Amerikan Kongre Binası’ndan çalınan bilgisayarlar ulusal bir meseleye mi dönüşüyor?

Berk İYBAR

6 Ocak günü ABD’de Kongre Binası’nda gerçekleşen ve “renkli” karelerle hafızalarımıza kazınan saldırıda yeni detaylar ortaya çıkıyor.

Halihazırda saldırganların bir kısmının tutuklanmasının ardından sorgulanma aşamasına dair detayların sosyal medyada paylaşılmaması şüphe uyandıran bir noktayken şimdi de aynı gün saldırganların çeşitli bilgisayarları çaldığı ortaya çıktı. Kostümleri ve “vatansever” söylemleriyle adeta “Trump’ın askerleriyiz!” diye naralar atan grup iki saat kadar Kongre Binası’nda eylemlerine devam etmişti.

Siber saldırının kılıfı

Tabii bu duruma birçok açıdan yaklaşmak mümkün. Öncelikle ABD’yi asla bitmeyen ve her haftaya malzeme olacak yeni bir siber terör paranoyası üretebildiği için takdir ve tebrik etmek gerek. Bir süredir programlı olarak sanal bir terörden bahseden Trump, sanırız sahneyi terk etmeden önce son bir gösteri sergilemek istedi. Yalnız bu olayda çalınan bilgisayarların ne derece hassas veriye sahip olduğuna dair elimizde fazla bir bilgi yok. Siber güvenlik uzmanlarına göre çok katı önlemler almak şart. Kesin ve tatmin edici bir açıklama gelmediği için ortaya yeni fikirler çıkıyor. Örneğin bazı uzmanlar bu ilginç olayın aslında siber bir saldırının kılıfı olduğunu ve asıl amacın bu bilgisayarları çalmak olduğu yönünde görüş bildirmesi ağırlık kazanıyor.

Film uzuyor

Saldırganlar aslında bu bilgisayarlar ve iddialara göre bir iPad üzerinden “malware” denilen ve pusuda bekleyen yazılımları sisteme dahil etmiş olabilirler. Peki yapılması gereken ne? Bence ilk iş çalınan cihazların akıbeti konusunda tatmin edici bir açıklama yapmak. Siber güvenlik uzmanları ise daha katılar. Onlara göre konu ulusal güvenlik meselesi olarak ilan edilmeli, kongre binasındaki tüm bilgisayarlar dışarı kapatılıp bölgede geniş çaplı bir araştırma yapılmalı. Bu da yine ABD’nin son dönemde çok sevdiği soğuk savaş benzeri siber korku filmini uzatan sahneler demek. Dahası bir grup sıradan insan nasıl oluyor da böylesi yüksek güvenlikli olduğu iddia edilen bir binayı iki saat boyunca talan edebiliyor? ABD’nin el üstünde tutulan Siber Savunma Bakanı General Paul Nakasone, SolarWinds skandalı dahil olmak üzere her olay için bir başka suçlu bulurken çuvaldızı ne zaman kendine batıracak?

Renk ayrımı ve demokrasi

Olaya bir de farklı açıdan bakacak olursak ünlü basketbolcu Dwyane Wade’in tweetlerine bakmak yeterli olacaktır. Wade, “Demek ki beyazlar kongre binasını basıp elini kolunu sallayarak yürüyebiliyor. Saldırganların siyah olduğunu hayal edebiliyor musunuz?” Gerçekten üzerine uzun uzun düşünülmesi gereken nokta bana kalırsa bu. Şahsen çalınan bilgisayarların ulusal bir meseleye çanak tutacağı ihtimalini çok zayıf görüyorum. Bana göre ABD, sanal korkulardan beslenmeye çalışırken demokrasi ve insan hakları sınavından kaldığı gerçeğini kapatmaya çalışıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu