Tedarik zincirinde analitik, şirketlerin, alt sağlayıcılarındaki kölelik düzeyinde veya çocuk yaştaki işgücünü keşfetmelerine nasıl yardımcı olabilir?
Thor Olavsrud
Sizin için kaç köle çalışıyor? Elektronik cihazınız varsa, mücevher veya spor eşyaları kullanıyorsanız, kahve/çay içiyorsanız, yemek veya kıyafet alıyorsanız, bu durumda tahmin ettiğinizden çok daha fazla köle işgücü sizin için çalışıyor olabilir. Her gün kullandığımız veya tükettiğimiz ürünlerin tedarik zincirlerinin yeterince derinine inerseniz, zorla çalıştırılan ya da çocuk yaşta olan işgücüne rastlarsınız.
Tahmine dayalı analitik ise ilginç bir şekilde modern köleliği tedarik zincirinizden çıkarmanıza yardımcı olabilir.
Amerika merkezli Free the Slaves adlı sivil toplum örgütünün açıkladığı rakamlara göre bugün 21 milyon ilâ 36 milyon arasında insan köleleştirilmiş durumda. Bu insanların yüzde 78’i kölelik düzeyindeki çalışma şartlarının kurbanı. Siz bilseniz de bilmeseniz de bu insanlar sizler için çalışıyor. Elektronik cihazlarınız için Kongo’da değerli madenler çıkaran madenciler onlar. ABD’deki mülteci çalışanlar gibi, Malezya’da balığa çıkıyorlar. Hindistan’da, kozmetik ürünlerine parlaklık sağlayan mika kristalini çıkaran çocuklar onlar arasında.
2011’de, kâr amacı gütmeyen Made in a Free World organizasyonunun kurucusu ve CEO’su Justin Dillon, ABD Dış İşleri Bakanlığı işbirliği ile “Slavery Footprint” (Köleliğin Ayakizi) adlı bir web sitesi kurarak modern kölelik problemini ortaya koymaya ve bu insanlara yardım etmeye karar verdi.
Slavery Footprint sitesi, tüketicilerin, “Kaç köle sizin için çalışıyor?” sorusunun yanıtını bulabilecekleri kısa bir anket içeriyor.
Tahmine dayalı nasıl bir analiz köle işgücünü durdurabilir?
Slavery Footprint sitesinin oldukça başarılı bir sonuç elde etti. ABD Başkanı Barack Obama’nın geçtiğimiz yıl Clinton Global Initiative’de kölelik üzerine yaptığı bir konuşmada söylediğine göre dünyada 23 milyon tüketici bu ankete katıldı.
SAP Bulut ve İş Kolundan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve CMO Tim Minahan, köleliği bitirmenin, müşteri bilincini yükseltmekten biraz daha fazlasını istediğini söylüyor. Minahan, “Bu problemi çözmenin yolu, paranın olduğu yere gitmekten geçiyor,” diyor ve ekliyor: “Dünyanın en büyük 2 bin şirketinin geçtiğimiz yıl ürün ve servislere 12 trilyon harcamış olması, alt sağlayıcıların doğru bir şekilde hareket ettiklerinden emin olabilmede muhteşem bir güç sunuyor.”
Haziran ayında Münih’de düzenlenen Ariba Live konferansında, bir SAP şirketi haline gelen Ariba, şirket ağlarında sahip olduğu gücü, Made in Free World’ün aşırı çalışmaya zorlanan işçi veritabanı ile bir araya getirmeye planladıklarını açıkladı. Ariba, tahmine dayalı analitiği kullanarak işletmelerin, tedarik zincirlerinde köleliğe varan çalışma koşullarının olup olmadığını bulabilmelerine yardımcı olacak.
Dillon, “Köle düzeyinde ve çocuk yaşlarda iş gücü, dünyanın her yerindeki tedarik zincirlerinde hortlamış durumda. Ama böyle olmak zorunda değil,” diyor ve ekliyor: “Dijital olarak birbirine bağlı ve veri tarafından yönlendirilen bir ekonomide yaşıyoruz. Köle işçiliğini ortaya çıkarıp, buna son verebilecek araçlara ve bilgiye sahibiz.”
Dillon, bazı şirketler az para verip, çok çalıştıran ve kötü çalışma koşulları sunan tedarikçilerinden bunları bilerek çıkar elde etse de, birçoğunun aslında tedarik zincirlerinde dönen durumlardan memnun olmayacağına da dikkat çekiyor. “Birçok şirket, tedarik zincirleri üzerinde iyi bir incelemeye sahip değil. Gerçekte neler yaşandığını görmeleri çok zor” açıklamasında bulunuyor.
Koltan denilen cevherden çıkarılan tantal metalini düşünün… Bu metalin üretimi, cep telefonlarından, PC’ler ve otomotiv elektroniğine kadar dünyadaki birçok elektronikte kullanılan kapasitör ve güçlü transistörlerin üretiminin temel taşını oluşması açısından önemli. Dünyada koltanın büyük bir çoğunluğu Çin, Malezya, Kongo ve Rwanda’dan sağlanıyor. Koltan madenciliğinin büyük bir kısmı ise köle işçiliği ile sağlanıyor.
Steve Jobs nasıl harekete geçti?
Dillon, tantal madenciliğindeki köle işçiliğiyle ilgili yedi yıl önce Steve Jobs’a, çalışma arkadaşları ile birlikte yazdığı e-postayı anlatıyor: “Açıkçası kendisinin bu mektuba yanıt vereceğini düşünmüyorduk. Ancak dört saat sonra kendisinden şöyle bir e-posta aldık: ‘Bilmiyordum. Konuyla ilgileneceğim.’ Gerçekten de ilgilendiler ve bu konuda adım attılar.”