Bir sistem entegrasyonu müteahitliği davası

90’lı yılların başı; bilgisayar, çevre birimleri ve  elektronik komponentlerini iki farklı parekende mağazasında satarken bir yandan da ürünlerini posta ile satışını yapan Watford Ltd 21 milyon GBP lik bir ciro ile başarılı bir işletme örneği olarak kısa zamanda ciroyu 25 milyon GBP ye çıkarmış, diğer iştirakleri ile beraber ise gelir 100 milyon GBP ye ulaşmış…

Sanderson CFL Limited ise 60 Milyon GBP lik konsolide ciro yapan bir grubun 4 Milyon GBP yapan bir sistem entegrator şirketi, amiral gemisi MailBrain olarak bilinen posta ile sipariş, veritabanı pazarlaması, telemarketing, toptan sipariş yönetimi sistemleri ki bunlar satış, satın alım, muhasebe ve zorunlu defterlerle Genaysy adlı bir yazılım sayesinde bağlantılı çalışabiliyor.  Bağlantıyı sağlayan yazılım bağımsız olarak yazılmış ve MailBrain den ayrı olarak satılıyor. Doksanlı yılların başında MailBrain in 120 müşterisi mevcut.

1992 yılında büyümenin devam edeceğini gören Watford talebe uygun hepsi birbiri ile sorunsuz konuşan yazılım platformu arayışına girmiş. Mail Order, Perakende Satış, Depo ve Stok Yönetim, Muhasebe hepsi bir arada kimde var derken Sanderson’ın ürünü ile 1992 şubatında bir ürün tanıtımında tanışmışlar. Bir önceki denemenin ağızlarında kötü bir tad bırakması nedeni ile aynı zorlukları yaşamamak için detayları ve broşürün taahüt ettiklerini, nasıl bir donanım kullanılacağını detaylı konuşmuşlar. Mamafih, satış elemanı bu konuşmada sadece disk alanından konuşulduğunu, ilk başta belirtilen kullanıcı sayısına uygun donanım sağlandığını belirtmişse de hakim PC nin de üzerinde gücü olan bir donanımın zaman içinde artan kullanıcı sayısına bağlı olarak Sanderson tarafından tavsiye edilmediğini bulmuş. Öte yandan en azından bir kere Watford a “site visit” (keşif ziyareti) ve yerinde demo yapıldığı bunun da teklifte ek/düzenleme yapmak için yeterli olduğu belirtilmiş. (Tanıdık geliyor değil mi? Kapasite altı donanım ve yazılım/veritabanı, sonra maliyeti müşteriye yıkıp donanım/yazılım/veritabanı yenilemesi. Az çekmedik, satış yaparken doğruyu söylemek ise başka dertti.) Eylül 1992 de Sanderson talep edilen yazılımlardaki değişikleri süreki teklifin maliyetine yansıtmış, sonunda 100 kullanıcılı MailBrain, Genasys ve E-POS yazılımları ve 17 değişiklik talebi ile yapacak taahüdün altına girilmiş. Sistemin donanım ihtiyaçları ise tarafların her ikisi tarafından karşılanacakmış.

İlgili Makaleler

Sanderson Eylül 28 de tartışılan konuları Eylül 23 tarihi taşıyan bir yazı ile Watford’a göndermiş (özensizlik örneği).  Watford’un  aylık cirosu 1.5 M GBP si olmasından dolayı, sistemin en ufak arızasında kayıplarının büyük olacağını düşünüp sözleşmedeki sorumlulukların sınırları paragrafında dolaylı ve direk kayıpların sözleşme tutarı kadar olmasından rahatsız olmuş.  Sanderson sözleşmenin tip sözleşme olduğu ve bu maddenin değiştirilemeyeceğini, ama ek bir madde yapıp projeye uygun adayların konulacağını belirtmiş.

Başlangıçta hepsi benzeri sözleri içeren donanım, yazılım lisansı ve yazılımsal değişiklikler için üç ayrı sözleşme düzenlenmiş yalniz bir sözleşmenin kelimeler aynı da olsa madde numaraları diğerinden farklı olmuş.

Sistemin Şubat 1993’te kullanıma açılmasından önce ciddi performans sıkıntısı yaşanmış Sanderson hemen Watford a kuvvetli donanım talebinde bulunmuş ki Watfor Ağustos 1993’te Bull Minicomputer ve 100 kullanıcı lisansı için sözleşme imzalamış ki, bu sözleşmede bir önceki sözleşmenin maddeleri aynen yeralırken ek olarak yazılan kaynak niteliği eklenmemiş.

Watford kardan zararı, artan iş gücü yükü ve alternative sistem maliyetlerinin karşılanması için hukuk yoluna başvurmuş

Kuş Bakışı Dava

Davaya bakan Hakim Thornton, beş ayrı sözleşmeyi okuduktan sonra aslında varolan tek bir sözleşmeden bahsedilebileceğini, bunun beş ayrı sözleşmeye (yazılım temini, değişiklik, donanım, eğitim ve lisans olarak) bölünmesinin gerekli olmadığını, bir bütün olarak irdelenmesi gerektiğini belirtmiş.

Sözleşme paketinin donanım, yazılım ve hizmet içeren maddelerin karışımından meydana geldiği açıkca görülmekte,  öte yandan donanım ve hizmet satışı da ilgili kanunlarda aşağıdaki şekilde açıkça belirtilmektedir ki bunlar ;

  1. Satışa söz konusu madde Ticari kalitede, talep edilen hedefi karşılayacak nitelik ve nicelikte, fiyatı da bunu yansıtacak biçimde olmalı
  2. Hizmet gerekli ihtimamla  ve bu yeteneğe sahip kişilerce verilmeli

şeklindedir demiş.

Bu noktada soru satılan ürünün talebe uygun olup olmadığı ve satılanın Ticari anlamda ayıpsız olup olmadığına dönmüş.

Sözleşmenin başında tanımlar kısmında “Yazılım”ı tarif edenler bunun içinde donanımın elementlerini de koyduklarından sözleşme “Hırdavat ve Hizmet Temini” kapsamında değerlendirmeyi gerekli hale getirmiş.

Hakim Thornton gerekçeli kararını verdiğinde aşağıdaki noktalara vurgu yapmış:

  1. Her iki tarafın da ticari büyüklükleri aynı ve pazarlık kapasitelerine sahipler. Dolayısı ile pazarlık sırasında bir tarafın zafiyeti mevcut değildir.
  2. Pazar “satıcı zamanı” olsa da Watford fiyatı indirmek için pazarlık yapabilirdi.
  3. Pazarda her ne kadar rekabet edebilecek şirketler olsa da Watford’un ihtiyacını karşılayabilecek ürün MailBrain di ve diğer rekabet eden firmalar platform sunmaktan uzaktı.
  4. Müşteri sorumlulukların sınırlandırılmasını satıcı pazarlık sonrası fiyat indirimini kabul etmiştir. Verilen fiyat indirimi makul ihtimam ve yetenek sağlanması konusunda tasarruf edilmesine neden değildiri.
  5. Talep edilen yazılımsal değişiklikler minor olup, major sistem çalışmasını etkileyecek çalışmalar değildir.
  6. Satıcı mali mesuliyet konusunda bir sigorta almamış, sözleşme sırasında satıcının maddi sorumluluğunu artırması istenmesi üzerine sözleşmeden müşterinin cayma olasılığına karşı ek bir madde ile kaynakların niteliğine vurgu yapılmıştır. Müşterinin de bu konuda herhangi bir sigorta yaptırmamıştır.
  7. Verilen indirimler sonucu değiştirecek nitelikte değildir.
  8.  Müşterinin kendi standard koşullarının davada sözünün edilmesi bu sözleşme açısından yersizdir.
  9. Satıcının müşteri ziyareti yapması, kullanıcıları ve çalışan sistemleri yerinde görmesi “hatasız” sistem teslimatı için herek ve yeter şart değildir. Sistem entegrasyon projelerinde çözülebilir aksaklıklar yaşanabilir.
  10. Sanderson sistemin temini ve çalıştırılmasını sağlamak üzere sözleşme yapmıştır. Bir satış elemanın birden fazla yerinde ziyaret yapması tarafları sorumluluklarından ari hale getirmez.
  11. Watford yapısı gereği Sanderson’s deneyimine ihtiyacı vardır ki istisnalar maddeleri Watford u bir kaza anında tazminatsız açıkta bırakmaktadır.

Hakim Thornton, tüm diğer faktörlerle beraber Sanderson un iyi niyetten uzak bir madde oluşturup sorumluluklarından kaçtığına karar vermis.

Bu kararlar üzerine temyiz yolunu seçen Sanderson mahkemeye geçmiş dönem davalarını sunmuş Özellikle “adil”, “makul” gibi terimlerin kontratın ve sorumluluğun niteliklerine göre hayli farklı olacağını belirtmiş. Temyiz iki tarafın sözleşme sırasında ve sonrasında taleplerinin adil ve makul olup olmadığını sorgulamış, her iki tarafında aynı pazarlık gücüne sahip, yazılanları ve sonuçlarını anlayabilecek kapasitede olduklarını, ürünün müşterinin kesin taleplerine uygun hale getirildiğini, anılan ürünün pazardaki yegane ürün olduğunu, standart dışı bir yazılım paketinin her zaman risk içerdiğini, yazılım sonrası şirketlerin kesin kar yapacağı şeklinde bir varsayımın olmadığını, Sanderson’un riskleri daha rahat görür konumda olduğunu, sistemin kullanıma açılmadan önce bulunan bug lar neticesi sistemin düzgün çalışmayacağının Watford tarafından bilinebileceğini, tarafların maliyetine katlanarak sigorta alabileceklerini belirterek Hakim Thornton’un kararında hatalı olduğuna, talep edilen zarar ziyan karşılanmasının uygun olmadığına karar vermis.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu