Doğal Afetlerde Hayat Kurtaran 6 Teknoloji!

Yazı: Berk İybar

Endüstri Devrimi’nden itibaren insanoğlunun doğaya karşı verdiği mücadele ne yazık ki gezegenimizin sonunu getiriyor. Haberlerde her gün dünyanın ve ülkemizin farklı yönlerinde yaşanan bir afet haberine rastlıyoruz. Ne yazık ki küresel ısınma bu afetleri tetikleyen en büyük etken. 2018 yılında afetler nedeniyle dünyada 131.7 milyar dolarlık maddi zarar meydana geldi. Bu sayı, son üç yıl içerisinde 150 milyar doları aştı. Bir anlamda afetlerin dolaylı nedeni olan teknoloji, şimdi insanları kurtarmak için seferber olmuş durumda. Bu yazımızda belli başlı afetlere karşı teknolojinin nasıl kullanıldığına bakacağız. 

1. Toprak kayması ve deprem

Son yıllarda deprem ve heyelanların sayısında belirgin bir artış yaşanıyor. Uluslararası Afet Veritabanı (UAF) verilerine göre Çin, Bolivya, Peru, Endonezya, Uganda, Kamerun, Fas, Kongo gibi ülkelerde toprak kayması nedeniyle çok büyük kayıplar verildi. Aynı şekilde deprem de sinsice bekleyen bir tehdit. Ülkemiz de bilindiği üzere deprem kuşağında.

Son yıllarda yapay zeka ve makine öğrenimine yapılan yatırımlar sonucunda tahminsel bazı sonuçlar elde edilmeye başlandı. Cornell Üniversitesi’nde bir araştırma toprak kayması ya da depremin öncüsü kabul edilebilecek çok küçük yer hareketlerini ölçmeye başladı. Bu ölçümler saatler ve bazen de günler öncesinden afet habercisi olabiliyor. Yapay zeka ve makine öğrenimi bu sarsıntıların depremle sonuçlanıp sonuçlanmayacağına dair eski verilerle karşılaştırma yaparak bir karara varıyor. Tabii ki sistem henüz olgunlaşmadı ancak veriler deprem uzmanlarıyla birlikte değerlendirilerek geçerli bir önleme dönüştürülmeye çalışılıyor.

2. Gerçek zamanlı afet haritası

Uydu sayesinde online haritaları hayatımızda sıklıkla kullanıyoruz. Ancak özellikle deprem gibi bir afetten sonra haritaların önemi çok daha kritik seviyeye geliyor. Ünlü otomobil ve motor üreticisi Honda, Japonya’da hükumete bağlı afet sayfasında gerçek zamanlı olarak hangi yolların kullanılabileceğini paylaşan gelişmiş ve gerçek zamanlı bir harita sistemi sunuyor.

Depremin şiddetine göre hangi yolların pratikte kullanılmasının mümkün olmadığını tahmin eden sistem, alternatif rotalar hesaplayarak tahliye ve yardım işlemlerini hızlandırıyor. Japon hükumeti ile yaklaşık beş yıllık bir ortak çalışmanın sonucu olan uydu bazlı haritalandırmanın diğer ülkelerde de kullanılması bekleniyor.

3. Fırtına

Japonya, Çin, Hindistan, Kore, Tayland ve ABD fırtına yüzünden çok büyük kayıplar veren ülkeler arasında yer alıyor. Japonya’da görülen Hagibis Tayfunu ekonomiye 10 milyar dolar zarar verdiğini hatırlayalım. Elbette can kayıplarını saymak mümkün bile değil. Ancak bilim insanları fırtınalar konusunda umut verici çalışmalar yapıyor. Üstelik bu çalışmalar, İkinci Dünya Savaşı’ndan kalan radar teknolojisine dayandığı için düşük maliyetli ve hızlıca uygulanabilir olarak kabul ediliyor.

Atmosfer ve okyanuslar radarlar tarafından adeta gözetleniyor. Elbette radarlar tek başına fazla bir işleve sahip değil. Onların gözlem gücü, gelişmiş algoritmalarla analiz ediliyor. Bu sayede fırtına, kasırga, hortum, tayfun gibi hava olaylarının oluşma süreci yakın takibe alınıyor.

4. Yüksek sıcaklık

Yüksek sıcaklık çok gizli bir silah gibi insanları canından etmeye devam ediyor. Çünkü sıcaklığa bağlı olarak kalp gibi birçok rahatsızlık meydana geliyor. Sadece 2019 yılında Japonya’da sıcaklığa bağlı olarak 160 kişinin yaşamını kaybettiği kaydedilmiş. 41 derecenin üzeri insan yaşamı için alarm anlamına geliyor. Teknolojinin bu olaylar karşısında en büyük artısı sıcak hava dalgalarının oluşma zamanını ve yönünü belirlemesi.

Özellikle kronik sıcaklık sorunu yaşayan bölgelerde yapılan çalışmalar sonucu bazı bölgelerde saat bazında sokağa çıkma uyarıları yapılıyor. Ayrıca daha uzun vadeli gözlemler sonucunda da tarım çalışmalarına sıcaklığa bağlı olarak müdahale ediliyor. Ancak ne yazık ki kuraklık konusunda mevcut uygulamaların sadece kaçınılmaz sonu ertelediği görülüyor.

5. Sel

Her yıl sel nedeniyle dünyanın her yerinde ve özellikle son dönemde ülkemizde çok acı can kayıpları yaşıyoruz. Nepal, Çin, Bangladeş gibi ülkeler neredeyse her gün sel vakasıyla yüzleşiyor. Bunun için 2019 yılında Google, Sel Tahmin sistemi geliştirdi. Küresel çapta veri toplayan bu sistem, yapay zekanın bağlantı kurma özelliğinden yararlanıyor.

Suyun hareketi en ince ayrıntısına kadar analiz ediliyor ve yapay zeka, elindeki modellere göre hareketlerin nasıl sonuçlanacağını belirliyor. Ardından ilgili yetkililer uyarılıyor. Bu arada Google, “Su Davranışı” ismini verdiğini bu ölçümler için dünyanın farklı bölgelerinde birçok kurumla ortaklık yaparak her gün daha fazla veriye erişim sağlıyor. Bu da ölçümlerin hassasiyetini artırıyor.

6. Salgın hastalıklar

Malumunuz COVID-19 etkisi altında dünyanın yeniden şekillendiğini görüyoruz. Ancak COVID-19 insanlığın yaşadığı ne ilk ne de son salgın. Bu nedenle bilim insanları aslında salgın konusuna son derece aşinalar. Bu nedenle ilginç bir şekilde ürettiğimiz her türlü dijital iz, salgın uzmanları tarafından değerlendiriliyor. Örneğin, virüse yakalananların cep telefonu izinden hareketleri gözlemleniyor. Bu sayede nerelerde kümelendikleri ortaya çıkıyor.

Pandeminin başında bulaş oranının restoranlarda yüksek olduğu verisi de bu şekilde elde edilmişti. Açık havada virüsün daha az yayıldığı gibi genellemeler de yine birçok hassas verinin incelenmesi ve gruplanması sonucunda ortaya çıkıyor. Benzer bir teknoloji, sıtma gibi hayvanlardan geçen hastalıkların takibinde de kullanılıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu