Hibrit Bulut’un zaferi

IBM Hybrit Bulut Satış Müdürü Serdar Gere, Hibrit bulut konusuyla ilgili bir makale kaleme aldı. İşte o yazı;

İşletmeler dijital dönüşüm için çok daha kolay bir model bulunduğunun farkına varırken, Public Cloud sistemlerine mi yoksa Private Cloud sistemlerine mi yatırım yapılması gerektiğine ilişkin tartışmalar da sona eriyor olabilir…ibm_serdar_gere-cw

Bölgesel uzmanlar, yakın gelecekte evrensel olarak bir tür bulut tabanlı çözüme geçiş yapılacağını tahmin ederken, bulut bilişimin BT altyapısına yönelik geleneksel yaklaşımı değiştirmiş olduğuna hiç şüphe yok… Kuruluşların, verimliliği artırırken aynı zamanda maliyetleri düşürmek istemesi, iş platformlarının ve uygulamalarının buluta geçirilmesini belirgin bir biçimde ön plana çıkarıyor.

Bundan 1-2 yıl öncesinde, bulutun bu kadar büyüyeceği tahmin edilmiyordu. İşletmeler, özellikle daha düşük sermaye gideri bulunan, aynı zamanda daha az doğrudan denetim sağlayan Public Cloud hizmetleri ile güvenli ve kişiselleştirilebilir hizmetlere sahip, daha yüksek başlangıç yatırımı yapılması gereken Private Cloud sistemleri arasında seçim yapmak zorundaydı. CIO’lar da yalnızca mevcut gereksinimlerini karşılamakla kalmayan, aynı zamanda BT yatırımlarının gelecekte değer kaybetmesini önleyecek olan bir bulut ortamını seçerken ikilemle karşı karşıya kalıyordu.

Gartner’a göre: “Küresel ölçekteki tüm büyük kuruluşların yaklaşık olarak yarısı, 2017 sonuna kadar bulut sistemlerine sahip olacak ve 2012 yılında yapılan 110 milyar dolarlık harcamaya karşılık, 210 milyar dolar tutarında harcama yapılacağı tahmin ediliyor. Bu yatırımların büyük bir kısmı BT ile temel iş birimleri arasındaki işbirliğinin iyileştirilmesine ve aynı zamanda Büyük Veri, Mobil, Sosyal ve Nesnelerin İnterneti teknolojilerinin mevcut altyapı taleplerine bütünleştirilmesine odaklanacak ve doğru bulut modelinin seçilmesini daha da büyük bir zorunluluk haline getirecek.”

Daha az karmaşa ve inovasyon özgürlüğü

Farklı boyutlardaki kuruluşlar, mevcut ve geleceğe dönük gereksinimlerini değerlendirirken artık birkaç farklı bulut modelini araştırıyor.

Bulutun önceki kullanımlarından dersler alan pek çok kuruluş, Private Cloud ortamı oluşturulmasının Private Cloud kullanmaktan çok daha zor olduğunu öğrendi. Ağ katmanı karmaşık olabiliyor, bu yüzden işletmelerin temelleri doğru oluşturmak için kapsamlı bir BT bilgi birikimine sahip olması gerekiyor ve bakımı çok fazla zaman alabiliyor. Fakat bu Private Cloud, bir Public Cloud modelinin sahip olmadığı tüm avantajlara, bir başka deyişle çok daha fazla kullanılabilir kaynağa ve çok daha gelişmiş güvenlik işlevlerine sahip… Bu model, bilgi bütünlüğüne ilişkin katı yönetmeliklerin mevcut olduğu ve CIO’ların altyapı üzerinde tam denetime sahip olmayı tercih ettiği bankacılık gibi sektörlerde popülerliğini koruyor.

Buna rağmen, pek çok kuruluş Public Cloud hizmetlerini popüler bir seçenek olarak görüyor. Bir Public Cloud modeli, kuruluşları verimli bir şekilde çalışması için yüksek oranda maliyet, yetenek ve yönetim gerektiren karmaşık ve yüksek maliyetli BT sistemlerinden kurtarıyor. Public Cloud hizmetleri aynı zamanda ek altyapı yatırımı gerektirmeksizin isteğe bağlı ölçeklenebilirlik ve bilişim gücü avantajları sunuyor.

Public ve Private Cloud hizmetlerini bir arada sağlayan günümüzün ‘Hibrit Modeli’, her iki modelin avantajlarını ek güvenlik ve denetim katmanlarıyla birlikte sunarak popülerliğini artırıyor. Bu model, Public Cloud hizmetinin sağlayamadığı yasal gereksinimleri ve mevzuata uygunluk gereksinimlerini karşılarken aynı zamanda da kuruluşların yüksek hacimli operasyonlar için BT yatırımlarını düşük tutmasına izin veriyor.

Oldukça basit görünmesine karşın bulutun ilk kullanım zamanlarındaki zorluk, işletmelerin her iki sistemi kolayca bütünleştirmesinin neredeyse imkânsız olmasıydı. Belirli operasyonlara özel bir Private Cloud ortamı geliştirdiyseniz, bunu bir başka şirketin Public Cloud hizmetleriyle ve hatta bir başka şubenin Private Cloud sistemi ile bütünleştirmek neredeyse imkânsızdı. Ancak her iki olanağın da olgunlaşmasıyla birlikte bu durum değişti ve özellikle içerisinde yeni açık platformlar çevrimiçi duruma geldi.

Büyük şirketlerin çoğu, hibrit modelin kuruluşların giderek artan çeviklik ve birlikte çalışabilirlik gereksinimlerini karşılaması ve aynı zamanda denetim, görünürlük ve güvenlik sağlaması için doğru dengeyi sunduğuna inanıyor.

Ayrıca, IBM tarafından 2016 yılında gerçekleştirilen yeni bir araştırma, hibrit bulut uygulayan kuruluşların üçte ikisinin şimdiden hibrit ortamlarından rekabet avantajı elde ettiğini ve veri varlıklarını birleştirmek veya verileri paraya dönüştürmek için bulutu kullanma olasılıklarının neredeyse üç kat daha fazla olduğunu ortaya koyuyor.

Bir hibrit modeli oluşturulurken göz önünde bulundurulması gereken beş nokta:

Bu atılımı gerçekleştirirken ve hibrit modeline geçerken, hâlihazırda bulut kullanıyor olup olmaması fark etmeksizin her kuruluşun göz önünde bulundurması gereken beş nokta bulunuyor:

Tutarlı tercih – Açık teknolojinin tercih edilmesi, gelecek için BT yatırımınızı korurken aynı zamanda çözümleri esnek biçimde geliştirmenize ve devreye almanıza imkân tanıyor. Bu durum, bulutunuz üzerinde devreye alınan çözümlerin geleceğin teknolojileri ile sorunsuz bir biçimde çalışmasını sağlıyor. OpenStack, Cloud Foundry ve benzeri topluluklardan bir açık kaynak satıcı firmasının seçilmesi, her çözüme birlikte çalışabilirlik kazandırmak için işbirliği içerisinde çalışan çok sayıdaki satıcı firmadan teknoloji kaynaklarını içeren bir havuza erişim sağlıyor.

Hibrit Bütünleşmesi – Kurumsal uygulamaları ve verileri buluta genişleterek bulut yatırımının değeri açığa çıkarılabiliyor. Bu yapı ile uygulamalar sahip olunan bulut üzerinden geliştirilebiliyor, devreye alınabiliyor ve gelecekteki gereksinimleri desteklemek için sadece ihtiyaç duyulan değişiklikler yapılabiliyor.

Endüstriyel hale getirilmiş hibrit bulut – İşletmeler için endüstriyel hale getirilmiş bir hibrit bulut, en fazla değerin elde edilmesi için mevcut verilerin potansiyelini açığa çıkararak kuruluşların potansiyel sorunları öngörebilmesine imkân tanırken aynı zamanda da uygulamalara güç katmak için yüzlerce açık kaynak teknolojisine erişim sağlıyor.

Geliştirici üretkenliği – Kuruluşların rekabet gücünü korumak için pazardaki fırsatlara daha hızlı yanıt verebilmesi gerekiyor. Bu durum, teknoloji dünyasında yenilikçi uygulamaların hızla ve kaliteden, güvenlikten ve mevzuata uygunluktan taviz verilmeksizin sağlanması gerektiği anlamına geliyor. Hibrit bulut, aynı zamanda bunun yapılması için bir platform sağlayabiliyor.

Kognitif ile erişilebilir analitik – Kognitif özelliklere sahip bulut tabanlı analitik çözümleri, bir kuruluşun gerçek zamanlı iş gereksinimlerini karşılamak için daha akıllıca, daha hızlı kararlar almasına olanak sağlıyor. Kognitif teknoloji, işletmelere özel kişisel bir danışman rolü oynarken ve öğrenirken aynı zamanda uzmanlık ve istihbarat sağlıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu