Site icon CIO Update

Entegratörlük Çin yemeği gibi

Akkök Holding’in sistem entegratörü olan IT şirketi Aktek Bilişim, hem grup içi hem de grup dışı şirketler için çok farklı alanlarda projelere imza atıyor. Aktek Bilişim Genel Müdürü Reha Çetin, entegratörlük işinin doğasında bir Çin yemeği gibi çok çeşitlilik olduğu inancında. Çetin, “Bu kolay iş değil. Adı bile zor zaten. En-teg-ra-tör…” diyor.
Kimya ve enerji sektörlerinin güçlü oyuncularını bünyesinde barındıran Akkök Holding’in 2007 yılında kurduğu Akkök Bilişim, 2014’ten bu yana Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Teknopark alanında faaliyet gösteriyor. Türkiye’nin önde gelen sistem entegratörlerinden biri olarak çok farklı alanlarda projeler geliştiren Aktek Bilişim’in Genel Müdürü Reha Çetin, taşınmadan sonraki süreci Aktek 2.0 olarak tanımlıyor. Teknopark alanına taşınmalarından bu yana birçok yenilikçi projeleri hayata geçirmeye başladıklarını anlatan Çetin, sistem entegratörlüğünü Çin yemeğine benzetiyor. “Tatlısı, tuzlusu, acısı, ekşisi bir arada olmalı. Bilgiyi iyi karıştırmalı, diri tutmalısınız” diyen Çetin, Türkiye’de neden büyük ve vizyonu geniş sistem entegratörlerine ihtiyaç olduğunu anlattı.
Teknoparka taşınmanız ile birlikte neler değişti?
Burası son dört yılda Türkiye’de en hızlı gelişen teknopark alanlarından biri. Ağustos 2014’te taşındık. Taşınmadan sonrasını Aktek 2.0 olarak adlandırıyoruz. Şimdiye kadar 5 teknokent projesi sunduk ve kabul edildi. Artı 10 proje daha oluşturmuş durumdayız. Ayrıca TEYDEP desteği için TÜBİTAK’a bir proje sunmuş durumdayız. Onaylanmasını bekliyoruz. 2 proje daha planlıyoruz. Aktek’in daha önce portföyünde olmayan işler bunlar.
Büyük bir holdinge bağlı olarak faaliyet göstAeren bir IT şirketi olarak projelerinizin ne kadarını grup dışı şirketlere sunuyorsunuz?
2014’te 39 milyon TL olan ciromuzun yüzde 35’i grup dışı işlerimizden geldi. Geriye kalan yüzde 65’i grup içi çalışmalarımızdan sağladık. 3 yıl önce grup dışı faaliyetlerimizden sağladığımız gelir yüzde 20 seviyelerindeydi. Ciromuz ise 20 milyon TL civarındaydı. Bu yaşadığımız büyümenin önemli bir yansıması.
Grup dışı müşterilerimiz arasında bankalara sunduğumuz çözümler var. Ayrıca yazılım projelerimizden önemli bir gelir elde ettik.
2014’te yoğunlaştığınız projelerden bahsedebilir misiniz biraz?
2014’te özellikle yazılım ve katma değerli projelere yoğunlaştık. Bunlar arasında Akkök Grubu şirketleri için gerçekleştirdiklerimiz var. Akkök Grubu’nun dört faaliyet alanı var. Bunlardan biri kimya.  Aksa ile dünyanın lider akrilik elyaf üreticisiyiz. Dow Chemical ile birleşecek dünyada karbon elyaf üretimi yapan 9 üreticiden biri haline geldi. Enerji sektörü de bizim için yatırım yapılabilir kritik sektörlerden. Burada elektrik dağıtım ve üretim alanlarında faaliyet gösteriyoruz.
2014 yılında bu sektörlere yönelik ilave yazılım ve katma değerli çözümler sunduk. Özellikle enerjide katma değer yaratabileceğimize inanıyoruz. Burada sektör özel çözümümüz var. Bu çözümümüz için grup dışı dağıtım ve üretim şirketleriyle de görüşüyoruz. Biri ile anlaşmaya yaklaşmış durumdayız.
Ayrıca 2014 sonu gibi başladığımız ve 2015, 2016 ve 2017’de devam edeceğimiz büyük bir ERP versiyon değiştirme projemiz var. Grup içinde hem Oracle E-Business Suite hem de SAP’i kullanıyoruz. Oracle E-Business Suite için böyle bir proje başlattık. Grup şirketlerini sırayla güncelleme yapıyoruz.
Kendimizi iyi bulduğumuz alanlar arasında ayrıca bütçeleme, raporlama, iş zekası, iş analitiği var. Sistem entegratörü olduğumuz için uçtan uca hizmet sunmaktayız.

Veri merkezi hizmeti sunuyor
2007’de kurulan Aktek Bilişim, Türkiye’nin ilk 20 sistem entegratöründen biri olarak gösteriliyor. 100 çalışanı bulunan şirketin kendisine ait iki veri merkezi bulunuyor. Bunlardan yenisi 2012’de Yalova’da faaliyete geçti ve Tier 2 standardına sahip. Aktek Bilişim Genel Müdürü Reha Çetin, kendilerine ait veri merkezlerinde sıradan hizmetlerden ziyade, bir SLA sözleşmesi çerçevesinde barındırma, kolokasyon hizmetlerine ek olarak özel veri merkezi hizmetleri sunduklarını söylüyor.

Enerji sektöründe M2M ve akıllı sistemler hızlı bir şekilde yaygınlaşıyor. Sizin bu alanda çalışmalarınız var mı?
Asos adını verdiğimiz akıllı sayaç okuma sistemini geliştirdik. Açılımı Aktek Sayaç Okuma Sistemi. Bu sistemi SEDAŞ ve AYDEM elektrik dağıtım bölgelerine kurduk. Şu anda 20 bin uçta kurulu ve çalışır durumda. Bu uçların 7 bin 500’ü SEDAŞ’ta, 12 bin 500’ü de AYDEM’de. AYDEM projesini Netaş ile hayata geçirmiştik. Kurulumdan sonra projeyi Netaş’a devrettik. Onlar devam ediyorlar.
Enerji sektörü için geliştirdiğimiz bu yeni nesil sayaç okuma sistemlerini doğalgaz, su dağıtım gibi sektörlere tatmak amacındayız. Teknopark alanımızda buna yönelik ekipman ve yazılım geliştirme çalışmalarımız devam ediyor.
Enerji sektörüne yönelik ayrıca, Atlas adını verdiğimiz enerji talep tahmin ve CRM’e yönelik SEPAŞ’a sunduğumuz çok özel bir çözümümüz var. Microsoft teknolojilerini kullanarak tamamen kendi iç kaynağımızla geliştirmiş olduğumuz bu çözümümüz müşteri hizmet kalitesini artırmayı amaçlıyor. Atlas’ın birinci fazı tamamlandı. İkinci faz başlangıcındayız. Bu çözüm etrafında, bütçelemeyi kolaylaştıran uygulamalar da geliştirdik. Teknopark projesi olarak yürüttüğümüz bir çalışma bu aynı zamanda.
Akkök Grubu, gayrimenkul alanında da faaliyet gösteriyor. Bu alana sunduğunuz çözümler var mı?
Evet, Akkök Holding olarak üç büyük alışveriş ve yaşam merkezine sahibiz. Bunlar Akmerkez, Akasya ve Akbatı. Bunlardan Akasya için bir yıllık çalışmanın sonunda özel bir yazılım projesini devreye aldık. Oracle ile birlikte geliştirdiğimiz bu çözüm gayrimenkul yönetimini ERP’ye bağlıyor. Birinci fazını yılın başında devreye aldık. Şimdi ikinci fazı devreye alınmaya devam ediyor.
Bunun haricinde alışveriş merkezlerimiz için geliştirmeye çalıştığımız bazı çözümler var. Beacon teknoloji konusunda ile Blesh ile birlikte bazı projeler yürütmeye çalışıyoruz.
Önemli teknoloji markaları ile iş ortaklıklarınız var.
Ana sağlayıcılarımız arasında HP, IBM, Huawei; ağ kurma alanında Huawei ile birlikte Cisco; yazılımda Microsoft, Oracle ve IBM; güvenlik alanında ise VMware, Websense gibi markalarla iş ortaklığı yapıyoruz. Ayrıca EMC, HP ve Huawei depolama ürünlerine yatırımlarımız var.
Bu iş ortakları ile özel projeler hayata geçirebiliyoruz. Örneğin geçtiğimiz yıl çok önemli bir projeyi gerçekleştirdik. Türkiye’nin en büyük, en güçlü bilgisayarını sattık, kurduk, çalışıyor. Huawei’nin High Performance Computer adı verilen bir ürünü. 2014 yılı içinde dünyanın ilk 500 High Performans bilgisayarından biri idi. Yıldız teknoparkta bir veri merkezine kuruldu.
Özellikle ne tür donanımlar sunuyorsunuz?
Her türlü donanım sağlayabiliyoruz. Sistem entegratörü olmamız nedeniyle anakarttan sunucuya, yazılım lisansından mimari yapının kurulması ve işletilmesine kadar bizden istenen her türlü IT bileşenini sağlayabiliyoruz. Tek bir markaya veya teknolojiye bağlı çalışmıyoruz.
Çok fazla alanda çalışma yürüttüğünüzü düşünmüyor musunuz?
Akkök Grubu içinde 20 şirket var. Bu şirketler için tüm bu teknolojileri zaten kullanmak zorundayız. Bu teknolojilere kendimiz zaten yatırım yapıyoruz. Müşterilerimize gittiğimizde de zaten bu deneyimi aktarmayı öncelikle arzuluyoruz. Müşterilerimiz ile güvene dayalı, uzun süreli bir ilişki oluşturmaya çalışıyoruz.
Donanım satmanın çok zor, çok düşük marjlı, çok meşakkatli bir iş olduğunun farkındayız. Riskli bir iş olduğunun farkındayız. Aynı yere, aynı tür donanımların satılamayacağının da farkındayız. O zaman değer yaratmak lazım. Uzun vadeli ilişki kurmamız lazım. Evet, çok fazla iş yapıyoruz, ama entegratörlük böyle bir şey. Çalışanlarımız da yeni işler yapmak istiyor. Yeni teknolojilere dokunmak, yeni çözümler bulmak istiyor. Onları da burada taze tutmak, canlı tutmak, iştahlı tutmak için böyle bir yaklaşım içinde olmak zorundayız.
Türkiye’de çok sayıda sistem entegratörü var ve onların da genelde belli alanda uzmanlaşma yoluna gittiklerini görüyoruz. Siz bu stratejinizi sürdürmeyi planlıyor musunuz?
Evet, böyle devam edeceğiz. Hatta bu daha da gelişecek. Belli alana odaklanmış entegratör sayısı çok az. Tam tersine ihtiyaçtan ve projelerin çok fazla yere dokunmasından dolayı entegratör kimliğinde olanlar, ana becerilerini içlerinde tutmakla beraber ihtiyaçları oldukça farklı sağlayıcılar ile çalışma yoluna gidiyorlar. Bir eko sistem oluşturup, alt yükleniciler ile çalışıyorlar. Bizim de etrafımızda alt yükleniciler var. Mesela, biz kablolama işi yapmayız. Bizim kablolama işimizi yapan güvendiğimiz 4-5 çözüm ortağımız vardır. Video-konferans sistemleriyle ilgili olarak yine bir altyüklenici ile çalışırız.
Ama ERP, bütçeleme gibi bizim veri merkezlerimizde etkin olarak kullandığımız ürünlerimizle ilgili böyle bir niyetimiz yok. Bunlar bizim zaten grubumuza vermek zorunda olduğumuz temel hizmetler. Bu bizi güçlü kılıyor. İnsanlarımızı, yeteneklerimizi, yetkinliklerimizi bu alanlarda geliştirmemizi sağlıyor.
Aslında entegratörlüğü Çin yemeği gibi düşünebilirsiniz. Tatlısı, tuzlu, acısı, ekşisi bir arada olmak zorunda. Entegratörlük de böyle çin yemeği gibi bir iş. Bilgiyi iyi karıştırıp diri tutmak zorundasınız. Bu kolay iş değil. Adı bile zor zaten. En-teg-ra-tör…
Farklı alanlarda birkaç büyük proje gelmesi halinde hepsini karşılayabilecek durumda mısınız? Niş alanlarda çalışma yapabiliyor musunuz?
Niş hareket ettiğimiz işler var. Örneğin mobil… Bizden çok daha başarılı, çok daha hızlı olan, birkaç çalışandan oluşan şirketler var. 0+ yaşında olan şirketler bunlar. Ama kurumsal şirketler bu kadar başarılı şirketlerle beraber süreklilik de arıyor. Çünkü işler sürekli. IT’de trendler devam ediyor. Bu sürekliliği sağlamanız lazım. Bizim ekibimiz, çalışanlarımız da hepsi IT kökenli olduğu için yeni trend teknolojilerde çalışmak, iş yapmak istiyorlar. Kendilerini böyle değerli hissediyorlar. Bizim bu tip işlere kendimizi kapatmamız halinde, içerde kendi dinamizmimizi yitiririz. “Niş bir iştir. Yapmıyoruz” demek doğru değil. Bu çeşitliliği yönetmek zorundayız.

Fikirleri kuluçkaya yatırmaya başladı
“Biz yaklaşık 1,5 yıldır teknoloji tarlasına tohum atıyoruz” diyen Reha Çetin, şimdilik Garage adını verdikleri bir yapılanma ile yaratıcı fikirleri olan çalışanları ile dışardan fikir sahibi kişileri bir araya getiriyor. Çetin, “Mevcut sistemden yeni fikir çok zor çıkıyor. Dolayısıyla dışardan yeni fikri olanlar kişileri, şirket içinde fikir sahibi olanları bir araya getiriyoruz. Bu, çalışanlarımızı da yüreklendiriyor. Teknoparka taşınmamızdan sonra böyle 10’a yakın firma ile böyle beraber fikir geliştiriyoruz. Buradan mutlaka ticari formda işler çıkacak. Dışardan şirketlerin bizim gibi işe bakış olgunlukları, yapıları, finansal olgunlukları yok. Süreklilikleri yok. Yaratıcı fikirler için gerek duydukları ortamı sağlıyoruz” diyor.

Bu kadar geniş alana hitap edebilen entegratör şirketlere ihtiyaç olduğunu düşüyor musunuz?
Türkiye’de sermaye sahiplerinin IT sektörlerine yatırım yapması lazım. Son 10 yıla baktığımızda entegratörlüğün inşaat gibi yüksek para kazanılan bir alan olmadığını görüyoruz. Ancak IT sektörüne yatırım yapılması gerekiyor, çünkü bugün yapılan bir hatırımın gelecekteki dönüşü yedi sekiz kat olacak. Bu birinci konu.
İkincisi, büyük IT projelerinin yapılması isteniyorsa belli ölçeğin üzerinde, 100 milyon dolar üzerinde cirosu olan entegratörlere ihtiyacı var. Bu hem teknolojinin gelişmesi hem de katma değer yaratılabilmesi açısından önemli.
IT, İngilizce açılımı ile Information Technology, yani Bilgi Teknolojisi anlamına geliyor. Ama Türkiye’de genellikle Infrastructure Technology, yani Altyapı Teknolojisi olarak algılanıyor. Bizim altyapı teknolojisinden bilgi teknolojisine geçmemiz gerekiyor. Yani ürün almak marifet değil. Bunlardan bilgi üretmek önemli olan. Bunun için, büyük ve güçlü entegratörlere ihtiyaç var.
Bu röportaj IT PRO’nun 187. sayısında yayınlanmıştır.

Exit mobile version