Cepler akıllanıyor, ya biz?

2002 yılında satın aldığım cep telefonumun Java desteği sunması o zamanlar için büyük nimetti. Güç bela uğraşarak Prince of Persia’nın tek bölümlük java sürümünü çalıştırmayı başardığımda dünyalar benim olmuştu. Cep telefonlarının MP3 çalabilmesi, ajanda vazifesi görebilmesi ve en sonunda Nokia Symbian platformu sayesinde farklı uygulamalar kurabilmeye geçmemizi adım adım takip ettim. Şimdi ise 2002 yılında kullandığımız bilgisayarlardan bile çok daha güçlü işlemcilere, hafızaya ve ekran kalitesine sahip cep telefonlarına sahibiz. Android cep telefonumda 100’ü, Windows Phone platformunda ise 60’ı aşkın uygulamam var. Ancak son zamanlarda farkettim ki aslında sürekli kullandığım uygulama sayısı 10’u geçmiyor.
Hatta daha önceden kurmuş olduğum kimi uygulamaların ne işe yaradıklarını bile unutmuşum. Dahası bazı uygulamaları henüz hiç açmamışım. Cep telefonlarıma kurduğum birçok uygulama ise marketlerdeki en çok hit alanlar listesinden seçtiklerim. Demek ki ya herkes gibi bir alışkanlığım yok ya da birçok kişi benim gibi “bir gün işe yarar” içgüdüsü ile bu uygulamaları indiriyor. Aslında her iki durum da birbirini tamamlıyor. Pek çok akıllı telefon kullanıcısı, telefonuna yüklediği uygulamaların çok azını kullanıyor. Dahası, çok işinize yarayacağını düşündüğünüz birçok uygulama aslında hiçbir işe yaramıyor.
iPhone ilk çıktığında hemen hemen herkesin yüklediği su terazisi uygulamalarını ele alın. Kim 2000 TL’lik telefonunu bir duvar matkabının hemen yanı başında su terazisi olarak kullanır ki? Sanal çakmaklar, dijital piyanolar, ilginç efektler veren fotoğraf uygulamaları… hepsi gereksiz olduklarını ispatladılar ve bir daha kullanılmamak üzere telefonlarımızda yer işgal ediyorlar.
Akıllı telefonların en çok işe yaradığı alan ise kuşkusuz sosyal mesajlaşma. Halen Twitter, Instagram, Facebook, FourSquare, WhatsApp gibi, telefonun icat edilme nedeni ile birebir uyuşan haberleşme uygulamaları en popüler olanlar arasında. Bunlardan hemen sonra ise konum tabanlı yazılımlar geliyor. Navigasyon, turizm, şehir rehberleri ve trafik bilgilendirme sistemleri en çok kullanılanlar arasında. Su terazileri ve çakmaklar liste içerisinde yer almıyorlar.
Akıllı telefonların hayatımıza büyük bir yenilik getirdiği gerçek. Ancak yine de zaman akıllı telefonundaki çevreye değil de yaşamdaki çevremize danışmak, gerçek bir su terazisi kullanmak, dinlediğimiz müziği hatırlamaya çalışmak ya da ne bileyim, yerimizi hiç tanımadığımız kişilere duyurmadan yaşamak lazım. Yoksa cep telefonları akıllandıkça, biz bazı şeyleri kaybetmeye başlayacağız.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu