Neden önemli: Küçük modüler reaktörler, büyük santrallere kıyasla daha kısa sürede kurulabilen ve daha esnek konumlandırılabilen bir nükleer seçenek sunuyor. Türkiye’nin TerraPower gibi ileri nesil reaktör geliştiren şirketlerle temas kurması, 2050 nükleer kapasite planında teknoloji ve ortaklık çeşitlendirmesine gittiğini gösteriyor.
Türkiye’nin nükleer enerji stratejisinde yeni bir hat daha netleşmeye başladı. Antalya’da düzenlenen 15. Türkiye Enerji Zirvesi’nde konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, TerraPower ile küçük modüler reaktörler konusunda görüşme yürütüldüğünü duyurdu. Bayraktar, Türkiye’nin 2050 yılına kadar toplam nükleer kapasitesini büyütmeyi hedeflediğini, bu tablonun içinde küçük modüler reaktörlerin en az 5 bin megavatlık bir paya ulaşmasının planlandığını belirtti.
SMR modeli neden Türkiye’nin ajandasına girdi?
Küçük modüler nükleer reaktörler (SMR), genellikle 300 megavatın altında elektrik üreten, modüler yapıları sayesinde fabrikada üretildikten sonra sahaya taşınıp hızla kurulabilen sistemler olarak tanımlanıyor. Bu yaklaşım, inşaat sürelerini kısaltma ve ilk yatırım maliyetini daha yönetilebilir ölçeklere çekme potansiyeli taşıyor.
SMR’ler, özellikle enerji altyapısı sınırlı bölgelerde veya büyük sanayi tesislerinin kendi baz yük ihtiyacını karşılamasında pratik bir seçenek olarak görülüyor. Türkiye’nin 5 bin megavatlık hedefi, enerji sisteminde daha dağıtık ve esnek bir nükleer mimari kurulmak istendiğine işaret ediyor.
TerraPower ve Natrium tasarımı ne vadediyor?
TerraPower, Bill Gates’in öncülüğünde Natrium ve TWR gibi ileri nesil reaktör konseptleri üzerinde çalışan bir şirket. Natrium tasarımı, sodyum soğutmalı reaktör yapısıyla öne çıkıyor ve entegre enerji depolama sistemi sayesinde üretimi daha esnek yönetmeyi hedefliyor. Şirket, bu modelin daha yüksek güvenlik seviyeleri sunacağını ve yenilenebilir kaynaklarla birlikte çalışmaya uygun olacağını savunuyor.
TerraPower, uluslararası büyüme hedefleri için yatırımlarını artırmış durumda; ancak henüz ticari ölçekte işletmeye alınmış bir reaktör projesi bulunmuyor. Bu nedenle Türkiye ile yürütülen görüşmelerin, teknoloji olgunluğu ve finansman modeli açısından nasıl şekilleneceği kritik bir başlık olarak görülüyor.
Enerji arz güvenliği ve uzun vadeli baz yük hedefi
Bayraktar’ın açıklamaları, Türkiye’nin uzun vadeli enerji bağımsızlığı planında nükleer enerjiyi baz yük kaynağı olarak daha geniş bir ölçekte konumlandırdığını gösteriyor. SMR’ler, büyük ölçekli santrallerin yanında, sanayi bölgelerine veya şebekeden bağımsız lokasyonlara doğrudan enerji sağlama kapasitesiyle öne çıkıyor. Böyle bir yapı, elektrik üretiminde sürekliliği güçlendirirken doğal gaz ithalatına bağımlılığı azaltma hedefiyle de uyumlu görülüyor.
Türkiye, TerraPower temaslarının yanı sıra farklı ülkeler ve şirketlerle de nükleer teknoloji görüşmelerini sürdürüyor. Sürecin, uluslararası güvenlik standartları ve uygulanabilir finansman çerçeveleri içinde somutlaşması halinde, Türkiye’nin geleceğin SMR haritasında erken konum alan ülkelerden biri olması mümkün görünüyor.




