- Hmmmmm… Seeennn dört vakte kadar kesin yavaş çalışırsın
- Ama Ahmet Bey daha yeni çalışmaya başladık, bunu bilemeyiz. Ayrıca dört vakit nedir?
- Ay
- Efendim?
- Aydır o ay, dört ay
- Yani?
- Yani dört aya kadar kesin işi savsaklarsın
- Ama Ahmet Bey sanki biraz haksızlık oluyor!
- Bak bu da ilginç, çevrende olup bitene kayıtsızsın Veli
- Nasıl?
- Öyle işte, idrak yeteneğin yüz üzerinden 20
- Ama yani elinizdeki kağıda bakarak bu sonuca nasıl vardınız anlamadım ki!
- İdrak yeteneğin iyi olsa anlardın. Bak testin doğruluğunu kanıtlamış olduk
- …
- Takım oyuncususun, bak bu güzel. Bizim ekip iyidir, kesin seversin
Nice evladımız, nice testlere ve onlardan fal okuyan nice yöneticiye kurban gitti bu memlekette. Hep savunurum bilirsin sevgili okurum, yurt dışından aşırma yöntemlerle kendi iş hayatımızı iyileştiremeyiz. Ancak burada kastım; kendi testimizi kendi insanımıza göre kendimiz geliştirelim demek değil. Kişilik testleri, envanterler, çeşitli markaların çeşitli yaklaşımları insanı çözmeye yetmez.
Testlerin sonuçlarına bakıyorsunuz, kişiliğiniz bir teste göre agresif çıkarken bir diğerine göre mülayim çıkabiliyor. Hatta artık bu konu o kadar karışık bir hal aldı ki testin sonucunu okumak bile bir bilim insanı olmanızı gerektirecek noktaya geldi. Renkler, puanlar, yorumlar, bağlantılı değerlendirmeler…
- Ben kırmızı çıktım, sen?
- Ben iki puanla mavi çıktım yaaa, tüh!
- Kaydırdın mı acaba?
- Neyi, kişiliğimi mi?
- Yok işte, işaretlerken…
- Ne bileyim, çok analitik de hissetmiyorum ama nasıl oldu anlamadım
- O değil de bizim müdür ne düşünür acaba?
- Sen azıcık hırslı görünme bari
- Değilim ki zaten
- Olsun kırmızı çıkmışsın
- Ya ne bileyim
- Keşke ben kırmızı çıksaydım
- Neden, daha mı iyi?
- Başarılı olmak için bir kırmızın illa olmalı bence
- Bence ilgisi yok hepsinin resimde bir yeri vardır
- Yok bence öyle değil, kırmızı çıksam iyiydi. Müdür ne düşünür acaba sonucu görünce? Ben biraz dikkat etsem iyi olur
Bu diyaloğu uzattıkça uzatırız ama neresinden tutsak üzücü. Bir de sonuca bakıp bir şey düşünecek bir otoritenin nefesini ensende hissetmek üzerine tuz biber oluyor bu tür test sonuçlarının. Takım oyuncusu değilsin, problem çözme yeteneğin zayıf, hedef odaklı değilsin, lacivert değilsin, neyim ben? Morsun.
Yıllardır amacım insanı modellemekti, hatta bunun için kendi alanımda okuduğum kadar psikoloji, sosyoloji, felsefe kitapları okudum ancak ne ben (hadi beni geçtim) ne de bu işi meslek olarak edinmiş yüzlerce bilim insanı bunu yapamamışken 40-50 soruda insanı modellemek bana gerçekten hem mümkün hem de mantıklı gelmiyor.
Ben bu yazıyı yazmazdım çünkü bu testler biraz demode oldu ve biraz da biz artık akıllandık diye düşünüyordum. Fakat sevdiğim bir arkadaşım beni aradı ve dedi ki “Sen bu testleri birlikte çalıştığın ekibe yapıyor musun?” Bunca yıldır çalışıyorum, bu testlerin çok çeşidine girdim, raporlarımı okudum, düşündüm, kendimi o sonuçlara benzetemeyince güldüm kapattım. Çalıştığım hiçbir yönetici de eline benim sonuç raporumu alıp beni karşısına oturtup “Devrim, stratejik düşünme becerilerin pek zayıfmış, azıcık stratejik düşün” demedi. Aksine, benim yöneticilerim de bu testlere benim baktığım açıdan baktılar hep. Arkadaş bana bu soruyu sorduktan sonra düşündüm “iş hayatında ne şanslıymışım” diye ya da belki yöneticilerim şanslıydı (şaka şaka ben şanslıydım). Yöneticisi, arkadaşımı alıp testin sonuçları üzerinden tek tek geçmiş. Yöneticisini tanımam ama tanısam böyle yapmamasını önerirdim.
Sevgili yöneticim; birlikte çalıştığın insanlara bir test yaptırıp onları tanıyamazsın. Güçlü yönlerini, desteklenmeye ihtiyacı olduğu yönlerini testler sana söylemez. Belki testi çok ideal sonuçlar verecek ama kimse ile anlaşamayacak, işini sevmeyecek, takımı ile iletişim kuramayacak. Belki test sonuçları istendiği gibi olmayacak ama en iyi çıktıları üretip takımın yapıştırıcısı olacak. Ya da belki şu an çalıştığın ve çalışmaktan çok memnun olduğun bir arkadaşının testi hiç iyi sonuçlar vermeyecek.
“Ama sevgili yazar, bu testler birer araç değil midir? Yani çalışanımı tanımak için kullanmıyorum elbette ama ipuçları vermesi açısından kullanmamız iyi değil mi?” Doğru, araçtır haklısın sevgili yöneticim ama denizde traktörden ne kadar fayda beklersen bu araçlardan da o kadar fayda beklemelisin. Ayrıca ipucu falan da bekleme, illa ki bir ipucu bekliyorsan yanlış ipin ucunu tutma ihtimalin olduğunu da düşün.
“Peki ne yapmalıyım sevgili yazar?” Pek sevgili yöneticim, aslında yapman gereken şey çok basit; önce bu testleri mümkünse birlikte çalıştığın arkadaşın tam olarak gözleri önünde kapat ve bir kenara koy ve sonra, eğer yeni çalışmaya başlamışsanız içinden geldiği şekilde onu daha tanımadığını, bunun için zamana ihtiyacın olduğunu söyle. Teste bakarak germe ortamı. Beklentilerini, ekibi anlat, amacınızı, hedefinizi anlat, acele etmemesi gerektiğini söyle, stres yapmanın iyi bir şey olmadığını söyle, kendinin de hala öğrenme aşamasında olduğunu, senin de onun desteğine ihtiyacın olduğunu ve bu işi birlikte yapacağınızı söyle.
Hali hazırda ekibinde çalıştığın bir arkadaşın için test sonuçlarına bakarak yorum yapma. Çünkü bu, ben kendi gözlemlerime değil teste inanıyorum demek olur. Zaten az ya da çok bir süre birlikte çalıştınız, artık onun yaptığı işle, takıma uyumu ve katkıları ile ilgili bir görüşün oluştu. Şimdi artık geri bildirim verme zamanı. Ancak bu bildirimi nasıl verdiğin de çok önemli. Bir fidanı büyütmeye çalışırken kırmamak lazım. Amacın; onun sağlıklı büyümesi, kızarak ya da kötü hissettirerek gelişmesini önlemek değil. Adı üzerinde sevgili yöneticim, senin işin yönetmek ama sadece işleri veya çıktıları, idari yönetim değil, ekibinin işleri de değil senin işin. Senin işin insan ile sevgili yöneticim. İnsanı anlamak zordur; öncelikle kendini arka plana atacaksın, izleyeceksin, düşüneceksin, dinleyeceksin, bazen anlam verilemeyecek ama sen onu kırmamak için isteklerini daha öteye atacaksın. “Emir veririm olur” demeyeceksin, sonunda bir yerlerde isteklerine ulaşacaksın ama ona rağmen değil, onunla birlikte ulaşacaksın. Çalışanın kendisine ihtiyaç duyulduğunu hissedecek, önemli olduğunu hissedecek, desteklendiğini hissedecek ve senden gelen geri bildirimlerin onu ileriye taşıdığını bilecek ama o bildirimler sadece senden gelecek, otomatik bir araçtan değil. Yani sevgili yöneticim, işin içine beynini de kalbini de katacaksın.
Zor geldiyse eğer ya da hiç gözlem yapmadıysan daha kolay bir yolu daha var: Test falan pahalı şeyler sevgili yöneticim, boşuna şirketine de yük yaratma. Al çalışanın elini avuçlarının arasına, aç avcunu ve başla anlatmaya: “Bak Veli, bu stratejik düşünme çizgisi. Sende biraz kısa. 2 bilemedin 3 yıla biter senin strateji, taktik konuları. Bak bu uzun çizgi takımla birlikte çalışma çizgisi. Çok iyi ama şurada hırslılık çizginle kesişiyor, dikkat etmen lazım. Bak hırslılık çizgin kırmızı. Ha yok kırmızı değilmiş o! Lekeymiş, silince geçti…”