemmellik hedeflerine hizmet edecek şekilde belirledik.
Öte yandan, Türkiye’de e-ticaretin en büyük problemlerinden biri olan yüksek iade oranlarını düşürmek adına, özellikle bedenden kaynaklı iadeleri azaltmaya yönelik doğru beden belirleme algoritmaları üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Aynı zamanda, kişinin beğenisine uygun ürünleri önermek amacıyla yapay zeka destekli algoritmalarla alışveriş deneyimini kişiselleştiriyoruz. Ürün kalitesine yönelik hataları tespit edebilmek için müşterilerden iade sebeplerini doğru şekilde almayı amaçlayan sistemler geliştirerek kalite iyileştirme çalışmalarına da destek oluyoruz.
Talep tahmini, sektörümüz için en zorlu konulardan biri. Mağaza ve ürün seviyesine inildiğinde tahminlerin tutarlılığı ciddi anlamda zorlaşıyor. Üstelik her sezon yeni ürün ve trendlere uygun koleksiyonlar çıkarmamız nedeniyle geçmiş verisi olmayan ürünler için benzerlik algoritmaları ile tahminleme yapmamız gerekiyor. Bu alan, şirketimizde en yoğun yapay zeka çalışması yürütülen başlıkların başında geliyor. Merkezi Planlama bölümümüz altında oldukça güçlü bir yapay zeka ekibimiz mevcut ve bu alanda dış danışmanlardan da destek alarak kendi modellerimizi geliştiriyoruz. Şu ana kadar, en çok satan ürün özelliklerine göre yeni ürün görselleri oluşturma gibi bir çözümü devreye aldık. Bununla birlikte asorti optimizasyonu, alokasyon ve tahmin senaryoları üzerine de çok sayıda projeyi hayata geçiriyoruz.
“Az kaynakla maksimum değer yaratmaya özel bir çaba gösteriyoruz”
Hem fiziksel mağazalarımızda hem de dijital kanallarımızda kesintisiz ve kişiselleştirilmiş bir müşteri deneyimi sunmayı hedefliyoruz. Müşteriyi tekil olarak tanımak ve bu doğrultuda aksiyon alabilmek bizim için öncelikli bir vizyon. Müşterinin online ya da offline olmasından bağımsız olarak, tüm alışveriş deneyimini bütüncül şekilde ele alıyor ve ona uygun öneriler sunabilmek için çalışıyoruz. Bu doğrultuda, CRM altyapımızda Microsoft Dynamics kullanıyor, yapay zeka destekli müşteri segmentasyonu ve kampanya kurgularıyla deneyimi sürekli iyileştiriyoruz.
Türkiye’ye özgü olduğunu düşündüğümüz en büyük zorluk ise sınırlı kaynaklarla büyük işler başarmak zorunda olmamız. Sektörde yapılabilecek ve yapılması gereken birçok fırsat olmasına rağmen, hem nitelikli insan kaynağı hem de finansal olanaklar bu talepleri karşılamakta yetersiz kalabiliyor. Bu sebeple, verimliliği en üst seviyeye taşıyacak çözümler üretmeye ve az kaynakla maksimum değer yaratmaya özel bir çaba gösteriyoruz.

Barış Gümüş
HEMINGTON Bilgi İşlem Yöneticisi
“Güvenlik risklerini en aza indirmek ve müşterilerimizin güvenini kazanmak en büyük önceliğimiz”
2025 yılı teknoloji ajandamızda üç temel öncelik bulunuyor. Bunlardan ilki, yapay zeka ve makine öğrenmesinin sistemlerimize entegrasyonu. Bu teknolojiler, veri analizinde daha güçlü tahminler yapmamıza olanak tanırken, karar alma süreçlerini de hızlandırarak verimlilik sağlıyor. İkinci önceliğimiz ise veri güvenliği ve kişisel verilerin korunması. Dijitalleşmenin ivme kazandığı bu dönemde, güvenlik risklerini en aza indirmek ve müşterilerimizin güvenini kazanmak bizim için kritik. Bu kapsamda KVKK ve siber tehditlere karşı güçlü savunma sistemleri oluşturmak, hem yasal uyum açısından hem de marka itibarı bakımından büyük önem taşıyor. Üçüncü önceliğimiz ise veri gizliliği ve altyapı modernizasyonu. Müşteri güvenini korumak, kesintisiz hizmet sunmak ve yasal gereklilikleri karşılamak adına kritik sistemleri bulut altyapısına taşıyoruz, veri anonimleştirme ve yetkilendirme politikaları geliştiriyoruz ve tüm sistemlerimizde sıfır güven mimarisi uyguluyoruz.
“Ölçülebilir hedefler belirlemeye önem veriyoruz”
Üretken yapay zekanın yükselişi, mevcut stratejik yol haritamızda da önemli değişiklikler yapmamızı gerektirdi. Bu süreçte üst yönetime projelerin değerini kanıtlamak için ölçülebilir hedefler belirlemeye önem verdik. Projelerin fayda-maliyet analizlerini yaparken yalnızca ekonomik kazancı değil, iş gücü verimliliği, zaman yönetimi ve uzun vadeli hedeflerle olan uyumu da dikkate alıyoruz. Özellikle yüksek maliyetli ya da riskli projelerde, pilot uygulamalar gerçekleştirerek küçük ölçekli denemeler yapıyor, elde edilen verileri raporlayarak projenin etkisini paylaşıyoruz.
“Kullanıcıların beklentilerini daha doğru yönetiyoruz”
Türkiye’de e-ticaretin en büyük problemlerinden biri olan yüksek iade oranlarını düşürmek için çeşitli teknolojik adımlar atıyoruz. Yapay zeka destekli kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimi ile kullanıcıya uygun olmayan ürünlerin önerilmesini engelliyoruz. Bunun yanında ürün yorumları ve geri bildirim analizlerini derinleştirerek kullanıcıların beklentilerini daha doğru yönetiyoruz. Ayrıca yapay zeka kullanarak iade nedenlerini sınıflandırıyor, bu bilgilerle ürün geliştirme süreçlerini besliyoruz. Kolay ama sorumlu iade süreçleri tasarlayarak da hem müşteri memnuniyetini artırıyor hem de kötüye kullanımları önlüyoruz.
“Perakendede artık “reaktif” değil, proaktif bir müşteri deneyimi sunuyor”
Popüler gündemin ötesinde beni en çok heyecanlandıran teknoloji davranışsal yapay zeka. Bu teknoloji, yalnızca mevcut verileri analiz etmekle kalmıyor, aynı zamanda müşterinin gelecekteki alışveriş davranışlarını tahmin edebiliyor. Örneğin, müşterinin mağazada dolaşma hızı, dokunduğu ürünler, ziyaret zamanlaması, şubenin lokasyonu, hava durumu gibi çeşitli ipuçlarından anlam çıkararak proaktif bir müşteri deneyimi sunuyor. Bu yaklaşım, perakendede reaktif olmaktan çıkıp ihtiyaç daha oluşmadan çözüm sunabilen bir yapı kurmamızı sağlıyor.
Geleceğin perakende teknoloji ekiplerinde öne çıkacak yetkinlikler arasında veri analizi ve okuryazarlığı, çok kanallı entegre sistemlerde uzmanlık, yapay zeka uygulamaları geliştirme becerisi, dijital ve fiziksel deneyim tasarımı (UX/UI), bulut teknolojileri ve uç bilişim yetkinlikleri yer alıyor. Ayrıca yapay zeka destekli tedarik zinciri yönetimi ve siber güvenlik de ön plana çıkıyor. Mevcut ekibimizi bu geleceğe hazırlamak adına, bu alanlarda hem teknik hem de stratejik yetkinlikler kazandıracak eğitim ve proje bazlı gelişim planları uyguluyoruz.

