Site icon CIO Update

Paylaşılamayan değer: Veri

Fatma ÇINAR, Veri Analisti

“Bir Şeyin Her Şeyini, Her Şeyin Bir Şeyini Bilin” diyen enformatik dünyasının duayen Hocası Kutlu MERİH’in ölünün 3. yılına ve her geçen gün haklı çıkmanın onurunu ve gururunu yaşatan DataLab kurucu ortağı ve onursal Başkanı Kutlu MERİH Hocamın anısına “Paylaşılamayan Değer: Veri ve Verinin Ekonomik Değeri” ni iki bölüm halinde kaleme aldım.

Ölümünün birinci yılında Kutlu Merih’in öğrencileri, dostları ve düşün arkadaşları olarak Prof.Dr. Erdal Balaban, Prof.Dr.Coşkun Küçüközmen, Dr. Şebnem Özdemir, Bankacılık dünyasının profesyoneli Tuğrul AKŞAR ve benim enformatik, kaos, kompleksite ve küresel endeks tuzakları konularında MERİH Hoca ve KÜÇÜKÖZMEN Hocam ile birlikte kaleme aldığımız bu makalelerin derlendiği “Sıradışı Bir Bilim İnsanı Kutlu Merih’’ kitabı, Literatür Yayınevi’nden Mayıs 2018’de yayıma çıktı. Kutlu Merih’in ve sevgili Tuğrul AKŞAR’ın değerli dostları Kenan Kocatürk tarafından basılan bu anı ve saygı kitabı hocamızın çok geniş alanlarda görüş, düşünce ve karşılaştığı sorunlara yönelik çözüm önerilerini içeren bazı makalelerini bir araya getiriyor. Aslında bu haliyle bile içeriği dikkate alındığında, el atında tutulması gereken ve her zaman başvuru yapılabilecek bir kaynak kitap niteliğinde…

Futbolun ekonomisinden, endüstrisine, kaos’tan enformatik bilimine ve veri bilimine entelektüel anlamda büyük katkılar sağlamış, benim yeryüzü uçurumlarını aşmamı ve veri bilimine girmeme önder olmuş, parlak bir beyin, yılmaz bir Atatürk ve Cumhuriyet devrimleri savunucusu aydın bir insandı. Tüm bunlarda şüphesiz ki, Kutlu Merih’in engin uz görüsü, keskin analitik zekâsı, stratejik, cesur ve kapsayıcı yaklaşımlarıyla birlikte, çoğu insanda olmayan liderlik vizyonu ve bu vizyonu hayata geçirebilecek istek enerjisi ve doğru yönlendirme öngörüsü vardı.

Veri deyince sözü önce Hoca’ya bırakarak başlayalım…

“Son yıllarında vaktinin önemli bir kısmını enformatiğin temel problemi olan veriyi bilgiye ve stratejik karar girdisine dönüştürme konusuna ayırmıştı. Günümüz gelişmiş teknolojisinin büyük veri setlerini daha hızlı ve etkili bir şekilde yaşamın her alanında, stratejik karar alabilecek şekilde kullanımına olanak sağlayacak dönüşümlerin peşindeydi. Veriyi bilgiye dönüştürme süreçlerinin, 70’li yıllardan ilerde olmadığını, verilerin bilgiye dönüştürme süreçleri ve teknolojisinin (datamining) hala ileri düzeyde matematik, istatistik ve enformatik uzmanlığı gerektirdiğini, bunun için de bu sürecin hala elit bir azınlığın tekelinde olduğunu ifade ederdi. Bunun da veri analistleri ile karar vericiler arasında bir iletişim kopukluğuna, hatta bozukluğuna neden olduğunu; enformatik çağın öncesinden kaynaklanan eğitim ve yönetim kültürünün kaliteli bir karar verme sürecine çok izin vermediğini ve toplumu daha ileriye götürmesinin önünde görünmez bir engel olduğunu dile getirirdi. Bu nedenle, ileri düzeyde matematik ve enformatik becerilerin gereği olan verinin bilgiye dönüştürülmesi sürecinin daha efektif hale getirilebilmesi için verinin görselleştirilmesinin kaçınılmaz olduğunu vurgulardı. Mevcut matematik ve istatistiğin az sayıdaki değişkeni yansıtan az sayıdaki veriyi analiz etmek için geliştirildiğini, bu nedenle konvansiyonel matematik ve istatistiğin günümüzdeki devasa veri kütlelerinin değerlendirilmesinde yetersiz kaldığını, devasa veri kütleleri ile matematik ve istatistiğin başa çıkmayacağını belirtirdi. Günümüz uygulamalarının veriyi toplama, depolama ve iletişimi üzerine yoğunlaştığını, bu veri kütlesinden ne gibi yorumlar çıkarılabileceğinin gölgede kaldığını hep yinelerdi.” Son yıllarda beraber yürüttüğümüz çalışmalar ve projeler tamamen veri bilimi üzerine odaklanmıştı.

Kutlu Merih hocanın geçmişi analiz edip geleceğe yönelik çıkarımlarından çoğu şeyin gerçekleştiğini görmek, -hala veriye hükmedemeyen şirketleri gördükçe- onu tanıyan birisi olarak her geçen günü beni hiç şaşırtmadığını söyleyebilirim.

Veriler günümüzde büyümeyi teşvik etmek için önemli bir girdi haline geldi ve işletmelerin kendilerini farklılaştırmalarını ve rekabet avantajlarını korumalarını da sağladı. Verilerin şirketlerce artan önemi göz önüne alındığında, yöneticiler değerini ölçmeli mi? Bir şirketin verilerinin değerini etkin bir şekilde ölçmesi mümkün müdür? Artan sayıda kurum, akademisyen ve iş lideri bu soruları ele almaya başlamış ve yöneticilere, “verilerin değerini” değerlendirmek için birçok alternatif alan bırakmıştır. Bu alanın hiçbiri şimdilik tamamen tatmin edici değildir, verilerinin bir değeri olduğunu fark etseler bile, hem bu değeri doğru bir şekilde ölçmekte zorluk çekiyorlar hem de yeni maliyetlere yol açıyorlar. Ancak kuruluşların verilerinden daha fazla değer elde etmelerine yardımcı olabilecekleri aşikârdır.

Şirketler artık sahip oldukları veriye bağlı olarak alınıp satılıyorlar. 2015’te IBM, 2 milyar dolar karşılığında, Weather.com ve Weather Underground sitelerine sahip olan The Weather Company şirketini satın aldığını açıkladı Neden mi? Şirketin sahip olduğu veriler için. Şirket her gün 3 milyar hava tahmini referans noktasından, 50.000 uçuştan ve 40 milyondan fazla akıllı telefondan gelen veriler dâhil olmak üzere, hava durumuyla ilgili muazzam miktarda veri setlerine sahipti. Artık tüm bu verinin ulaşımına sahip olan IBM, hava durumuyla ilgili bilgiye ihtiyaç duyan diğer şirketlere bu verileri satabilir konumdadır. Burada IBM bu satın alma ile veriyi parasallaştırmıştır. Düşünün en basitinden ilaç şirketleri bile, nezle ve soğuk algınlığı ilaçlarına olan talebi tahmin etmek amacıyla hava durumu verilerini kullanıyor. IBM’in kazanımı ise veri için ikincil bir pazar oluşturmasına yani bu verileri çeşitli formatlarda yeni müşterilere satma imkânını yaratmıştır. Buna en iyi olarak ta güvenilir hava durum verisini, hem tarım sektörü hem de ulaşım sektörü için önemli bir veri girdisi sağlayıcısı konumuna gelmiştir. Veriyi önemli bir iş değeri haline dönüştürmüştür. Artık IBM için bu ikincil pazar ile iş modelini dönüştürmüş ve veri en değerli varlık (intangiable) haline gelmiştir. Bu iş modeli ile yeni bir gelir kaynağı yaratmış oldu. O halde soru şu; olabildiğince fazla veri toplamak iyi fikir mi? Aslında hayır. Veriyi bir değer olarak kullandığımızda bile en değerli veriyi topladığınızdan emin olmak için hangi tür verileri toplamak istediğiniz ve bu verileri kime satabileceğiniz konusunda çok net bir fikre ve veri stratejisine sahip olmanız gerekir. Tüm verilerin DEĞİL, DOĞRU verinin önemi burada öne çıkıyor. Veriyi nasıl kullanmayı planlarsanız planlayın, veriyi temel bir iş değeri olarak kullanmayı plansanız bile, gerçekten ihtiyacınız olmayacak büyük veri yığınları toplamak kesinlikle iyi fikir olmayacaktır. Hatta bu veri yığınları içinde kaybolacaksınız demektir. Neredeyse son 10 yılın teknoloji ve analitik eventlere konu olan ve dillere pelesenk olan “büyük veri” gücünü sizce büyüklüğünden mi alıyor. Cevabı MERİH Hoca’dan, “Sağlam bir veri seti daima büyük bir veri değildir.” Sizce verinin büyüklüğü sonucu ne kadar ve nasıl etkiler ve değiştirir? 

Aslında büyük verinin gücü verinin kendisinde değil, onu nasıl kullandığınızda gizlidir. Önemli olan veriden elde ettiğimiz bilgiyi nasıl kullandığımızdır. Geliştirdiğimiz süreçler, aldığımız daha iyi kararlar ve kattığımız iş değeridir. Veri tek başına bir şey ifade etmez. Bu nedenle veri yığmak yerine, gerçekten ihtiyacımız olan ve iş açısından bir anlamı bulunan verileri toplamakla işe başlayın derim. Elbette Google ve Amazon gibi büyük veri devlerinin, bu büyük veri setlerinin üstesinden gelmek için gereken uzmanlığa, paraya ve teknolojiye sahip oldukları gerçeğini de unutmayalım. Bu tip şirketler için en küçük veri kırıntısı bile çok değerlidir ve değerli olması da çok normaldir. İş geliştirme açısından eşsiz ve güçlü iç görüler sunma potansiyelleri olabileceği için her şey toplanır ve analiz edilir. Hatta hatalar bile toplanıp analiz edilir. Örneğin arama sorgulamalarındaki yanlış yazılan kelimeler ve hatalar ait verilerin atıldığını düşünüyorsanız, bilin ki yanılıyorsunuz! Google bu veriler ile dünyanın en iyi yazım denetleyicisini yaratmak için kullanıyor.

Verinin boyutu veya sektörü ne olursa olsun, tüm işletmelerde karar alma sürecinin tam kalbinde yer alması gerektiğine inanıyorum. Elbette deneyim ve sezgi de karar alma sürecinde önemli bir rol oynuyor ama bunlar günümüz rekabetçi iş dünyasında yeterli değiller. Veri, işletmelerin ilerleyebilmek için ihtiyaç duyacağı ekstra avantajı sağlar.

Şirketler verinin değerini anladı mı?

Dell’in CEO’su Michael Dell’e göre, 2020’de ABD’de veri konusunda çalışan şirketlerin yöneteceği pazar 1 trilyon doları bulacak. Dünyanın diğer bölgelerinde de durum farklı değil. Avrupa Komisyonu, 2020 yılı itibarıyla sadece Avrupa’daki kişisel veri pazarının 1 trilyon euroya ulaşacağını, pazarın AB’nin toplam GSYİH’sının yüzde 8’ini tek başına üreteceğini hesaplıyor.

Veri ve analizi bu kadar önemli bir konu olmasına rağmen işletmelerin gündeminde üst sıralarda değil, peki, işletmelerin gündeminde neler var?

Büyük veri kütlelerinin grafiğe dönüşme konusundaki anlayışları değişiyor ve her şey dijitalleşiyor ancak tercihler hala duygusal! Gerçek değer ise Data Setlerinde! Hayatı eskiden filozoflardan anlamaya çalışırdık. Şimdi dijital platforma taşıyıp bir veriye dönüştürdük. Artık filozoflara değil, bilgisayarlara soruyoruz! İnsan davranışlarını anlamaya bir adım daha yaklaştığımız sofistike yani karmaşık bir yeni dönem başlıyor. Ancak datalar bize hayatın anlamını hala söylemiyor. O kısım hala filozoflarda!!!

Kar marjlarının daraldığı dünyada rekabetin kuralları da iklimi de çok başkalaştı. Petrol çağında tasarlanan rekabet artık çok gerilerde kaldı. Rekabetin doğası yeni iklime uygun hale gelmeli (mi)? Artan veri hacmi yükselen yeni bir veri ekonomisi yarattı. 4. sanayi devrimi, nesnelerin interneti, yapay zeka ve büyük veri gibi kavramlar tam da burada imdada yetişiyor. Bol bol veri üret, onlara farklı gözle bak ve işlediğin veriyi bir emtia olarak kullan. ‘Ne Para, Ne Petrol, asıl kıymetli olanın “Veri” olduğunu 2019 yılında Davos’ta söyleyen bizzat Japon Başbakan Abe oldu. Onu aynı şekilde Alman Şansölyesi Merkel takip etti. Dünya farkında…

Veriler yığılıyor, analistler kısıtlı!

Kuruluşların yönetmesi gereken veri miktarı arttıkça, yanlış alarmların bolluğu ve etkisiz sorun önceliklendirmesi de artacaktır. Verinin hacmi ile büyülenen iş dünyası, hem veri, hem de verinin sorunları ile nasıl başa çıkabilecek dersiniz?

Bence insanlar yakın gelecekte büyük veriyi değil, verinin sorunlarını konuşacak. Hatta gelecek on yıl içinde Martin Scorsese’nin “Wolf of the Wall Street” yani Para Avcısı filmindeki sahneleri aratmayacak “veri avcıları” sahnede yerini alacak.

Harvard Business Review Analitik Hizmetler Çalışmasında Dünya çapında 729 iş liderleri ile yapılan analizde” Veriye Dayalı Bir Geleceğe” Şirketlerin henüz hazır olmadığını açıkladılar. %32 hala statik ve geriye dönük raporlama ile çalışıyor. Hayati elementleri bilim ve teknolojiye son derece derinden bağlı olan global medeniyeti kurduk. Fakat bazı şeyleri öylesine organize ettik ki, neredeyse kimse bilim ve teknolojiyi anlayamıyor. Bilimin en büyük inputu veriyi ne okumayı ne de kullanmayı beceremeyişimizin kanıtıdır bu.

Veri ve analitik yeteneklerini geliştirme çabalarında, kuruluşların sınıfta kaldığı en kritik nokta: Veriye dayalı kurumsal evrimin en önemli kurumsal engelleri; örgütsel silolar, eski süreçler, önemli dijital veya veri analitiği becerilerinin eksikliği ve değişime olan direnç.

Geleceğin iş ve teknoloji dünyasında veri, o kadar önemli olacak ki; CEO’lar gibi, CDO’lar ağırlıklı rol üstlenecek ve şirketlerin büyük veri kaynaklarını yönetme/analiz işlerinin üst düzeyde sorumluluğunu üstlenecekler. Zira kanımca veri analisti CEO’lar da yakın gelecekte sahnede olacaklardır.

Peki, CFO’lar için Sırada Ne Var? Yanıtını Uluslararası Yeminli Profesyonel Muhasebeciler Birliği’nde FCMA, CGMA ve yönetim muhasebesinden sorumlu yönetici olan Andrew Harding’den geliyor. “Uluslararası Yeminli Profesyonel Muhasebeciler Birliği (Association of International Certified Professional Accountants) tarafından sonuçları 17 Ocak’19’da açıklanan raporda; finans ekiplerinin %89’u AI ve ML teknolojilerini benimsemeye hazır değil” diyor.

Teknolojilerden en iyi şekilde yararlanabilmek içinse finans ekiplerinin analitik düşünce, karar verme gibi alanlardaki yetkinliklerini eşzamanlı olarak geliştirmesi gerekiyor ki, konvansiyonel analitik tuzaklarına takılmasınlar.

Veri avcıları

Günümüzde büyük internet şirketleri ve yeni türeyen “veri avcıları” bu verileri topluyor, harmanlıyor, analiz ediyor ve satıyor. Örneğin, bu veri avcılarından biri olan Acxiom, herhangi bir kullanıcı hakkında 1000’i aşkın bilgiyi bir araya getirerek, eksiksiz bir profil oluşturabiliyor. Bir diğer veri avcısı ID Analytics, elinde 1,4 milyar kullanıcı hakkında 700 milyar veri bulunduruyor. Bu şirketlerin kullandığı büyük veri ve analiz sistemleri sayesinde görünüşte alakasız ve önemsiz veriler arasındaki bağlantılar kuruluyor ve ortaya bir profil çıkarılıyor. Çok basit bir örnekle açıklamak gerekirse; 58 bin gönüllü Facebook kullanıcısının katılımıyla gerçekleşen bir araştırma, “kıvırcık patates” olarak adlandırılan spiral şekilde kızartılmış patatesi sevmenin yüksek IQ göstergesi olduğunu ortaya çıkarılabiliyor. Bu sayede kullanıcının konum bilgileri, gelir düzeyi, tüketim alışkanlıkları, hobileri, tercihleri belirleniyor ve bu kullanıcıyı hedefleyecek şirketlere iletiliyor.

İngiltere’nin önde gelen inovasyon araştırma merkezlerinden NESTA’nın, Tom Symons ve Theo Bass imzasıyla yayınladığı “Me, my data and I: The future of the personal data economy” başlıklı rapor, veri ekonomisinin geleceğine dair önemli ipuçları sunuyor.

Bu şirketler verileri ne yapıyor? Müşterilerini daha iyi tanıyabilir, yeni ürünlerinin satışını hızlandırabilir, gerçek zamanlı operasyonları yönetebilir. Böylece kurumun verimliliği artar, geleceği daha rahat görebilir, oluşabilecek riskleri etkili bir şekilde azaltabilir ve en önemlisi, stratejik rekabet gücü elde edebilir. Bu şirketler yeni evli çiftleri hedefleyen mobilya üreticileri de olabiliyor; gelir düzeyi yüksek profesyonelleri hedefleyen gayrimenkul firmaları da; müşterinin kredi puanını belirleyen bankalar da…

Veri üzerinden yeni bir ekonomi doğdu. Nasıl ki, internet 90’ların başında yeni bir ekonomi başlattıysa verilerde yeni bir ekonomi yaratarak iş modellerini dönüştürecek yeni güç. Veri zenginliği içinde boğulan şirketler hala rekabetçi kalmaya çalışıyor. Ancak verinin gücüne ve detaylarına nasıl bakacaklarını bilmiyorlar. Veri kâşifleriniz varsa -ben buna veri çevirmenleri/çözümleyecileri diyorum- milyon dolarlık yatırımlara gerek yok. Çünkü 10 milyonlarca dolar yatırması gerekiyor gibi bir algı var. Bu algı genellikle BT yatırımlarına yönelik bir algıdan başkası değil. Oysaki veri yatırımlarınıza vereceğiniz öncelik gerçek değeriniz olacaktır. Stanford, MIT ve Columbia üniversitelerinden araştırmacıların hazırladıkları bir çalışmaya göre, veri ve bilişim gücündeki sıçrayış büyük şirketlerin daha ucuz sermaye temin etmelerini sağladı ve bu temel etkenin, verinin gücü olduğunu söylüyorlar. Burada madalyonun öteki yüzündeki yatırım firmaları ve hedge fonlar da belirsizlikleri azaltmak için büyük miktarda veriyi işlemden geçiriyorlar. Ve eğer bir şirket, yatırımcıların beklentilerine yönelik belirsizlikleri azaltacak şekilde daha fazla veri sunuyorsa, bu onların finans maliyetini azaltacaktır. Bu durumu biraz daha ayrıntılı açıklamak gerekirse, büyük şirketler yatırımcılar için daha fazla veri üretiyor; yatırımcılar da bu büyük verileri artık daha düşük maliyetle analiz edebiliyor. Önemli olan karar alma süreçlerinizin merkezine veriyi konumlandırmak ve bu vizyonun şirket kültürüne dönüşmesine sağlamak ve hayata geçirebilmek olmalı. Hepimizin bildiği gibi veriyi daha şeffaf ve daha yüksek frekansta kullanılabilir hale getirerek daha fazla katma değer daha fazla rekabet üstünlüğü sağlayacaktır.

Geleceğin nasıl olacağını kestirmek güç, ancak kesin olan bir şey varsa o da verinin insanların ve şirketlerin verecekleri kararlarda en önemli katalizör olacağı açıktır. Şirketinizin gerçek değeri verilerinizde saklı! Siz siz olun hayatın anlamını ve değerini verilerde değil filozoflarda aramaya devam edin.

Veriyi yatırımlarımıza dönüştüreceğiniz bir gelecekte görüşmek üzere,

Exit mobile version