Turkcell Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Serkan Öztürk: “Yapay zekanın tam kullanımı için güçlü bir altyapı şart!”

Dijitalleşmeyle birlikte yapay zeka ve RPA gibi çözümler günümüzde uygulansa da arkasında güçlü bir mobil teknoloji olmayınca, kullanımları sınırlı oluyor. Bu çözümlerden tam fayda sağlamak için güçlü ve hızlı bir altyapının şart olduğunu vurgulayan Turkcell Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Serkan Öztürk, “Yeni nesil mobil teknolojiler ile mekandan bağımsız mobil teknolojiler sunulduğunda, servislerin kullanım sayısı ve alanı çok hızlı bir şekilde artacak.” dedi.

Türkiye’nin en köklü GSM operatörlerinden biri olan Turkcell’de Bilgi ve İletişim Teknolojiler birimine liderlik eden Serkan Öztürk’ün Turkcell serüveni, 2000 yılına kadar uzanıyor. “Dünyanın ilk dijital operatörü” olan Turkcell’de, iş zekası çözümlerinden müşteri deneyimine kadar birçok görevini bugüne dek başarıyla sürdürdü. Eylül 2015’ten beri Turkcell Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı rolünü üstlenen Serkan Öztürk’ün bilgi ve iletişim teknolojilerindeki uzmanlığı ise dijital dönüşümün en önemli yapı taşlarından. Serkan Öztürk ile pandemi ile hızlanan bu dijital çağın teknolojik ihtiyaçlarından Turkcell’in 2022 stratejisine kadar uzun soluklu bir sohbet gerçekleştirdik…

Uzun süren Covid-19 salgını döneminde bu olağandışı durumu yönetme noktasında kuşkusuz IT departmanına çok iş düştü. Tabii bir yandan da uzaktan çalışma gündeme geldi. Özellikle IT gibi her an kriz oluşabilecek bir bölümü uzaktan nasıl yönettiniz? 

Dünya genelindeki etkisiyle herkese tarihte benzeri görülmemiş deneyim ve dönüşümler yaşatan COVID-19 salgını sağlıktan eğitime, ulaşımdan iletişime kadar neredeyse her sektörde köklü değişimlere yol açtı. Sosyal hayat, sağlık ve eğitim dünyası, yeni teknolojiler ve iş yaşamı başta olmak üzere birçok açıdan eşi görülmemiş bir değişimden geçiyoruz. Bu nedenle bizim gibi bilgi ve iletişim teknolojilerini yönetenlere büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Geldiğimiz noktada gördük ki birçok sektör ve şirket, bu dijitalleşme sürecine hazırlıksız yakalandı. Bu nedenle iş süreçleri aksadı, evden çalışmada adaptasyon sorunları yaşandı ve bazı sektörler müşterilerine yeterince iyi hizmet veremedi. Yeni dünyada artık dijital dönüşümünü tamamlamış ve hızla bu döneme uyum sağlamış şirketler güçlenerek ayakta kalabilecek.

Turkcell’de görev yapan bir teknoloji yöneticisi olarak, salgın döneminde hızla artan talebe karşın mobilde 1.6 Gbps ve sabit tarafta ise 10 Gbps hızları destekleyen güçlü altyapımız ve dinamik insan kaynağımız sayesinde bu süreçte işimin kolaylaştığını söyleyebilirim. Salgın döneminin getirdiği dinamik koşulları yakından takip edebilmek için mevcut görevlerimize ek olarak müşteri davranışını da yakından izledik. Bu sayede, gelen talepleri doğru yöneterek değişen kullanıcı alışkanlıklarına uygun olarak aktif yenilikçi çözümler sunduk. Artan iş yükünü bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da şirketimizin sahip olduğu güçlü teknoloji desteğinin katkısıyla ekibimle paylaşarak, doğru zamanda doğru hamlelerle yönetmeye devam edeceğiz.

Otomasyon ve dijitalleşme konusunda sizdeki değişimler nasıl oldu, bundan biraz bahseder misiniz?

Turkcell olarak bundan yıllar önce “dünyanın ilk dijital operatörü” diyerek yola çıktığımızda, aslında bu değişimi çoktan başlatmıştık. Bu doğrultuda dijital ürün ve servislerimizin yanı sıra, Türkiye’nin dört bir yanına kurduğumuz uluslararası standartlara sahip yeni nesil veri merkezlerimizle hem bireysel hem de kurumsal müşterilerin yalnızca bugünün değil geleceğin de dijital dünyasını yakalamalarına yardımcı oluyoruz. Tabii bu vizyonumuzu gerçekleştirmek için öncelikle kendi geliştirme ve operasyon platformlarımızın çevik, dinamik, otonom ve teknolojik anlamda geleceği yakalamış olmasına önem veriyoruz. 

