Ming Teknoloji Kurucusu Merve Yorgancılar Işıtmak: “Dijital dönüşümün kırılma noktası teknolojide değil, süreçleri uzun vadede yaşatacak sürdürülebilirlik kültüründe.”
Şirketlerin dijitalleşme süreçlerinde sürdürülebilirliği sağlamak neden bu kadar kritik bir hâle geldi?
Dijitalleşme bugün kurumlar için yalnızca süreçleri hızlandıran bir araç değil, şirketlerin gelecekteki dayanıklılığını belirleyen stratejik bir yapı haline geldi. Sürdürülebilirlik ise artık çevresel etkileri azaltmanın çok ötesinde; veri bütünlüğü, kapsayıcı erişim, şeffaf süreç yönetimi ve uzun vadeli kültürel dönüşüm gibi unsurları kapsayan bir gereklilik. Çalışan verisinin onlarca sistemde dağınık olduğu ortamlarda dijitalleşme görünürde ilerler fakat sürdürülebilir olmaz.
Ming’in yaklaşımı bu nedenle tekil çalışan kimliği, sürekli veri akışı ve erişilebilir arayüz üzerine kurulu. Kurumsal mail adresi olmadan tüm çalışanların bordrodan izin yönetimine, öneri sisteminden üretim verilerine kadar aynı platformdan sürece dahil olması sürdürülebilir dijitalleşmenin en somut örneği. Operasyonel verimliliği ve çevresel etkiyi iyileştiren bu yapı; hem kurumların kaynak maliyetini hem de karbon maliyetini ciddi biçimde düşürüyor.
Dijitalleşme sürecinde şirketlerin en sık yaptığı hatalar neler? Bu hatalar uzun vadede sürdürülebilirliği nasıl etkiliyor?
En sık yapılan hata, dijital dönüşümü bir IT yatırımı olarak görmek ve kültürel dönüşüm boyutunu görmezden gelmek. Birçok kurum modern sistemlere yatırım yapıyor, ancak bu sistemleri kullanacak çalışanların erişimi, deneyimi ve adaptasyonu doğru kurgulanmadığı için dönüşüm sürdürülebilir olmuyor. Türkiye’de mavi yaka çalışanların kurumsal e-posta sahibi olmaması tipik bir örnek; çalışan sisteme ulaşamıyorsa veri girişleri kesiliyor, raporlama bozuluyor, süreçler kâğıda geri dönüyor. Ming’in mail gerektirmeyen mimarisi ve SAP, HRMS, PDKS, Active Directory gibi sistemlerle kurduğu entegrasyonlar tam olarak bu sorunu çözüyor.
Bir diğer kritik hata ise veri orkestrasyonunu planlamadan sistem eklemeye devam etmek. Performans, eğitim, öneri, vardiya, iletişim, iş güvenliği gibi birçok uygulamanın birbirinden kopuk çalışması sürdürülebilir dijitalleşmenin önündeki en büyük engel. Ming Data Orchestration Layer ile bu dağınık yapı tek çalışan kimliği üzerinden birleşiyor ve veri akışı yönetilebilir hale geliyor. Bunun yanında güvenliğin bireysel uygulamalara bırakılması da büyük bir hata. WhatsApp gibi platformlarda yürüyen iç iletişim hem KVKK riskine hem de kontrolsüz bilgi akışına neden oluyor. Ming’in denetlenebilir ve uçtan uca şifreli iletişim altyapısı bu riskleri tamamen ortadan kaldırıyor.
Ming Teknoloji’nin dijital sürdürülebilirlik vizyonu nasıl şekillendi? Özellikle oyunlaştırma çözümleriniz, çalışan bağlılığını ve verimliliğini artırmada nasıl bir rol oynuyor?
Ming’in sürdürülebilirlik vizyonu, insanı merkeze alan veri temelli dönüşüm üzerine kuruldu. Bizim için dijitalleşmenin sürdürülebilir olması, çalışanların sürecin aktif bir parçası haline gelmesi anlamına geliyor. Oyunlaştırmayı da bu nedenle sadece motivasyon aracı olarak değil, iş süreçlerini kültürel dönüşümle birleştiren bir yapı olarak kurguluyoruz. Çalışanların vardiya düzenlerinden eğitim tamamlama oranlarına, öneri katkılarından iş güvenliği bildirimlerine kadar pek çok davranış, doğal şekilde oyunlaştırma kurgularının bir parçası haline geliyor. Bu sayede çalışan yaptığı işin karşılığını anlık olarak görebiliyor, katkısı görünür hale geliyor ve süreçlere katılım kendi kendini besleyen bir döngüye dönüşüyor.
Bu yaklaşım yalnızca motivasyonu artırmıyor; tüm bu davranışlar veriye dönüştüğü için kurumlar günlük performans eğrilerini, riskli davranışları, iyileşen departmanları, düşen moral noktalarını anlık olarak görebiliyor. Klasik yıl sonu performans sistemlerinin yerine sürekli gelişimi destekleyen, yaşayan bir kültür yönetim modeli oluşturuyoruz. Bu model hem çalışan deneyimini iyileştiriyor hem de kurumun gelecekteki sürdürülebilirliğini güçlendiriyor.
Sizce dijitalleşme süreçlerinde teknolojiyi merkeze alırken insan faktörünü göz ardı etmemek için nasıl bir denge kurmak gerekiyor?
Doğru denge, teknolojinin çalışan için görünmez; deneyimin ise görünür olduğu noktada kuruluyor. Dijitalleşme çalışanı zorlayan değil, hayatını kolaylaştıran bir yapıya sahip olmalı. Bu nedenle arayüzlerin erişilebilir olması, çalışanların kendilerini ifade edebildiği alanlar sunması ve süreçlerin sadeleştirilmesi kritik. Ming’in mail gerektirmeyen mobil-first yaklaşımı tüm çalışanların eşit erişim hakkına sahip olmasını sağlıyor; bu da dönüşümü demokratikleştiriyor. Bunun yanında veri toplama biçimi de insan odaklı olmalı. Biz yalnızca doldurulan formlara değil, davranış sinyallerine odaklanıyoruz. Anket doldurmayan çalışanların davranış paternleri, öneri göndermeyen ekiplerin etkileşim düzeyleri, vardiyalara göre motivasyon değişimleri gibi sinyaller sistemi besliyor. Bu sayede dönüşümün merkezinde teknoloji değil, insan davranışı ve bu davranıştan üretilen değer yer alıyor. Sonuç: çalışanları süreçten uzaklaştırmayan, aksine sürecin parçası yapan, sürdürülebilir bir dijital kültür.
Önümüzdeki dönemde Ming Teknoloji’nin dijital sürdürülebilirlik alanında hangi yenilikleri hayata geçecek?
Önümüzdeki dönem Ming’in vizyonu tamamen güçlü entegrasyon, davranış analitiği ve sektörel özelleştirme üzerine kurulu. İlk adım, tüm veriyi tek çalışan kimliğinde birleştiren Data Orchestration Layer’ın genişletilmesi olacak. ERP, PDKS, HRMS ve IoT sistemlerinden akan verinin tek bir merkeze toplanması; Ming GPT ile doğal dilde sorgulanabilir hale gelmesi; Insight Hub’da anlık olarak analiz edilebilmesi dijitalleşmeyi sürdürülebilir bir modele taşıyacak.
Ardından Behavioral Intelligence Layer devreye giriyor. Turnover riski, devamsızlık tahmini, motivasyon eğrileri, bağlılık skorları gibi modellerle kurumlara proaktif yönetim yeteneği kazandırıyoruz. Sistem yalnızca veri gösteren değil, yöneticilere öneri üreten bir yapıya evrilecek. Örneğin “Bu vardiyada devamsızlık eğilimi artıyor, nedeni şu olabilir; istersen aksiyon planı oluşturayım” gibi öneriler dönüşümün yeni standardı olacak.
Ming Chat’in ERP ve HR süreçlerinin iletişim omurgasına dönüşmesi de önemli bir yenilik. Kurumsal e-posta altyapılarına olan bağımlılığı ortadan kaldırarak daha güvenli, daha düşük maliyetli ve daha çevreci bir model sunuyoruz. Ayrıca toplumsal fayda projeleriyle entegre dijital motivasyon modelleri ve sektörlere özel modüler çözümlerle sürdürülebilirliği her sektöre uyarlanabilir hale getirmeyi hedefliyoruz. Sonuç olarak Ming, teknolojiyi kurum kültürünü dönüştüren, çevresel etkiyi azaltan ve çalışan deneyimini günlük iş akışının doğal parçası haline getiren bir sürdürülebilirlik standardına dönüştürmeye devam edecek.

