Neden önemli: Bu dönüşüm, hem enerji arz güvenliğini koruyarak hem de karbon nötrlüğü hedeflerine ivme kazandırarak Çin’in enerji politikasında tarihi bir değişime işaret ediyor.
Çin, enerji dönüşümüne yönelik radikal bir strateji geliştiriyor. “Kömürden Nükleere” (C2N) adı verilen bu yaklaşım, atıl durumdaki kömür santrallerinin nükleer enerji tesislerine dönüştürülmesini öngörüyor. Bu hamleyle ülke, enerji altyapısını korurken karbon emisyonlarını azaltmayı hedefliyor.
C2N stratejisi, mevcut santral altyapılarının ve şebeke bağlantılarının yeniden değerlendirilmesine olanak tanıyor. Böylece yeni yatırım maliyetleri azalırken, temiz enerji geçiş süreci hızlandırılıyor. Uzmanlar, bu dönüşüm programının başarıya ulaşması durumunda Çin’in enerji tarihinde önemli bir dönüm noktası olacağını belirtiyor.
Çin, kömürden nükleer enerjiye geçişi hızlandırıyor
Çin, kıyı bölgelerindeki enerji santrallerini dönüştürürken mevcut şebeke ve su altyapısından stratejik şekilde yararlanmayı planlıyor. Yüksek Sıcaklık Gaz Soğutmalı Reaktörler (HTGR) ve Erimiş Toryum Tuz Reaktörleri (MSR), geleneksel reaktörlere kıyasla daha yüksek buhar sıcaklığı üretme kapasitesine sahip. Bu teknolojik avantaj, mevcut kömür türbinlerinin yüksek verimlilikle çalışmaya devam etmesini sağlarken, enerji dönüşüm sürecini de önemli ölçüde kolaylaştırıyor.
HTGR teknolojisi, daha az fiziksel alan ve su kaynağı gereksinimiyle öne çıkarken, kömür santrallerinin buhar sistemleriyle doğrudan uyum sağlayabiliyor. MSR reaktörleri ise su ihtiyacı olmaması nedeniyle ülkenin iç bölgelerinde bulunan santraller için ideal bir çözüm sunuyor.
Yeni nesil nükleer reaktörler kullanım alanlarını genişletiyor
Çin’in enerji dönüşüm stratejisi, mevcut kömür santrali altyapısını korurken karbon nötrlüğüne ulaşmayı hedefliyor. Ülkenin 1,19 teravat seviyesindeki kömür santrali kapasitesinden 2030’a kadar 100 gigavatlık bölümünün emekliye ayrılması planlanıyor. “Kömürden Nükleere” (C2N) girişimi, bu dönüşüm sürecinde kritik bir rol üstleniyor.
Yüksek Sıcaklık Gaz Soğutmalı Reaktörler (HTGR), bu stratejinin teknik temelini oluşturuyor. Bu reaktörler, minimum arazi kullanımı gerektiriyor ve pasif güvenlik sistemleri sayesinde erime riskine karşı doğal koruma sağlıyor. Dördüncü nesil reaktör teknolojilerinin, gelişmiş güvenlik özellikleriyle hem teknik standartları karşılayacağı hem de kamu kabulünde avantaj yaratacağı öngörülüyor.
Çin, karbon emisyonlarını azaltma hedefinde önemli bir adım atıyor
Küresel enerji kaynaklı karbon dioksit emisyonlarının yaklaşık %30’u kömür santrallerinden kaynaklanıyor. Çin’de bu oran daha da yüksek seviyede seyrediyor; elektrik üretiminin yarısından fazlası kömürle çalışan santrallerden sağlanıyor. Nükleer enerji ise işletme sırasında sıfıra yakın emisyon değerleri sunarken, yaşam döngüsü emisyonları rüzgâr enerjisiyle karşılaştırılabilir seviyelerde kalıyor.
China Energy Engineering Group Co (CEEC) kıdemli mühendisi Li Xiaoyu, Kömürden Nükleere (C2N) dönüşüm sürecinin birkaç on yıl gerektirebileceğini ifade ediyor. Xiaoyu ayrıca, füzyon teknolojisindeki olası gelişmelerin bu dönüşümü fisyon reaktörlerinden füzyon santrallerine yönlendirebileceğini belirtti.
Çin’in bu stratejisi, 2060 karbon nötrlüğü hedefleriyle doğrudan paralellik gösteriyor. Kömürden nükleere dönüşüm hem enerji arz güvenliğini güçlendirecek hem de çevresel etkileri azaltacak büyük bir adım olarak öne çıkıyor.





