Oğlum doğdu, anneliği bilmem ama babalık sonradan öğrenilen bir şey. Çevremdeki deneyimli babalara sık sık soruyorum;
- Gece uykuları ne zaman düzene girer?
- İlk 9 aydan sonrası rahat
Zaman geçiyor, uyku sorunu düzeliyor fakat başka bir zorluk çıkıyor:
O ne zaman biter? 3 yaşında biter.
Bu ne zaman biter? 5 yaşında biter.
Şu ne zaman biter?
Bir gün “sanırım en deneyimli (belki de en bıkmış) baba oydu” birisi dedi ki “bitmez ve bitmeyecek”.
Evet bitmiyor ve bitmesin de. Çocuk büyüdükçe dertleri de büyüyor ve sen çocuğunla arkadaş olabildikçe o dertleri de birlikte çözüyorsun.
Ben artık diyorum ki; ben her gün yeni babayım. Her gün çocuğumun yeni bir hali ile karşılaşıyorum ve her gün babalığı yeniden öğreniyorum. Her gün değişse de babalığımın içeriği yine de değişmeyen şeyler oluyor ve ben değişmeden o şeyler değişmiyor.
Hayat da aslında benzer. Biz değişmedikçe yaşadıklarımız değişmiyor. Fakat bazı şeyler biz değişince de değişmiyor ve bunlar biraz da karşı tarafa bağlı şeyler oluyor. Yine de bazı şeylere dikkat edilirse ve anlamı çözülebilir ve bilinirse sanki daha huzurlu yaşarız. Resmi okumak da diyebiliriz buna. Bunu yapabilmeniz için önce ortada bir resim olduğunu görmeniz gerekir. Ortada hep bir resim vardır ama siz ya çok yoğun çalıştığınız için ya da tatlı tatlı uyuduğunuz için resim falan görmüyor olabilirsiniz. Ortada hep bir resim vardır ve okumak için önce kafanızı kaldırıp bakmanız gerekir. Bütün her şey bu bakışla başlar ve sonrası biraz akıl çalıştırma biraz deneyim ile gelir.
Yönetici sadece bir kişiye mi farklı davranıyor?
Alanımız iş olduğu için biz de iş yerinden resimlerle dolu bir galeriye gidelim. Basit bir resimle başlayalım: Ressamın amacı belli, renklerin tonları belli, manzara belli. Resmimizin adı; yöneticiniz herkese benzer tavırlar sergilerken sadece size “değişik” tavırlar sergiliyor. Bu basit resmi bile “herhalde huyu böyle” diye anlamlandırıp geçenler oluyor.
O iş öyle değil sevgili okurum, burada alenen sizinle ilgili bir konu var. İster görmezden gelin ister o tarafa bakmayın ama burada size özel bir durum var. Bu durum olumlu da olabilir olumsuz da ama günün sonunda bu durum size özel bir durum ve anlamanız, çözmeniz gerekir. İş yerleri esasında hatırı sayılır sürelerin geçtiği yaşam alanları ve bu resimleri görmez ve yönetmezseniz oluşan manzaralar uykunuzu kaçırabilir. Bugün hoşunuza giden resim yarın çok rahatsız edebilir. Yöneticilerin eğer tek kişiyi yönetmiyorsa kişiye özel bir tavrı olması ya o kişiyi ya da diğer takım üyelerini rahatsız eder. Yöneticinin kişisel bir tavır alma lüksü yoktur.
Bütün takıma tavır alan yönetici
İkinci resme geçelim, bu nadide eserimizde ressam yine her şeyi net anlatmış görebilene. Bu eserimizin adı; yöneticiniz tüm takıma tavır almış. En sevdiğimiz resimlerden zira çok örneği yok ama arada da denk geliyoruz. Bu resme şöyle tepki veren arkadaşlarımız oluyor “ayy iyice manyadı bu ve koro halinde onay alıyor tüm takımdan” herkes memnun. Değil sevgili arkadaşım, herkese tavır alan bir kişi bir değişimin eşiğinde olabilir, takımla bağları koparmaya hazırlanıyor olabilir, herkes içerisinden seçim yapmak zorunda kalmış olabilir, belki işten çıkarma yapacaktır ya da yapmakta çok zorlanacağı bir şeyin eşiğine gelmiş olabilir. Bu tür durumlarda herkesle mesafeyi aralamak çok insani bir tepkidir kişisel bir sorunu olduğunu düşündüğünüz kişinin sorunu bizzat sizi de ilgilendiren büyük bir değişimin habercisi olabilir.
Egosu şişkin yönetici
Bir diğer resme geçelim. Bu resmimizin adı kısa; ego şişmesi. Ego şişmesi, balon şişmesi ile aynı dinamiklere sahiptir. İnsan da balon gibi sönük halde fark edilmez ancak şişmeye başladıkça fark edilir hale gelir. Balonlu organizasyonların tamamında balon başrolde gibi görünmesine rağmen balonu şişiren genelde sahne arkasında kalır ama burada bilmeniz gereken en önemli faktör balon değil balonu şişirendir. Eğer yöneticiniz balon gibi şişmeye başladıysa onu şişiren birisi mutlaka vardır. Bu balonu en iyi şişiren kişi de genelde yöneticinizin de üstü ya da üstleridir.
“İşini iyi yapıyorsun, aslansın, kaplansın” türünden şişirmeler yöneticinizin aynı yüzünü güneşe dönen ayçiçekleri gibi olmasını sağlar ancak burada dikkat! Yüzünü güneşe dönen bu ayçiçekleri sırtını takımına dönüyor olabilir. Yani şişirdikçe her şeyi kendisinin yaptığını düşünen bu arkadaşlar gerçeklikten uzaklaşabilir. Takım içerisinden de yöneticisini şişiren olabilir ama takımın nefesi ile üst düzey yöneticinin nefesleri eşit kuvvette olmadığından, ani ego şişmelerinde kuvvetli nefes ihtiyacı vardır. Ego bazen söylenenlerden değil de kişinin içinde düşündüklerinden ya da belki terfisinden de kaynaklanıyor olabilir. Makam, mevki insan turnusolu gibidir. Birisi makam aldığında egosu şişiyorsa bilin ki balondur. Makam mevki geçicidir ama insan balonsa balondur ve her balon gibi egoyu da fazla şişirseniz patlar.
Yeni yöneticiden popülist sözler
“Hepinizi çok seviyorum, bu yolda hepinize ihtiyacım var ve ben sizlerin sayesinde bu yeni görevi üzerime aldım. Her fikir benim için çok değerlidir. Size çok güveniyorum ve her zaman şeffaf olacağıma, ulaşılabilir olacağıma, her zaman aranızda olacağıma söz veriyorum.”
Bu resmimizin adı; sakın tek bir yalan daha söyleme çünkü inanırım. Yönetici yeni atandığı görevinde bu yeni koltuktan biraz çekiniyorum diyemez de bu yukarda yazdıklarımı der. O yüzden kalabalık olalım, saflarımız dağılmasın gibi popülist konuşmalara sıklıkla başvurur. Ancak koltuğa alıştıkça kopmalar başlar. Önce aranızda görmemeye başlarsınız sonra fikirlerinizin alınmadığını görürsünüz sonra ulaşamazsınız ve en son da şeffaflık sahneyi terk eder. Yalnız kaldığı için şikayet eden, her şeyin kendi sayesinde başarıldığını düşünen yönetici bu resimde gerçeklikten kopar. İşin kötüsü göreve yeni geldiğinde bu konuşmayı yapan çiçeği burnunda yönetici samimidir ve o konuşmayı çok içten yapmıştır yani henüz kendisi de bu sözlerin altında kalacağını bilmiyordur.
Ne demiştim? Her gün yeni babayım her gün oğlumla yeniden tanışıyorum ve her gün acemiyim. Fakat bazı şeyler yani bazı davranış paternleri değişmiyor. “Çocuk sürekli ağlıyorsa koliti vardır” demek gibi, iş dünyasında da verdiğim örnekler genellikle bazı ortak rahatsızlıklara işarettir. Bu davranışlar doğaldır ve sergilenmesinde bir olağandışılık yoktur. Ancak önemli olan bu davranışları okumak, anlamak ve sonunun nereye varacağını kestirebilmektir. Ancak bu şekilde iş yaşamında huzur bulunabilir.
Aristo’nun bir sözü var: “Aklı başında kişi hoş olanın değil, acı vermeyenin peşindedir.” Bu söze çok katılmasam da bence aklı başında kişi ne olduğuna değil de neden öyle olduğuna daha çok kafa yorarsa iş hayatında huzura yaklaşabilir.