Özellikle salgın döneminde artan talebi karşılamak ve karşılaşılabilecek sorunlara öncesinde hızlı çözüm sunup servislerimizdeki sürekliliğimizi sağlamak amacıyla dijitalleşme alanında yeni gelişen teknolojileri yoğun biçimde kullanmaya başladık. Bu doğrultuda artırılmış gerçeklik (AR – Augmented Reality) gibi yeni teknolojiler hayatımızın bir parçası oldu. Yepyeni servisler geliştirdik. Örneğin, AURA (Augmented Reality Remote Assistance) adını verdiğimiz servisimizin etkileşimli uzaktan destek özelliği ile herhangi bir sahaya web, mobil veya AR gözlük ile sesli ve görüntülü olarak bağlanmak suretiyle AR üzerinden karşılıklı çizim, 3D obje yerleştirme ve 3D animasyonlarla destek vermesini sağladık. Hatta bunu veri merkezimizi kullanan kurumsal müşterilerimize açarak, onların da acil durum ihtiyaçlarını uzaktan yönlendirerek gerçekleştirmelerine ve bunu gerçek zamanlı olarak izleyebilmelerine mümkün kıldık. 

Öte yandan, coğrafi bilgi sistemlerini kullanarak geliştirdiğimiz harita tabanlı uygulamalarla da en az maliyet ile en optimum servis kalitesini sunduk. Şebeke genişleme planlarımızı bu uygulamanın çıktısına göre belirledik. 

Diğer taraftan dijitalleşmenin kullanıldığı önemli zamanlardan bir tanesi de afet durumları. Geliştirdiğimiz mobil uygulamalar sayesinde afet durumlarındaki operasyonların, ekiplerin koordinasyonu, yönlendirilmesi ve bilgi paylaşımının yapılmasını etkin şekilde sağlayabiliyoruz.

Pandemi sonrasında telekomünikasyon sektörünün rolü nasıl değişecek? Teknolojide nasıl değişimler yaşanacak? Sizin yatırımlarınıza yansıması nasıl olacak? 
Salgın sonrası telekomünikasyonun gerek bireylerin gerekse kurumların hayatındaki en büyük etkisi, dönüşüm hızı ve becerisi olacak. İletişimden sağlığa, eğitimden ulaşıma hayatın hemen her alanında köklü ve çok hızlı değişimler yaşanıyor ve bundan sonraki süreçte artan tempoyla yaşanmaya da devam edecek. Bununla birlikte artık yapay zeka, nesnelerin interneti (IoT), robotik süreç otomasyonu (RPA) gibi yeni teknolojiler, hayatımızın birçok alanında kendine daha fazla yer bulacak. Üstelik bu değişim, daha önce öngörüldüğü gibi 5-10 yıllık süreçlerde değil birkaç yıl içerisinde yaşanacak. 

Teknolojinin doğru kullanımı kadar verilerin işlenmesi gibi kavramlar da daha fazla öne çıkacak. Bu yeni dönemde sadece teknolojinin gelişimine tanıklık etmeyeceğiz, aynı zamanda şirketlerin ve kurumların insani değerlere daha sıkı sarıldığı bir süreç bizi bekliyor olacak. Bu süreç, müşteriyle daha fazla empatinin kurulduğ, insan odaklı bir dönem olacak. Tüm iş adımlarında müşterilerin dünyaya bakış açıları ve hassasiyetleri daha fazla göz önünde bulundurulacak. Çünkü insana, çevreye ve doğaya saygılı olmanın önemi, salgın sürecinde daha etkili şekilde anlaşıldı. Odağımıza daima müşterimizi aldığımız ve teknolojiyi onun faydası için kullandığımız stratejimiz ise bizi her daim yenilikçi ve öncü kılmaya devam edecek.

Türkiye’nin teknolojik ve dijital dönüşüm yolculuğunda Turkcell olarak üstlendiğimiz öncü rolümüzle, yeni nesil teknolojilere yönelik altyapı yatırımlarımız ve inovatif çalışmalarımız sürecek. Yapay zeka, robotik teknolojiler, Endüstri 4.0, nesnelerin interneti, büyük veri, akıllı teknolojiler, siber güvenlik ve bulut teknolojileri bundan sonraki dönemde de artan tempoyla yatırım yapacağımız konular arasında yer alacak.

Blockchain konusunda da çalışmalarınız var. Bu da son dönemde oldukça popüler olan bir konu. Biraz bu çalışmalarınızdan da bahsetmenizi isteriz. 
Müşteri deneyimini en üst düzeye çıkarmak için geleceğin teknolojileri üzerinde çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Bu doğrultuda da blockchain’i kullanarak geliştirdiğimiz çözümlere her geçen gün yenilerini ekliyoruz. Örneğin, geliştirdiğimiz ‘Dijital Kimlik Yönetimi Çözümü’ sayesinde kimlik ispatı gereken hallerde kullanıcıların kimlik bilgilerini koruma altına alıyoruz. Web siteleri, çağrı merkezleri gibi yüz yüze olmayan kanallarda yasal zorunluluk gereği kimlik ispatı istenen durumlarda çözüm sunan blockchain tabanlı bu ürünümüz sayesinde kişiyi tanımlayan izni alınmış verilerin, güvenli ve kontrollü biçimde diğer kurumlara aktarılabilmesini sağlıyoruz. Bu sayede aynı zamanda bireyler ve kurumlar arasında güvenli bağlantı oluşturuluyor.

Bu konuda yürüttüğümüz çalışmalardan bir diğeri de yurt dışı kullanımlarındaki ücretlendirmelerin herhangi bir aracıya ihtiyaç duyulmadan uçtan uca iletimle gerçekleştirilebilmesini sağlıyor. Bu sistemle ülke operatörleri arasında karşılıklı ödenecek ücretleri belirleme işleminde süreç daha hızlı ve güvenli ilerlerken, oluşabilecek yasadışı girişimler erken tespit edilebiliyor. Aracı firmalar ortadan kalkıp süreçler sadeleştiği için mutabakat ve kontrol ihtiyaçları azalıyor, ayrıca sahtecilik tespitine imkan da tanınıyor.

Turkcell’in blockchain teknolojisi üzerine çalışmaları sadece bu iki çözümle de sınırlı değil. Güvenli küresel dijital ödeme, takas ve hesaplaşma sistemleri, IoT uygulamaları ve benzeri diğer hizmetlerde de blockchain teknolojisiyle çözümler üzerinde çalışan Turkcell, bu alandaki uluslararası kuruluşlarda da aktif biçimde rol alıyor. Dünya çapında GSMA çatısı altında telekom operatörlerinin yer aldığı blockchain çalışma gruplarında aktif rol alarak, blockchain alanında çalışmalar yürütüyoruz. Geliştirdiğimiz bu çözümlerin farklı sektörlerde uygulamasını da hayata geçirerek, kurumlarımızın gelişimine destek olmayı amaçlıyoruz. Hedefimiz ve önceliğimiz, ülkemizin dijital dönüşümüne katkı sunarak bu alanda da Türkiye’nin öncü bir role sahip olmasını sağlamak.

2022 için IT tarafında planlamalarınızı merak ediyoruz. Pandeminin etkisini hala hissediyoruz. Bu durum sizin hedeflerinizi revize etmenize neden oldu mu? 
Salgın sürecinde hız kazanan dijitalleşme, Türkiye’nin iletişim teknolojileri sektöründeki lider şirketi olan Turkcell’in etki alanının daha da büyümesine katkı sağladı. Buna bağlı olarak, Türkiye genelinde güçlü bir dijital yapının inşasına yönelik çalışmalarımızla yenilikçi ürün ve servisler geliştirmeye devam ediyoruz. Önümüzdeki dönemde de bu doğrultuda bulut, siber güvenlik, nesnelerin interneti, büyük veri, iş çözümleri, sistem entegrasyonu ve yapay zekâ çözümleri de dâhil olmak üzere her alanda uçtan uca katma değerli servisler sağlamayı sürdüreceğiz.

Diğer yandan biliyorsunuz ki, telekomünikasyonun yanında dikey alanlarda da yatırımları olan bir şirketiz. Sürdürülebilir enerji ve teknolojiyle finansın buluştuğu “techfin” bunların başında geliyor. Bu alanlara yönelik geliştirdiğimiz inovatif çözümleri daha da çeşitlendireceğiz. 

Doğru planlama ve belirlediğimiz stratejik odak alanlarımız sayesinde şimdiye kadar olduğu gibi gelecekte de müşterilerimize kesintisiz ve yüksek kalitede hizmet sunmaya devam ederek, teknoloji alanında öncülüğümüzü sürdürmeyi hedefliyoruz.

Ultia ile tüm iş süreçleri tek bir yerden yönetiliyor 

Ultia isimli bir platformu hayata geçirdiniz. Bu platformla kurumsal şirketlere ne gibi bir çözüm sunuyorsunuz? Bu geliştirdiğiniz ürün ve çözümleri başka şirketlere pazarlama konusunda bir planınız var mı? Yani, Turkcell aynı zamanda başka şirketler için teknoloji üreten bir şirket de olacak mı?
Yeni geliştirdiğimiz Ultia platformuyla işletmelerdeki iş süreçlerinin dijitalleşmesini kolaylaştırarak yüksek kaynak verimliliği sağlıyoruz. Farklı ölçekteki şirketler, kurumsal ihtiyaçlarını Turkcell mühendislerinin geliştirdiği sade ve kullanıcı dostu olarak tasarlanmış Ultia platformu sayesinde tüm iş süreçlerini tek bir yerden kolayca yönetebiliyor. Ultia, kod yazma zorunluluğu olmadan ve ekstra uygulama ya da platformlara ihtiyaç duymadan kurumlara tüm iş süreçlerini tek bir noktadan verimli şekilde yönetebilme kolaylığı sağlıyor. Orta ve büyük ölçekli şirketler, Ultia platformu ile kendi kurumsal uygulamalarını hazır modüllerin yardımıyla hızla geliştirilebiliyor. Ultia’nın bulut tabanlı altyapısı sayesinde dijitalleşen işletmelerin, sunucu ve benzeri operasyonel bilişim maliyetleri de ortadan kalkarak şirketler açısından önemli bir tasarruf sağlanıyor. 

Bilgi teknolojileri yönetimini kolaylaştıran Ultia; platform bünyesinde yer alan yardım masası, müşteri şikayetleri, varlık yönetimi, işe alım, özlük işleri, CV yönetimi, izin, masraf, seyahat, satın alma yönetimi ve idari işler alanındaki tüm talepleri uçtan uca yönetebiliyor. Ayrıca uygulama bünyesindeki anket, duyuru, sık sorulan sorular, self-servis portalı, SLA (Hizmet Seviyesi Anlaşması) ve daha pek çok imkanı bir arada sunan Ultia, hem web hem de mobil uygulama üzerinden yönetilebiliyor.

Öte yandan, sizin de belirttiğiniz gibi Türkiye’nin dijitalleşen dünyada şirket ve kurumlarıyla da rekabette öne geçebilmesi için yenilikçi çözümler sunmaya devam ediyoruz. Bu konuda da Turkcell Dijital İş Servisleri şirketimiz ile hem özel sektör şirketlerinin hem de kamu kuruluşlarının dijital dönüşüm yolculuklarında yanlarında yer alıyoruz. Bilgi teknolojileri hizmetlerini telekom servisleriyle birleştirme kabiliyetini kullanarak, katma değerli uçtan uca çözümler geliştiren Turkcell Dijital İş Servisleri, pazarda ihtiyaç duyulan çözümleri stratejik iş birliklerinin de katkısıyla sunuyor. 

Yapay zeka ve RPA’den tam verim almak için güçlü bir mobil teknoloji şart!

Yapay zeka, robotik süreçler gibi etkenlerle üretimde ve hizmetlerde insan faktörünün giderek azalacağı tahmin ediliyor. Yeni nesil iletişim teknolojilerinin bu süreçte nasıl bir rol üstlenmesini bekliyorsunuz?
Aslında dijitalleşme kapsamında, yapay zeka ve robotik süreç otomasyonu gibi çözümler günümüzde de uygulanabiliyor. Ancak arkasında güçlü bir mobil teknoloji olmayınca, bu kullanımlar sınırlı oluyor. Önümüzdeki dönem tanışacağımız yeni nesil mobil teknolojilerle, mekandan bağımsız olarak bu servisleri sunabildiğinde, servislerin kullanım sayısı ve alanı çok hızlı bir şekilde artacak. Örneğin, araçlardaki yapay zeka, belki de aracın içinde olmayacak, tüm yapay zeka fonksiyonları bulut üzerinden çalışacak. Yeni nesil mobil teknolojiler sayesinde verilerin araçtan buluta aktarılması ve bulutta alınan kararların araca geri aktarılması, araç hareket halindeyken bile mümkün olabilecek. Bu tarz bir mimari, ayrık yapay zekalar yerine, tüm trafiği kontrol eden merkezi bir yapay zekanın kullanılmasını sağlayabilecek.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu