Çin otomasyon devrimi ile üretimde yeni bir dönem başlattı

Robotların yönettiği fabrikalar, Çin’i küresel üretim rekabetinde Batı’nın önüne taşıyor.

Batılı otomotiv ve enerji sektörü yöneticileri, Çin’deki elektrikli otomobil fabrikalarını gezdi. Üretim anlayışında yaşanan dönüşüm karşısında büyük şaşkınlık yaşadılar. Üretim hatları neredeyse tamamen otomatik hale gelmiş durumda. Robotlar 24 saat boyunca aralıksız çalışıyor. Bu tesisler, Avrupa ve ABD’deki üretim modellerinden çok daha ileri bir seviyede yer alıyor. Çin otomasyon devrimi, Ford, Fortescue ve Octopus Energy gibi şirketlerin yöneticileri tarafından yalnızca teknolojik bir atılım olarak değil, aynı zamanda küresel rekabetin yeni merkezine dönüşen bir hamle olarak yorumlanıyor.

İnsansız üretim otomotiv sektöründe yeni bir çağ başlattı

Çin artık düşük iş gücü maliyetiyle değil, yüksek teknolojiye dayalı üretim gücüyle anılıyor. Ülkedeki otomotiv tesisleri ise insan müdahalesine neredeyse hiç ihtiyaç duymadan çalışıyor. Ayrıca “karanlık fabrika” olarak adlandırılan bu tesislerde robotlar, ışığa gerek duymadan üretim yapabiliyor. Montajdan kalite kontrolüne kadar tüm süreçler, otomatik sistemler tarafından kesintisiz şekilde yürütülüyor.

Fortescue’nun kurucusu Andrew Forrest, Çin’deki fabrikaları gezdikten sonra gördüklerini “İçeride insan yok, her şey robotik” sözleriyle dile getirdi. Bu sistem, sadece üretim verimliliğini artırmakla kalmıyor aynı zamanda hata payını da en aza indiriyor. Uluslararası Robotik Federasyonu’nun verileri, Çin’in endüstriyel robot kullanımında küresel lider konumunu teyit ediyor. Ülkenin faal endüstriyel robot sayısı, Almanya, ABD ve Birleşik Krallık’ın toplamını geride bırakmış durumda. Bu tablo, Çin’in endüstriyel stratejisinin ucuz işgücü temelli üretimden, ileri teknolojiye dayalı akıllı üretim sistemlerine doğru evrildiğini gözler önüne seriyor.

Otomasyon devrimi Çin’in üretim anlayışını kökten değiştiriyor

The Telegraph’a konuşan uzmanlar, Çin’in artık “daha fazla üretmekten” ziyade “daha iyi üretmeyi” hedeflediğini belirtiyor. Ülke, üretim sürecine yapay zekâ, sensör teknolojileri ve makine öğrenimi sistemlerini entegre ederek üretim kalitesini yeniden tanımlıyor. Ford CEO’su Jim Farley, “Eğer bu yarışı Çin’e kaybedersek, Ford’un bir geleceği olmayacak.” sözleriyle endüstrideki dönüşümün boyutuna dikkat çekiyor.

Octopus Energy’nin kurucusu Greg Jackson da Çin’in artık düşük maliyet yerine fikir üretimiyle rekabet ettiğini ifade ediyor. Çinli üreticiler, yeni bir teknolojiyi prototip aşamasından seri üretime haftalar içinde taşıyabiliyor. Buna karşın Batı’da benzer süreçler yıllar sürebiliyor. Avrupa hâlâ yapay zekâ ve otomasyon konularında etik tartışmalar yürütüyor. Çin ise bu teknolojileri doğrudan üretim sürecine entegre etmiş durumda.

Elektrikli araç üretimindeki atılım küresel pazar dengesini değiştiriyor

ABD ve Avrupa, Çin’in elektrikli otomobil sektöründeki yükselişine çeşitli korumacı önlemlerle karşılık vermeye çalışıyor. Ancak BYD, XPeng ve Xiaomi gibi Çinli markalar Avrupa pazarında hızla güç kazanıyor. Çin, yerli markalara sağladığı devlet desteğiyle rekabet avantajı elde etti. Uzun vadeli teknoloji yatırımları da bu başarıyı destekliyor. Üretim süreçlerindeki hız farkı sayesinde ülke, Batılı üreticiler karşısında belirgin bir üstünlük sağladı.

Uzmanlara göre Çin’in geliştirdiği üretim modeli, yalnızca otomotiv sektörünü etkilemeyecek. Bu sistem, küresel ekonominin genel dengesini de değiştirecek. Eğer Batı ülkeleri otomasyon süreçlerini hızla yenilemezse, Çin’in kurduğu endüstriyel ekosistemi yakalamak her geçen gün daha zor olacak.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu