Adform ile GroupM, Türkiye’nin en büyük DMP yatırımını gerçekleşti

Türkiye’deki markaların yarısından fazlasına reklam satın alma hizmeti veren GroupM Türkiye, Adform iş birliği ile Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük DMP (veri yönetim platformu) yatırımına imza attı.

Adform ile Türkiye’nin en büyük veri yönetim platformu yatırımını gerçekleştiren GroupM Türkiye, bağımsız DMP (veri yönetim platformu) hesaplarıyla markaların birinci taraf verilerini aktif hale getiriyor.

Adform ile GroupM Türkiye arasında gerçekleştirilen proje kapsamında, ajansın hizmet verdiği markalar, birinci taraf veri yönetiminin kaçınılmaz hale geldiği bu dönemde toplu anlaşmanın; insan kaynağı yatırımı yapmadan DMP avantajlarından faydalanabilmek, kendi DMP’sini almadan önce potansiyel faydalarını test edebilmek, 360 derece yerel destek almak ve tüm hizmetlerin dahil olduğu paket alternatifleri konusunda uzman veri yönetim ve aktivasyon ekibiyle çalışabilmek gibi avantajlarıyla bağımsız DMP hesaplarına kavuşacak ve GroupM Türkiye’den danışmanlık hizmeti alacak.

Türkiye’deki en önemli yatırım

GroupM Türkiye, DMP yatırımı sayesinde hizmet verdiği reklamverenlere kendilerine ait ve bağımsız hesaplar sağlayacak. Reklam veren markalar, istediklerinde sözleşmeyle hesap sahipliği alabilecek. İlk defa Türkiye pazarında gerçekleştirilen bu projenin, diğer pazarlara da emsal olması ve küresel yansıma getirmesi bekleniyor.

Türkiye’nin en büyük DMP yatırımını gerçekleştiren GroupM Türkiye Data Ürün ve Servisleri Birim Yöneticisi Çayan Çetin, “GroupM olarak öncelikli görevimiz, müşterilerimize sadece mevcut konjonktürün getirdiği çözümlerle değil, aynı anda fark yaratacak ve maliyet avantajı sağlayacak katma değerli servisler sunmak. Ajans deneyimimizi DMP ile birleştirerek, müşterilerimize en sağlıklı reklam hizmetini sağlıyoruz.” dedi.

Anlaşmayı çerezsiz dijital reklamcılığın geleceği için büyük umut vadeden bir gelişme olarak yorumlayan Adform Türkiye Genel Müdürü ve MEA ve APAC Bölgeleri Satış Direktörü Cem Eroğlu, “Çerezlerin kalktığı bir dönemde DMP’lerin ömrünün sorgulanmasına karşı, biz teknoloji oyuncularının ürettiği çözümler sayesinde mümkün olan bu anlaşma, arka planda süren kapsamlı teknik ve güvenlik araştırmalarının detaylı ve ispatlı bir başarısıdır. FLOW’un ID çözümüyle gerçekleştirdiği çerezlerin olmadığı dünyada hedefli reklamcılık testleri ve alınan başarılı sonuçlar bu anlaşmanın tamamlayıcı noktasıdır. ID çözümüne adapte olan lider markalar için hedefli reklamcılık günümüzden çok daha iyi bir şekilde devam edecek.” dedi.

DMP reklam bütçe kayıplarını önlüyor

Markalar her yıl ürün ve hizmetlerine ilgi duymayan tüketicilere ulaşmak için reklam bütçelerinin 37 milyar dolarını boşa harcıyor.1 Reklam sahteciliği ve reklam engelleme akımı boşa harcanan bu bütçede pay sahibiyken, markalar veriler üzerinde tam kontrol sahibi olarak bu kayıpları azaltabilir. DMP aracılığıyla akıllı veri analizi yaparak doğru kitleleri hedefleyen markalar, reklam yatırımlarından çok daha büyük geri dönüşler elde ediyor.

DMP’ler, markaların üçüncü taraf çerezlere gerek duymadan, birinci taraf çerezler, mobil cihazlar, sosyal ağlar, arama, CRM (müşteri ilişkileri yönetimi), POS, e-posta ve çevrimdışı ortamlardan toplanan verilerle doğrudan ve sağlıklı reklam hedeflemeleri gerçekleştirmelerine olanak tanıyor. Bu veriler ışığında mobil cihazlar, bilgisayarlar, televizyonlar, sosyal ağlar ve açık hava reklamları aracılığıyla doğru müşterilere ulaşmak ve reklam bütçelerini daha verimli kullanmak mümkün hale geliyor. DMP’ler ayrıca, reklam kampanyalarına dair şeffaf ve detaylı analizler içeren raporlamalar sunuyor.

Üçüncü taraf çerezlerden birinci taraf ID’lere geçiş

Yüzlerce üçüncü taraf çereze gerek olmadan, GDPR ve CCPA gibi düzenlemelere uyumluluk daha kolay bir biçimde sağlanırken, daha iyi bir kullanıcı deneyimi ortaya çıkıyor. Buna ek olarak, birinci taraf ID’leri ve verileri üçüncü taraf çerezlerinkine göre daha uzun ömürlü; bu da veri kalitesi açısından birçok marka için önemli bir avantaj sağlıyor.

Yayıncılar ve reklam verenlerden gelen birinci taraf ID’ler, tedarik zincirinin işlemsel belkemiğini oluştururken, gösterim sayıları ve veri kullanımı da saydamlığın artması sayesinde tamamen takip edilebilir hale geliyor ve tutarsızlıklar, hesap verilebilirlik, gizli tutarlar, arbitraj ve reklam sahteciliği sorunlarının ortadan kalmasına yardımcı oluyor, veri sızıntısı riski de önemli ölçüde azalıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu