Neden önemli: Veri merkezleri özellikle nadiren erişilen “soğuk” arşivleri büyüyen hacimlerle tutarken, manyetik bant gibi klasik yöntemler hem alan hem de düzenli yenileme maliyeti yaratıyor. DNA tabanlı depolama, çok yüksek yoğunluk ve binlerce yıla uzanan ömür vaadiyle uzun vadeli arşivleme dengesini değiştirebilecek yeni bir standart adayı haline geliyor.
Amerikalı girişim Atlas Data Storage, veri depolama teknolojilerinde yeni bir aşamaya geçildiğini duyurdu. Şirket, dünyanın ilk ticari ve ölçeklenebilir DNA tabanlı depolama sistemi olarak konumlandırdığı Atlas Eon 100’ü piyasaya sürdü. Sistem, dijital veriyi biyolojik bir saklama ortamına dönüştürerek özellikle uzun vadeli arşiv ihtiyaçlarını hedefliyor. Atlas, çözümünü sürdürülebilir ve ultra yoğun veri saklama pazarına yönelik bir alternatif olarak tanımlıyor.
DNA depolama binlerce yıllık ömür ve yüksek yoğunluk sunuyor
Atlas Eon 100, dijital veriyi ikili koddan DNA’nın dört bazına (A, C, G, T) çevirerek sentetik DNA dizileri oluşturuyor ve bu dizileri fiziksel bir ortamda saklıyor. Şirketin iddiasına göre bu yöntemle kaydedilen veriler, binlerce yıl boyunca bakım veya yeniden yazım gerektirmeden korunabiliyor. Sistem ayrıca yaklaşık 40°C sıcaklığa kadar dayanıklılık sunarak, manyetik bantlarda gereken iklim kontrollü depo ihtiyacını azaltma potansiyeli taşıyor.
Depolama yoğunluğu ise teknolojinin en çarpıcı tarafı olarak öne çıkıyor. Atlas, Eon 100 ile yaklaşık bir litre hacimde 60 petabayt veri depolanabildiğini belirtiyor. Bu seviye, geleneksel arşiv ortamlarına kıyasla çok daha küçük fiziksel alanla aynı veriyi saklama anlamına geliyor.
Geleneksel arşiv sistemlerine göre bakım yükünü azaltmayı hedefliyor
Atlas, teknolojisini endüstri standardı manyetik teyp sistemleriyle kıyaslıyor. Manyetik bantlar veri bütünlüğünü korumak için genellikle 7-10 yılda bir yeniden yazım isterken, DNA depolamada verinin “yaz ve sakla” mantığıyla çok uzun süre el değmeden tutulabileceği vurgulanıyor. Bu yaklaşımın, sürekli yenileme döngülerini ve buna bağlı operasyonel maliyetleri azaltabileceği değerlendiriliyor.
Boyut avantajı da önemli bir fark yaratıyor. Aynı miktarda veriyi saklamak için gereken DNA depolama hacminin, en yeni nesil LTO manyetik bant raflarına göre yaklaşık bin kat daha küçük olabileceği ifade ediliyor. Bu durum, veri merkezi alan ihtiyacını ve dolaylı olarak enerji tüketimini düşürme potansiyeli taşıyor.
İlk kullanım alanı “soğuk veri” ve kurumsal arşivler olacak
Atlas, Eon 100’ü özellikle nadiren erişilen ancak uzun süre saklanması gereken arşiv verileri için konumlandırıyor. Kütüphaneler, ulusal arşivler, bilimsel araştırma veri tabanları, film ve medya arşivleri ile büyük şirket yedekleri ilk hedef kullanım alanları arasında yer alıyor. Sistem şimdilik tüketiciye değil, kurumsal ve araştırma odaklı müşterilere dönük bir çözüm olarak sunuluyor.
Atlas Eon 100’ün piyasaya çıkması, DNA depolamanın akademik araştırma sahasından ticari ve ölçeklenebilir ürün sınıfına geçişinde somut bir eşik olarak görülüyor. Maliyetler düşüp ekosistem genişledikçe, DNA depolamanın uzun vadeli veri saklamada veri merkezlerinin fiziksel ve enerji yükünü ciddi biçimde hafifletebilecek bir alternatif haline gelmesi bekleniyor.
