BYOD akımına olan aşırı ilgi, IT departmanlarını fazla çalışmaya zorlamış ve iş yükünü artırmıştı, en azından bu yıla kadar.
Son 12 ay boyunca CIO’lar gururlarını bir yana bırakarak BYOD kavramını benimsediler. Mobil cihaz yönetim firmaları bu yönde çalışmalarını arttırırken, yöneticiler de güvenlik işini daha da ciddiye almaya başladılar. Diğer yandan da avukatlar BYOD konusunda sıkı bir çalışma içine girerken, BYOD kullanıcıları da işe götürdükleri cihazların sayısını ve çeşidini artırmaya devam etti.
Araştırma kuruluşu Aberden Group’tan Andrew Borg, 2013 yılında şirketlerin BYOD’a olan yaklaşımlarında büyük değişiklikler olduğuna dikkat çekiyor. Aberdeen Group, ocak ayında yaptığı bir ankette katılımcıların dört üçünün şirketinde yürürlükte olan bir BYOD programlarının olduğunu ortaya koydu. Ancak programı uygulayan şirketlerin üçte ikisinin “her şey olur” mantığıyla hareket ettiği bilgisi de yer aldı. Yani ortada uyulması gereken bir kurallar listesi yoktu. BYOD, çalışanlar için aynı zamanda özellikle tüketici teknolojisinin önünü kapatan IT’ye karşı ayaklanmanın bir yolu idi.
CIO’lar da oyuna dahil oldu
Yılın başlangıcında BYOD, IT’yi oyun dışı bırakmak için bir isyan hareketi gibi görülüyordu. Bu yıl IT için taktik değiştirme ve oyuna geri dönme yılıydı. Öyle de oldu. CIO’ların çoğu IT departmanı kültürünü değiştirdi ve yeni uygulamalar da kolayca benimsendi.
Genel anlamda IT işletmenin isteklerine karşı daha sorumlu ve pozitif olmaya başladı. Buna örnek olarak, National Geographic’in IT departmanı engelleri kaldırarak çalışanların istedikleri uygulamaları kullanmasına izin verdi. Bu kolay bir şey değildi. CIO’lar, BYOD ile baş edebilmek için teknolojiyi değiştirmek, bunun için de açık kapı uygulaması getirmek istiyorlar.
Forrester Research’ten David Johnson , “Bu yolun sonunda iyi yapılandırılmamış cihazlara karşı daha dayanıklı ve bu cihazları daha fazla tolere edebilen bir IT yapısı bizi bekliyor.” diyor ve ekliyor: “Şirketlerin sıfır güven modeli gibi tüm cihazları tehlike unsuru olarak gören ve güvenli ağ kavramını yok eden modellere ilgiyle yaklaştığını görüyoruz. Bu, bizim ‘ekstrem’ olarak nitelendirdiğimiz, uç olaylardan biri.”
CIO’lar mobil cihaz yönetim firmalarına verdikleri destek ve IT’yi bir BYOD olanağı sağlayıcısı olarak oyuna dahil ettikleri için teşekkür edebilirler. Firmalar BYOD’a uymanın, uymamaktan daha karlı olduğunu düşünüyor ve bunu da Edward Snowden (NSA) örneği ile pekiştiriyorlar. Zayıf BYOD güvenliğinin sonuçlarını ve tehlikede olan paranın önemini fark eden birkaç yönetici ise IT’den yardım istiyor. Borg, mobil güvenlik yönetimi firmalarının ve analistlerin verdiği eğitimin işe yaramaya başladığını söylerken, yöneticilerin ise bu sorumluluğun kendilerinde olmasını istemediğine dikkat çekiyor.
BYOD’un kıyamet günü yakın sayılmaz
Tabii ki herkes kıyametten kurtulmuş değil. “Birçok şirket hala BYOD tedbirleri ve güvenliğiyle boğuşmaya devam ediyor” diyor Johnson. Bu problemin bir parçası da 2013 yılında BYOD üzerinden üst düzey bir saldırı gerçekleşmemiş olması. CIO’ların uyarıp durduğu kıyamet günü, gerçekleşmedi. Tüm korkulara rağmen BYOD bu yıl veri riski taşımadı ve IT’nin güvenlik endişeleri, kontrolü yeniden kazanmak için yapılan bir girişim olarak görüldü.
İşin iyi yanına bakacak olursanız BYOD politikaları yasal düzenlemeler sürecine girerek daha dengeli bir hal alıyor. 2013’ün ilk yarısında şirketler çalışanlarını şirketin BYOD cihazları izleme, cihazlara erişme ve diğer haklarını savunan, acımasız BYOD kullanıcı anlaşmaları imzalamaya zorluyorlar ve çalışanların gizlilik beklentilerini yerle bir ediyorlardı.
Ancak 2013’ün ikinci yarısında ABD’de Ulusal Çalışan İlişkileri Masası Genel Konseyi’nden bir grup, BYOD’ye ilişkin, Ulusal Çalışan İlişkileri Anlaşması’nın yedinci bölümünü ihlal eden uygulamaları araştırmakla görevlendirildi. Diğer bir deyişle NLRB’ye göre alınan güvenlik önlemleri çalışanların kendi aralarında geçen, özel konuşmaları da izlediğinden, “uygunsuz” bulundu.
“Genel Konsey’in gizlilik tedbirlerinde yoğunlaşması, şirketlerin BYOD politikalarını gözden geçirmelerine neden oldu ve şirketler adli takipten kaçınmak için ellerinden geleni yaptılar.” diyor McDermott Will & Emery’den avukat Heather Egan Sussman.
Tabletler ve dizüstü bilgisayarlar BYOD çerçevesine giriyor
Yılın ikinci yarısındaki BYOD gelişmeleri, olgunlaştırma politikalarıyla sınırlı kalmadı. Forrester’ın IT yöneticileri, karar merciileri ve iş teknolojilerinin son kullanıcılarından oluşan 35 bin kişilik bir grup üzerinde yaptığı anket, birtakım gelişmeleri ortaya koydu.
Oyuna yeni dahil olanlar için BYOD, akıllı telefonlardan ibaretti. Ancak Forrester’ın anketi tablet ve akıllı telefonların BYOD alanına girmeye başladığını gösterdi. Apple iPad’ler kurumsal alanda diğer BYOD tabletleri hala domine ediyor, buna rağmen Android tabletler arayı hızlıca kapatıyor ve gelecek yıl Apple’ı yakalayabilir. Sürpriz bir şekilde, Microsoft Windows 8 kurulu tabletler bu yıl kurumsal alanda pek karşımıza çıkmasa da, 2014’te mağazalarda ivme yakalayabilir. Johnson “Daha fazla bilgisayar ve tabletin BYOD politikasına dahil edildiğine tanık olduk.” diyor.
Görünmeyen zararlara, verimlilik kazanımlarının ölçüm zorluğuna ve çalışan gizliliği ihlallerine ilişkin endişeler, BYOD hareketini durduramadı. İş hayatının ve özel hayatın tek bir mobil cihazda harmanlanması, rahatlığın yanında gizlilik sorunlarını da beraberinde getiriyor. Şirketler BYOD’nin geri döneceği kesin olmayan bir yatırım olduğunu düşünse de artık buna yöneticiler değil, çalışanlar karar veriyor. Ve BYOD’u istiyorlar. Borg, “Golf sahasında iş e-postasını okumak ve ofiste Facebook’u kontrol etmek, modern hayatın bir gereksinimi ve beklentisidir.” diyor. Kısacası bu yıl, BYOD’nin bir standart haline gelmesi için birçok aşama kaydedildi