Veri merkezi seçiminde en önemli kriter: Altyapı!

Veri merkezlerini ‘IT dünyasının arkasındaki gizli kahraman’ şeklinde tanımlayan Radore Veri Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kubilay Akyol,  “Verimli bir alt yapıya sahip veri merkezinden hizmet almak maliyetleri düşürüyor” diyor.

Ali Atilla Mede

İlgili Makaleler
Radore Veri Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kubilay Akyol

“Türkiye’nin En Hızlı Büyüyen Veri Merkezi” ünvanına sahip Radore, MetroCity AVM’de bulunuyor ve 10 bin sunucu kapasitesiyle, 2 bin beş yüze yakın kişi ve kuruma hizmet veriyor. Türkiye’deki veri merkezi sektörünü, yaşanan yenilikleri, kurumların bir veri merkezinden beklentilerini ve merak ettiğimiz her şeyi Radore Veri Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kubilay Akyol’a sorduk.

Veri merkezi sektöründe ne gibi yenilikler var?   

Veri merkezi son birkaç yıldır popüler oldu. Biz veri merkezi macerasına 2005’te küçük bir sistem odası yaparak başladık. O zamanlar hiç popüler değildi, insanlar neyin nerede olduğunu bilmiyordu. Sadece konusuyla alakalı kişiler, sunucularının daha özel bir alanda durması gerektiğini biliyordu. Bir de tabi internet servis sağlayıcılar vardı. Onların da bazıları kendilerine sistem odası bazıları veri merkezi yapmışlardı. Biz de buradaki en büyük alanımıza ise 2015’te ulaştık. Bu alanda bilinçlenme zamanla daha da gelişti. Şirketler sunucularını kendi ofislerinde değil de daha özel alanlarda tutmaları gerektiğinin farkına vardı. Çünkü kendi ofislerinde tuttuklarında bu işin elektrik, soğutma, internet gibi birçok problemi olabiliyor. Bunların sorun olmayacağı bir oda tasarlamak da biraz maliyetli elbette. Büyük bir alanda bir veri merkezi odası tasarladığınızda ise birim fiyatları daha makul hale geliyor. O zaman da sunucuları buralarda barındırmak kendi ofislerinde tutmalarına göre daha hesaplı oluyor.

Bu alandaki teşviklerin sektöre etkisi nasıl?

Son dönemde teşvikler duyulmaya başlandı. Bildiğim kadarıyla İstanbul’da henüz bir teşvik yok ama Türkiye’nin belli başlı yerlerinde bazı teşvikler var. Büyük veri merkezleri inşasına yönelik projelerin yanında çok büyük operatörlerin bazı projeleri de var. Bu süreçte bu sektörün duyulması, ne iş yaptığının anlaşılması, kısacası bütün IT dünyasının arkasındaki gizli kahramana ilginin artması güzel oldu tabi ki.

Sektörde özellikle yurt dışı ile aramızda ne gibi farklılar var, fiyat ve teknoloji anlamında?

Teknoloji anlamında hiç bir fark yok diyebilirim. Avrupa’da ve Amerika’da çok sayıda veri merkezi gezdim. Özellikle Avrupa’da kullanılan bazı materyaller Türk malı. İlk gördüğümde ben de çok şaşırmıştım. Bizim kullandığımız UPS olsun, soğutma cihazları olsun, Avrupa’da kullanılanlar ile birebir aynı. Hatta bazı noktalarda teknolojik anlamda daha üstün olduğumuzu söyleyebilirim. Yeni nesil sunucular elektrik tasarrufu konusunda çok iyiler. Avrupa’daki bazı altyapılar eski de olabiliyor. Burada ise sunucudan depolamaya hepsi son teknoloji. Örneğin, bulut tarafında flaş depolamada tamamen SSD üzerine gidiyoruz. İnanılmaz bir performans sağlıyor. Performans dijital dönüşümde çok önemli olduğu için hızlı bir şekilde müşterinin taleplerine geri dönüş sağlamak gerekiyor. Uygulamaların çok hızlı çalışması gerekiyor ve veri merkezi olarak esnek ve hızlı davranıyor olmamız gerekiyor.

Kurumlar veri merkezi seçerken nelere dikkat etmeli ya da veri merkezinden beklentileri neler olmalı?

Kurumdan kuruma değişir tabi. Bizim burada A’dan Z’ye hizmet üretebildiğimiz bazı müşterilerimiz de var. Bazıları ise bizden sadece alan kiralıyor, kendi sunucularını getiriyorlar.  Dolayısıyla bu durum kurumdan kuruma değişiyor. Ancak en önemli kısım verimlilik. Verimli bir alt yapıya sahip veri merkezinden hizmet almak maliyetleri düşürüyor. Dolayısıyla buna dikkat etmek en önemli kriter. İkinci kriter ise bu verimliliğin sağlanması için elektrik, soğutma alt yapıları ve kullanılan cihazlar. Bunların periyodik bakımlarının yapılıp yapılmadığı. Bunlar çok önemli, çünkü hizmet sadece bunları almakla bitmiyor. Bazılarının ayda bir bazılarının 3 ayda bir düzenli olarak bakımlarının yapılması gerekiyor. Tabi hangisi göre olacağı da önemli Tier2 mi Tier3 mü…

Tier2 ile Tier3 arasındaki fark nedir?

Tier2’de kesintisiz bakım yapamazken Tier3’te bunu gerçekleştirebiliyorsunuz. Burada en büyük fark elektrik tarafında. Örneğin bir sunucunun iki tane elektrik girişi varsa siz o girişlerin birini trafodan ve bir UPS grubundan besliyorsunuz. Diğer elektriği ayrı bir trafodan ve ayrı bir UPS’den besliyorsunuz. Dolayısıyla hem trafoya hem de UPS’lere ayrı ayrı bakım yapabiliyorsunuz. Aynı şekilde soğutma tarafında da veri merkezine gelen su boruları, içeride konumlandırdığımız su soğutucu cihazların tamamen A ve B şeklinde ayrı hatlarla gelip yedekte olması lazım. Tier4’de ise jeneratörleri de iki katı bulundurmamız gerekiyor. Soğutma grubu sistemlerini de iki katı bulundurmamız gerekiyor.

Veri güvenliği Türkiye’de ne durumda, Radore bu konuda ne tür çözümler sunuyor?

Burada önce fiziksel güvenlik ve dijital güvenlikten bahsetmek lazım. Örneğin Radore paylaşılır bir binada gibi duruyor ama binanın güvenliğinden faydalanıyoruz, bu açıdan binanın avantajları da var. Veri merkezine girene kadar yaklaşık yedi kapıdan geçiyorsunuz. Bu tür önemli güvenlik öğeleri var. İnternet tarafında da DDos konusu popüler oldu. Aslında büyük montanlı dediğimiz sade trafiğe yönelik saldırıları kesebiliyorsunuz çok zor olmayan metotlarla. Bazen de yurt dışından servis almak gerekiyor bu tür şeyleri kesmek için. Bunlar sizin içeriğinizi çalmak üzerine değil sizin içeriğinize erişmeyi engelleyen saldırılar. Bir de içeriğinizi çalmak üzerine olan saldırılar var burada da firewall dediğimiz güvenlik duvarlarıyla IPS dediğimiz önceden saldırıyı algılayabilme sistemleri var. Bunları kullanıyoruz. Bu sistemler belli patende olan saldırıları kesebiliyorlar. Bunlara karşı da güvenlik önlemleri alıyoruz. Burada yapılması gereken yedek sistemlerin kurgulanması. Biz de çift aktif çalışacak sistemler kurguluyoruz. Dolayısıyla uygulama katmanına kadar gelen bütün güvenliği biz burada müşterilerimize sunabiliyoruz. Uygulama katmanında da tabi uygulamayı yazan firmayla müşterinin görüşüp güvenlik önlemleri alması çok faydalı olur.

Veri merkezleri için elektriğin kesintisiz akışı da önemli. Uzun süreli kesintiden etkilendiğiniz
zamanlar oldu mu?  

Burada en uzun elektrik kesintisi 12 saat sürdü. Elektrik kesintilerine karşı jeneratörlerimizin kendi tankları 24 saat kesintisiz bir şekilde idare edebiliriz.  Ayrıca bulunduğumuz binanın da 20 tonluk bir mazot tankı bulunuyor. Dolayısıyla onlardan da yakıt takviyesi aldığımız için yaklaşık 72 saate kadar elektrik kesintisine karşı dayanabiliriz.

Radore’nin 2017 hedeflerinde neler var?

Şu an yüzde 50 doluluğa geldik. Geçen seneki en büyük hedefimiz de buydu. Bu sene ki hedefimiz ise yüzde 70-75 doluluk oranını yakalamak. Kapasite olarak da 10 bin sunucumuz var. Şu anda 4 binden fazlası aktif olarak çalışıyor. Tahmini 200 binden fazla websitesi buradan yayınlanıyor diyebilirim. Türkiye’de kaç web sitesi olduğuyla ilgili istatistik yoktur sanırım ama ancak benim kişisel tahminim yüzde 20’den fazlası burada diyebiliriz. İrili ufaklı web siteleri bunlar. Bir çok büyük firmanın da altyapıları burada konumlanıyor.

Pazar buna doydu mu peki? Eskisi kadar talep var mı?

Yeni bir Yemeksepeti ya da yeni bir Gittigidiyor fikri tabi ki olmuyor ancak durmadan yeni fikirler geliyor. Biz startup organizasyonlarına da katılıyoruz onlara da sponsor oluyoruz. Oralarda da takip ettiğimiz ilginç fikirler oluyor. Dolayısıyla da doydu diyemem. İnternet tarafının pazarı bence hala devam ediyor. İvmesi belki biraz yavaşladı ama çok ciddi bir oranda pazar büyümeye devam ediyor.

Kurumsal pazarda ise firmalar dijital dönüşümde fiziksel tarafta hizmet almak yerine direk buluttan hizmet alıyor. Bizim de kendi ofisinde alt yapısı olup direk bulutumuza taşıdığımız çok fazla firma var. Dolayısıyla fiziksel anlamda da veri merkezimizin yüzde 75 oranına ulaşacağını düşünüyoruz. Aynı zamanda bulut tarafında büyüme oranı biraz daha sınırsız görünüyor. Örneğin bir kabinde belki 30 sunucu tutacağınıza siz bir kabinde 500-1000 sunucu tutabiliyorsunuz. Dolayısıyla aslında kapasitenin de bire on şeklinde katlanması söz konusu bulutla beraber. Sonuç olarak bu tarafta da yüzde yüzden fazla bir büyüme bekliyoruz bu sene.

Oyun ve e-ticaret saniye kesintiye tahammülü olmayan iki sistem

Oyun tarafı da dünyada giderek büyüyen bir alan. Türkiye’de ivme nasıl?

Oyun tarafı günümüzde çok revaçta. Buradan bölgeye, özellikle de Doğu Avrupa’ya hizmet verebiliyoruz. Türkiye’nin en büyük iki firması oyun tarafında bizden hizmet alıyor ve gerçekten çok büyük sistemleri var. Oyun tarafı da aslında bir e-ticaret firması kadar kritik aslında. Ateş edildiğinde ateş etmeniz gerekiyor. Dolayısıyla saniye kesintiye tahammülü olmayan iki ayrı sistem diyebilirim e-ticaret ve oyun. Avrupa’da da çok büyük oyun firmaları var. Bunlardan bazıları da bizden hizmet alıyor. Türkiye’de de çok daha hızlı bir şekilde ilerliyor.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu