Site icon CIO Update

Şirketler mobil olabildi mi?

BYOD ve tüketicileştirme ile hız kazanan kurumsal mobil trend, güvenlik ve uygulama geliştirme tarafında yaşadığı sıkıntıları aşmaya çalışıyor.

Katherine Noyes

Modern mobil teknoloji, nihai tüketiciler için mükemmel cihaz olan iPhone ile doğmuş olabilir. Ancak şirketler için mobil imkanların doğuşu da bunun çok ötesine gitmiyor. Bugün çalışanlarına dağıtmak için telefonları-tabletleri kucaklamış bir şirket görmek o kadar kolay değil. Bunun nedenini tahmin etmek ise hiç zor değil. Kullanıcılarda ilgi uyandırmıyorsa, bir teknolojinin taşıdığı potansiyelin hiçbir anlamı yok. Çalışanlara yönelik, kullanımı kolay araçlarla zincirlerinden kurtulmuş bir işgücü, nerede veya günün hangi saatinde olursa olsun, verimli olacaktır. Bunun yarattığı cazibe şirketleri, mobil uygulamalara yatırım yapmaya itiyor.
IDC tarafından yapılan araştırmaya göre 2017 itibariyle, IT organizasyonları, yazılım bütçelerinin en az yüzde 25’ini mobil uygulama geliştirme, sisteme alma ve yönetmeye harcayacak. Yine 2017’de, verimlilik ya da etkin olma ihtiyacından değilse bile, rekabetin getirdiği gereklilikten iş uygulamalarının büyük bir kısmı önce-mobil anlayışı ile geliştirilmiş olacak.
Kurumsal teknolojide yaşanacak bu büyük değişimin ana nedenini “işe kendi cihazını getir” (BYOD) trendi ile açıklamak mümkün. Bu trend, kurumsal teknoloji alanında daha yaygın bir şekilde görülen tüketicileştirme eğiliminin bir uzantısı. İnsanlar, özel hayatlarında alışkın oldukları mobil cihazlara iş ortamında da aynı şekilde sahip olmak istiyorlar.
Çalışanı ofiste tutamazsınız
Kurumsal mobilite alanında ürün ve çözümler sunan HopTo şirketinin CEO’su Eldad Eilam, şirketlerde yaşanan mobil dönüşümü “Bir devrim” olarak nitelendiriyor ve “Herkes BYOD’u düşünüyor” diye ekliyor. İş ortamlarına yönelik hizmetler sunan Workspot’un Başkan Yardımcısı Rana Kanaan ise, bu durumu “cihazlardan tsunami” olarak ifade ediyor. Mobil dönüşümün “şirket vatandaşlığı” anlayışının yükselişinde de etkili olduğuna dikkat çeken Kanaan bunu, herhangi bir saat ya da yerde değerli çalışma becerisini ortaya koyabilen özgür çalışan olarak ifade ediyor.
BYOD ile tüketicileştirme trendinin bir araya gelmesi IT bölümlerini, yıllar öncesinden çok daha farklı bir iş ortamı ile karşı karşıya bıraktı. Kanaan, “Genel olarak hepimiz masaüstü bilgisayarların olduğu ofislerde çalıştık. Daha sonra ilk nesil mobil kurumların ortaya çıkması ile birlikte, çalışmak için farklı ortamlar aramaya başladık. Hala bilgisayarlarla çalışıyor, bazı sorunların üstesinden masaüstü sanallaştırmayla gelmeye çalışıyorduk” diyor.
Mobil teknolojinin iş dünyasına girmeye başladığı ilk dönemlerde “çalışan olarak kullanıcılar”, bu cihazlar ve uygulamaları belli bir yere veya kullanıma hapsetmeye çalıştı. Ancak “tüketici olarak kullanıcılar” bunu reddetti. Problem şu ki, bilgiişlem her yerde yapılabilir. O nedenle Kanaan, “Böyle bir kontrol kullanıcıyı ayaklandırır” diyor.
Çalışan ne ister?
Çalışanların istediği aslında çok basit. Çalışanlar teknolojiyi, istedikleri zaman, istedikleri yerde kullanmak istiyorlar. Mobil erişim için Workspot teknolojisinden faydalanan Milpitas şirketinin Bilgi Güvenliği Direktörü Michael Luu, “Bu isteğin içinde tatildeyken, e-postalarını yanıtlayabilmek de var. Bugün normal olmanın bir parçası bu” diyor.
Kurumsal yazılım sağlayıcısı şirketler, çalışanların bu isteklerini çok farklı yollardan karşılayabilmek için birbirleriyle kıyasıya yarışıyorlar. Bu şirketlerden biri olan Salesforce’un Analytics Cloud Ürün Pazarlama Direktörü Anna Rosenman, kendi uygulamalarında “önce mobil” anlayışını benimsediklerini belirtiyor. “Tüketici alanına baktığınızda insanların zamanlarının en az yüzde 50’sini mobil cihazlarda harcadıklarını görüyorsunuz. Bunu, yakından incelediğimiz kullanıcılarımızda da görmemiz mümkün” diyor.
Facebook at Work geliyor
Facebook bile kurumlara yönelik mobil çözüm olan Facebook at Work üzerinde çalışıyor. Uygulama şu anda beta sürümünde. Facebook Kurumsal İletişim Direktörü Elisabeth Diana, “Kullanıcı deneyiminin köşe taşlarından biri mobil. Facebook için de aynı şey geçerli” diyor ve şöyle devam ediyor: “Facebook at Work uygulamasının temek farklılıklarından biri paylaşılan bilginin şirket içinde kalıyor olması. Şu anda birkaç şirket Facebook at Work uygulamasını deniyor. Facebook, bu sayının yakında artmasını umut ediyor.”
HopTo, şirketlere, Windows tabanlı altyapılarını mobil cihazlara açmaları için çalışıyor. Şirketin sunduğu çözümler arasında uzaktan Windows masaüstü servisleri, SharePoint siteleri ve bulut depolama servisleri yer alıyor. HopTo’dan Eilam, “Birçok şirkette gördüğümüz zorluk, uzun zamandır kullandıkları yazılım sayısının çok fazla olması. Bu yazılımlar üzerinde iş süreçleri yürüyor ve bu nedenle de yazılımları mobile dönüştürmek oldukça zor” diyor.
Güvenlik soru işareti
Mobil alanda sürekli yeni çözümler ortaya çıkıyor olmakla birlikte, bugünün mobil kurumlarının yaşadığı sıkıntılarda herhangi bir azalma yok. Bu zorluklar içinde en önemlilerinden biri güvenlik. IDC, 2015 sonunda şirketlerin sadece yüzde 15’inin uygun bir mobil güvenlik yönetimine sahip olacağı tahmininde bulunuyor.
Eilam, “Mobil cihazlar verileri lokal olarak depolamaya meyilli. Bu da dokümanların kolay bir şekilde yayılabilmesi gibi bir sorun ortaya çıkarıyor” diyor. Workspot’tan Kanaan ise ihtiyaç duyulanın bağlamsal güvenlik olduğuna dikkat çekiyor. Bağlamsal güvenlik uygulamasında cihaz, kullanıcının şirket için hassas verilere ulaşmaya çalıştığını anlayabilmeli ve buna göre ekstra yetkilendirme talep etmeli. Kanaan, bu güvenliği sağlayabilmenin, sektörün karşılaştığı en önemli zorluklardan birisi olduğunu vurguluyor. Özellikle de finans, sağlık gibi yasal düzenlemelerin sıkı olduğu sektörlerde…
Kanaan’a göre kurumsal mobiliteyle ilgili bir diğer ihtiyaç da ortak bir mobil uygulama geliştirme platformunun yaratılması. “Mobil cihazlar için kurumsal uygulama geliştirmek yavaş ve maliyetli bir süre. Bu alanda standartlaşma yok. Şirketler de bu konuda zorluk yaşıyor” diye konuşuyor Kanaan.

Exit mobile version